Ebru Şallı'nın yürek yangını dinmiyor

Ünlü model ve sunucu Ebru Şallı, hemen hemen 3 sene boyunca mücadele ettiği lenfoma hastalığı sebebiyle minik oğlu Pars'ı 16 Nisan 2020 tarihinde toprağa vermişti. 10 yaşındaki oğlunun hayatını kaybetmesiyle derin bir üzüntüye gömülen Şallı, "En bilge ve muhteşem bir melekle yaşadım 9 yıl boyunca... O günden beri, iki tişörtüyle yatağa giriyorum" dedi.

Ömür Sabuncuoğlu'nun kız çocuklarının eğitimine destek sağlamak için ünlü isimleri bir araya getirdiği 3. kitabı 'Sizin Öykünüz'de Ebru Şallı'nın oğluna yazdığı mektup da okuyuculara sunuldu.

'DELİRDİM SANMAYIN'

Oğlu Pars'ın ölümü ile derin bir üzüntü yaşayan Şallı, hislerini ilk defa yazıya döktü ve şunları yazdı; 'En bilge ve muhteşem bir melekle yaşadım 9 yıl boyunca... O günden beri, iki tişörtüyle yatağa giriyorum. Bana gönderdiği eşsiz melek kokusuyla nefes almaya devam ediyorum. Delirdim sanmayın, çok yakınlarıma koklattım ve ponçiğin kokusu olduğunu onlar da onayladı.'.

'Bu dünyadan bir melek ponçik geçti ve beni seçti. Bana gönderdiğin işaretlerle nefes alıyorum. Vasiyetlerini yerine getireceğim.'.

İÇİNİ DÖKTÜ…

Geçtiğimiz yıl nisan ayında oğlu Pars'ın ölümüyle sarsılan Ebru Şallı, Youtube kanalında içini döktü. Hayatındaki dönüm noktalarını anlatan Ebru Şallı, yaşadığı zorluklardan da bahsetti.

'SADECE ANNE SÜTÜYLE BESLEDİM'

Şallı şunları söyledi; 'İki tane çocuk doğurmak çok güzeldi. Ben anne olmayı çok sevdim. Anaç da bir yapım var. 17 yıl önce Bero doğdu. Aralarında 6,5 yıl var sonra Ponçiğim Pars doğdu. Sadece anne sütüyle besledim çocuklarımı. Bu çok mühim bence.'

'HAKSIZ YERE ELEŞTİRİLDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM'

'Bir dönüm noktam da tabii ki Ponçiğim ile yaşadığım durum. O konuyla ilgili hem konuşmak istiyorum, hem istemiyorum. Zor konuşması... Haksız yere eleştirildiğimi düşünüyorum. Ponçiğin durumu herkesin başına gelebilir. Allah hiç kimseye vermesin ama her anne babanın başına gelebilir.'

'İLK BAŞTA İNANMAK İSTEMİYORSUNUZ'

'Bu bir dünya, yarın ne olacağımız belli değil. Bir hastalık. İlk başta inanmak istemiyorsunuz. Pars'ın hastalığı olduğunda ben hemen ignore ettim durumu. Olmasını istemedim her anne gibi... Göğüsledim durumu. İşin içine girip, Nasıl çözeriz? Ne yapalım? Sonra zaten çabuk iyileşiyor gibi bir durum oldu.'

'BUNU KİMSEYE ANLATMADIM'

'Çok güzel cevaplar aldık hastalığın tanısı konulduktan sonra. Bunu kimseye anlatmadım. Çocuğa böyle bir anı kalsın istemedim. Çünkü iyileşecekti...'

'YAŞADIĞIM ACIYI NASIL ANLAYABİLİRLER?'

'Bu durumu yaşayan tek kadın ben değilim. Tek anne ben değilim. Bunun şımarıklığını da yapmak istemiyorum. Ama insanların çok büyük konuştuğunu görüyorum. Çocukları olan insanlar nasıl korkmadan kötü yorum yapıp, kötü cümleler kullanabiliyorsunuz? Benim yaşadığım acıyı nasıl anlayabilirler? Anlama şansı var mı bir insanın? Yaşamadan anlayamaz ki! Empati yapabilir mi, bence yapamaz!'

'HESABINI KİMSEYE VERMEK ZORUNDA DEĞİLİM'
'Hiç kimse benden ölmemi beklemesin. Ben yaşadığım acıyı kendim biliyorum. Bunun hesabını kimseye vermek zorunda değilim. Bunun hesabını bana kimse de soramaz. Bu benim acım. Ben yaşıyorum, nasıl yaşayacağıma kendim karar veririm.'