Yeşilçam'ın unutulmaz ismi Deniz Akbulut yaşadıklarını anlattı
Yeşilçam’ın unutulmayan ismi Deniz Akbulut yaşamını derinden etkileyen olayı, gözlerini kaybedişini ve sahnelere geri dönmek istediğini anlattı.
Beyaz TV'de yayınlanan Söylemezsem Olmaz programının bu sabahki yayınına konuk olan Yeşilçam'ın unutulmayan ismi Deniz Akbulut yaşamını derinden etkileyen olayı, gözlerini kaybedişini ve sahnelere geri dönmek istediğini anlattı.
Ruhunu Allah sevgisiyle beslediğini söyleyen Deniz Akbulut sahnelere ilk kez başlayış hikâyesini şöyle anlattı:
“Ben genç kızken evimize İbrahim Tatlıses, Müjdat Gezen, Selami Şahin yemeğe gelirdi. Annem yemekler hazırlar sofralar kurardı, ben ve üç kardeşimde yardım ederdik. Annem sonra Nejat Uygur'un yanında tiyatroya girdi. Bende annemin yanına gide gele sahnelere başladım. Babam beni adap öğrenmem için bir “lady okulu”na gönderdi. Okuldan sonra İngiltere'ye gittim. Ben sinema dönemindeyken annem ve babam ayrıldı. Ben bu sırada sahneye çıkmaya karar verdim. Sinemacılar kralı denilen bir bey vardı onunla nişanlandım. Düğünüme iki gün kala yüzüğü çıkardım ve vazgeçtim. Terzim 'gelinliğini dikmeye elim varmıyor' derdi. Meğerse adam ben sinemada rol almayayım diye herkesle konuşmuş bana rol verilmesin diye.'
Gözlerini kaybetmesi üzerine derinden sarsılan Deniz Akbulut'a yakın dostu Orhan Gencebay'ın; 'Hiç üzülme Allah seni kendi mertebesine aldı' diyerek destek olduğunu ve o an isyan etmekten vazgeçtiğini söyleyen Akbulut şöyle devam etti:
'Ben o zamana kadar isyan ediyordum sonrasında anladım ve kabullendim, benim yerimde başkası olsa intihar ederdi. Ben en son 30 yaşında gördüm bu dünyayı dünya benim için son gördüğüm halinde. 30 yaşımdaki halimdeyim, aynı kilodayım. Benim için her şey yerini koruyor.'
'Yeşilçam döneminden bahsedilirken Hülya Avşar diyorlar, Ahu Tuğba diyorlar ama benim adımı söylemiyorlar sanki ben hiç yaşamamışım gibi' diyerek sitemini de belirten Yeşilçam'ın unutulmaz ismi yeni projelerde yer almak istediğini de söyledi.
Ruhunu Allah sevgisiyle beslediğini söyleyen Deniz Akbulut sahnelere ilk kez başlayış hikâyesini şöyle anlattı:
“Ben genç kızken evimize İbrahim Tatlıses, Müjdat Gezen, Selami Şahin yemeğe gelirdi. Annem yemekler hazırlar sofralar kurardı, ben ve üç kardeşimde yardım ederdik. Annem sonra Nejat Uygur'un yanında tiyatroya girdi. Bende annemin yanına gide gele sahnelere başladım. Babam beni adap öğrenmem için bir “lady okulu”na gönderdi. Okuldan sonra İngiltere'ye gittim. Ben sinema dönemindeyken annem ve babam ayrıldı. Ben bu sırada sahneye çıkmaya karar verdim. Sinemacılar kralı denilen bir bey vardı onunla nişanlandım. Düğünüme iki gün kala yüzüğü çıkardım ve vazgeçtim. Terzim 'gelinliğini dikmeye elim varmıyor' derdi. Meğerse adam ben sinemada rol almayayım diye herkesle konuşmuş bana rol verilmesin diye.'
Gözlerini kaybetmesi üzerine derinden sarsılan Deniz Akbulut'a yakın dostu Orhan Gencebay'ın; 'Hiç üzülme Allah seni kendi mertebesine aldı' diyerek destek olduğunu ve o an isyan etmekten vazgeçtiğini söyleyen Akbulut şöyle devam etti:
'Ben o zamana kadar isyan ediyordum sonrasında anladım ve kabullendim, benim yerimde başkası olsa intihar ederdi. Ben en son 30 yaşında gördüm bu dünyayı dünya benim için son gördüğüm halinde. 30 yaşımdaki halimdeyim, aynı kilodayım. Benim için her şey yerini koruyor.'
'Yeşilçam döneminden bahsedilirken Hülya Avşar diyorlar, Ahu Tuğba diyorlar ama benim adımı söylemiyorlar sanki ben hiç yaşamamışım gibi' diyerek sitemini de belirten Yeşilçam'ın unutulmaz ismi yeni projelerde yer almak istediğini de söyledi.