Tarkan, Müzeyyen Senar'ı anlattı
Tarkan, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Müzeyyen Senar için bir yazı kaleme aldı.
Ünlü şarkıcı Tarkan, 8 Şubat'ta hayatını kaybeden Müzeyyen Senar'ı aylık edebiyat dergisi “Kafa”nın yeni sayısında anlattı.
“Kimse ona benzemez” başlıklı yazı kalema alan Tarkan, duygularını şöyle ifade etti:
Müzeyyen Senar hem sesinin kimseye benzemez tınısı ve rengiyle hem yorumculuğundaki ustalığı ve samimiyetiyle Türk sanat müziğinin sönmeyecek nadide bir yıldızıdır. Kendisiyle bir düetimizin olması ve bu eserin ebediyete hatıra kalması ise benim için bir onurdur…
Müzeyyen Senar bir ekoldür, bir efsanedir… Tarihe ve kalplere adını altın harflerle yazdırırken bir kadın olarak şöhret yolundaki zorlu mücadelesinde güçlü duruşu, doğrularından taviz vermeyen kişiliği, önüne konulan engellere meydan okuyuşu, birçok konudaki cesareti ve tabuları yıkışı takdire şayandır. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Ama o, benim gönlümde kendisini tanıdıktan sonra taht kurdu esas. Bu kadar büyük şöhrete rağmen onun mütevazılığına ve saf kalabilmişliğine vuruldum en çok. Eğer gerçekte kim olduğumuzu unutur ve kibrimize yenilirsek şöhret insanı olumsuz yönde değiştirir ve öz benliğinden uzaklaştırır. Şöhret benim canım Müzeyyen ablamı bırakın değiştirmeyi kendine, özüne daha da yaklaştırmıştı. Bu az görülen ve örnek alınması gereken bir durumdur.
Ben de şöhretle ilgili aynı duygu ve düşüncelerde oldum ve o da bunu hissetti bence. Ve belki de bu yüzden çok kısa sürede kalpten kalbe o sahici bağ kuruluverdi aramızda.
Onu daha yakından tanımak, anılarını dinlemek; ondan hayata, insana dair birçok şey öğrenmek isterdim ama son yıllardaki rahatsızlığı sebebiyle bu maalesef gerçekleşemedi.
Yine de onu ziyaret ettiğim zamanlarda bakışları ve gülüşüyle bana sevgiye ait her duyguyu hissettirdi. Gözleri bana her şeyi anlattı… Ben Müzeyyen ablamı çok sevdim ve onu hiç unutmayacağım.
O şimdi şarkılarıyla yaşamaya devam edecek ve biliyorum, kimse ona benzemeyecek…
“Kimse ona benzemez” başlıklı yazı kalema alan Tarkan, duygularını şöyle ifade etti:
Müzeyyen Senar hem sesinin kimseye benzemez tınısı ve rengiyle hem yorumculuğundaki ustalığı ve samimiyetiyle Türk sanat müziğinin sönmeyecek nadide bir yıldızıdır. Kendisiyle bir düetimizin olması ve bu eserin ebediyete hatıra kalması ise benim için bir onurdur…
Müzeyyen Senar bir ekoldür, bir efsanedir… Tarihe ve kalplere adını altın harflerle yazdırırken bir kadın olarak şöhret yolundaki zorlu mücadelesinde güçlü duruşu, doğrularından taviz vermeyen kişiliği, önüne konulan engellere meydan okuyuşu, birçok konudaki cesareti ve tabuları yıkışı takdire şayandır. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Ama o, benim gönlümde kendisini tanıdıktan sonra taht kurdu esas. Bu kadar büyük şöhrete rağmen onun mütevazılığına ve saf kalabilmişliğine vuruldum en çok. Eğer gerçekte kim olduğumuzu unutur ve kibrimize yenilirsek şöhret insanı olumsuz yönde değiştirir ve öz benliğinden uzaklaştırır. Şöhret benim canım Müzeyyen ablamı bırakın değiştirmeyi kendine, özüne daha da yaklaştırmıştı. Bu az görülen ve örnek alınması gereken bir durumdur.
Ben de şöhretle ilgili aynı duygu ve düşüncelerde oldum ve o da bunu hissetti bence. Ve belki de bu yüzden çok kısa sürede kalpten kalbe o sahici bağ kuruluverdi aramızda.
Onu daha yakından tanımak, anılarını dinlemek; ondan hayata, insana dair birçok şey öğrenmek isterdim ama son yıllardaki rahatsızlığı sebebiyle bu maalesef gerçekleşemedi.
Yine de onu ziyaret ettiğim zamanlarda bakışları ve gülüşüyle bana sevgiye ait her duyguyu hissettirdi. Gözleri bana her şeyi anlattı… Ben Müzeyyen ablamı çok sevdim ve onu hiç unutmayacağım.
O şimdi şarkılarıyla yaşamaya devam edecek ve biliyorum, kimse ona benzemeyecek…