Deniz Seki: Yok edilişime izin vermeyin
'Uyuşturucu ticareti yapmaktan' 6 yıl 3 ay hapis cezası onanan şarkıcı Deniz Seki, aile ve sağlık durumu hakkında açıklamalarda bulundu...
'Uyuşturucu ticareti yapmaktan' 6 yıl 3 ay hapis cezası onanan şarkıcı Akşam Gazetesi'ne konuştu.
İç burkan bir hikayenin son parçası Deniz Seki'nin yarın yayınlanacak olan albümü'İZ'… Bundan tam 118 gün önce, o albümü konuşmak için sözleştik onunla… Ben sordum, o anlattı. Ağzından çıkan her şeyi onun gözlerinde de gördüm ben o gün… Acısını, umudunu, kırgınlığını, ihtirasını, feryadını…'Her şeye rağmen' yaşayışını gördüm... Henüz üstünden 24 saat bile geçmeden, dünyasını başına yıkan o haber geldi… Birazdan okuyacağınız son cümlelerini kurduktan sonra kayboldu Deniz Seki… Ertesi gün planladığımız fotoğraf çekimine gelmedi ve bir daha hiç duyamadık sesini…
Ailemle, eşimle, bebeğimle...
Yorucu, yıpratıcı bir süreç yaşıyorsunuz... Buna rağmen hep sessizsiniz, içinizde neler oluyor?
İçimde fırtınalar kopuyor tabii ki ancak süren yaşam içinde acı ve sıkıntılarınızı kalbinizin derinlerinde saklamak zorunda kalıyorsunuz. Suçsuzum. Yargının bu gerçeği göz ardı etmeyeceğinden de eminim. Ancak yasalarımızda ve adli sistem işleyişinde önemli boşlukların olduğunu görüyorum, bu boşlukların doldurulması gerektiğine inanıyorum... İçimdekiler hep içimde kaldığı için bu noktaya vardım. Kavga, çıkar insanı olsaydım, koşullar değişirdi belki ama dediğim gibi ben buyum. Ben, bana yapılanları yapamadım kimseye. İnsanları karalamadım, harcamadım! Sessizim, hep sessiz kaldım.
Cezaevinden çıktıktan sonra, sizi mutlu gördük... İşinize sarıldınız, zayıfladınız. Nasıl motive oldunuz?
Kolay bir süreç sanmayın. Dışarıya yansıttığım ve yaşadığım öylesine farklıydı ki aslında. Çalışmak, üretmek, hep güçlü, hep yaşama bağlı olmak… Umutluydum, yeni bir enerjiyle doluydum, kendimi ve hayatımı sıfırladım. Hatta yeni bir yuva kurmak, bu mutlulukla şarkılar üretmek, başarılarımı ailemle, eşimle, bebeğimle paylaşma hayalini kurmaya başladım.
Düşünmek nefessiz bırakıyor
Mahkumiyet sonrası özgürlük ne hissettiriyor insana?
Günlerce evimden çıkmadım. Çiçeğe, toprağa dokundum. Anneme, aramızda engel olmadan sarıldım. Dünyayı kokladım. Cezaevinden çıkan, o dört duvar arasında yaşamın en zor sınavını veren, hele de masum ama sesini duyuramayan bir kişi, özgürlüğe kavuştuğu an anlayabilir ancak bu duyguyu. Cezaevinden çıktığımda kendimi anlatabilecek bir yol vardı önümde. Kararlı, dürüst ve doğrularıyla yoluna devam eden bir kişi olacaktım.
Peki ya özgürlük sonrası mahkumiyet hissi?
Düşünmek korkunç, nefessiz bırakıyor, ürpertiyor insanı. Gökyüzünü sadece yirmi metrekarelik bir alan içinden seyretmek korkunç bir duygu. Yargıtay'da 9 kişi benim mahkum edilmemi doğru bulmadı. Maalesef 13 kişi böyle düşünmedi ama bakın, öyle net, siyah beyaz bir durum yok. Bir taraftan masum insanlar ceza aldı diye mahkemeler kaldırılıyor, diğer yanda kararları kaldırılmıyor... Şimdi buna adalet mi diyelim? Yanlışlık bir yerden mutlaka dönecektir.
Arkamda bir camia yoktu
İnsanlar sürecin bir bölümünü Aziz Yıldırım'ınkiyle kıyasladı. Siz ne düşünüyorsunuz?
İkimiz de aynı özel yetkili mahkemelerin mağduruyuz ama galiba bana daha da acımasızca davranıldı. Hep sessiz kalışım galiba'vur abalıya' dedirtti. Yalnız bir kadın olarak gördüler, arkamda bir camia yoktu. Bu nefessiz bir bekleyiş. Yaşamayan bilmez. Aziz Bey için de kendim için de tüm özgürlüğünü yitirmişler için de bir bakış bir anlayış bekliyorum.
İnfaz kararıyla birlikte on binler ayağa kalktı. Sosyal medya adeta yıkıldı. 'Deniz Seki'ye özgürlük' dedi insanlar...
Gerçeği görebilen sevenlerimin, yanlışların farkında olan, sorgulayan kişilerin olduğunu görmek güzel... Tüm yüreğinizle yanımda olun... Bu yanlışın düzeltilmesi için desteğinizi esirgemeyin. Yok edilişime izin vermeyin. Elimi bırakmayın. İnansın ki herkes, ben mahkum edildiğim suçun masumuyum.
'Bağışlanmayı diliyorum'
Kendi cezanızı kendiniz verseydiniz o ceza ne olurdu?
Suç işlemedim. Suçun cezası olur. Ben hata yaptım. Hata bağışlanır. Bağışlanmayı diliyorum. İnsanlardan, sevdiklerimden uzak, üretmeden yaşamayı istemiyorum. Bana işlemediğim bir günahın bedeli ödetilmeye çalışılıyor. En ağırı bu.
Hadi bir özeleştiri yapalım... Neyi neden hak ettiniz, neyi neden hak etmediniz?
Başarımı, ünümü hak ettim. Tırnaklarımla, kazıya kazıya ulaştım bu noktaya. Onurumla'Deniz Seki' oldum. Hak etmediğim şey ortada.. Yaptığım bir hatanın, hayatıma son verecek bir noktaya ulaşması... Kendimi ifade edemeden, adaletli bir yargılanmaya reva görülmeden, sonumun getirilmek istenmesini hiç ama hiç hak etmedim. Beni canlı canlı mezara gömmeyin, hiçbir vicdan buna sessiz kalmamalı.
Sizce neyin bedelini ödüyorsunuz?
Ben bir yanlış yaptım ama bedelini çok faizli ödedim. Bana ödetilmek istenen, benim yapmadığım, işlemediğim bir günah içindir. Suçsuz olduğumu bildiğim için çözümün kolay olacağına inanmıştım. Ben sanatçıyım, tek silahım şarkılarım, tek tetiği dilim ve yüreğim…
'Bu albüm hayatımın iKiNCi PERDESi'
Henüz albümün tamamını dinlememiş olsam da duygu olarak en yoğun albümünüz olduğunu düşünüyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu şarkıları?
Hayatımın ikinci perdesi bu albüm. Umarım bu perde hep alkışlarla, huzurla, sevinçli günlere açılır.
Ne zaman yazıldı bu şarkılar?
Mutlu, umutlu yaşama sımsıkı bağlanırken, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman yaşama tutunmaya çalışırken yazıldı onlar. Onların tümü benim hayat hikayem, hayatımın gerçekleri…
İç burkan bir hikayenin son parçası Deniz Seki'nin yarın yayınlanacak olan albümü'İZ'… Bundan tam 118 gün önce, o albümü konuşmak için sözleştik onunla… Ben sordum, o anlattı. Ağzından çıkan her şeyi onun gözlerinde de gördüm ben o gün… Acısını, umudunu, kırgınlığını, ihtirasını, feryadını…'Her şeye rağmen' yaşayışını gördüm... Henüz üstünden 24 saat bile geçmeden, dünyasını başına yıkan o haber geldi… Birazdan okuyacağınız son cümlelerini kurduktan sonra kayboldu Deniz Seki… Ertesi gün planladığımız fotoğraf çekimine gelmedi ve bir daha hiç duyamadık sesini…
Ailemle, eşimle, bebeğimle...
Yorucu, yıpratıcı bir süreç yaşıyorsunuz... Buna rağmen hep sessizsiniz, içinizde neler oluyor?
İçimde fırtınalar kopuyor tabii ki ancak süren yaşam içinde acı ve sıkıntılarınızı kalbinizin derinlerinde saklamak zorunda kalıyorsunuz. Suçsuzum. Yargının bu gerçeği göz ardı etmeyeceğinden de eminim. Ancak yasalarımızda ve adli sistem işleyişinde önemli boşlukların olduğunu görüyorum, bu boşlukların doldurulması gerektiğine inanıyorum... İçimdekiler hep içimde kaldığı için bu noktaya vardım. Kavga, çıkar insanı olsaydım, koşullar değişirdi belki ama dediğim gibi ben buyum. Ben, bana yapılanları yapamadım kimseye. İnsanları karalamadım, harcamadım! Sessizim, hep sessiz kaldım.
Cezaevinden çıktıktan sonra, sizi mutlu gördük... İşinize sarıldınız, zayıfladınız. Nasıl motive oldunuz?
Kolay bir süreç sanmayın. Dışarıya yansıttığım ve yaşadığım öylesine farklıydı ki aslında. Çalışmak, üretmek, hep güçlü, hep yaşama bağlı olmak… Umutluydum, yeni bir enerjiyle doluydum, kendimi ve hayatımı sıfırladım. Hatta yeni bir yuva kurmak, bu mutlulukla şarkılar üretmek, başarılarımı ailemle, eşimle, bebeğimle paylaşma hayalini kurmaya başladım.
Düşünmek nefessiz bırakıyor
Mahkumiyet sonrası özgürlük ne hissettiriyor insana?
Günlerce evimden çıkmadım. Çiçeğe, toprağa dokundum. Anneme, aramızda engel olmadan sarıldım. Dünyayı kokladım. Cezaevinden çıkan, o dört duvar arasında yaşamın en zor sınavını veren, hele de masum ama sesini duyuramayan bir kişi, özgürlüğe kavuştuğu an anlayabilir ancak bu duyguyu. Cezaevinden çıktığımda kendimi anlatabilecek bir yol vardı önümde. Kararlı, dürüst ve doğrularıyla yoluna devam eden bir kişi olacaktım.
Peki ya özgürlük sonrası mahkumiyet hissi?
Düşünmek korkunç, nefessiz bırakıyor, ürpertiyor insanı. Gökyüzünü sadece yirmi metrekarelik bir alan içinden seyretmek korkunç bir duygu. Yargıtay'da 9 kişi benim mahkum edilmemi doğru bulmadı. Maalesef 13 kişi böyle düşünmedi ama bakın, öyle net, siyah beyaz bir durum yok. Bir taraftan masum insanlar ceza aldı diye mahkemeler kaldırılıyor, diğer yanda kararları kaldırılmıyor... Şimdi buna adalet mi diyelim? Yanlışlık bir yerden mutlaka dönecektir.
Arkamda bir camia yoktu
İnsanlar sürecin bir bölümünü Aziz Yıldırım'ınkiyle kıyasladı. Siz ne düşünüyorsunuz?
İkimiz de aynı özel yetkili mahkemelerin mağduruyuz ama galiba bana daha da acımasızca davranıldı. Hep sessiz kalışım galiba'vur abalıya' dedirtti. Yalnız bir kadın olarak gördüler, arkamda bir camia yoktu. Bu nefessiz bir bekleyiş. Yaşamayan bilmez. Aziz Bey için de kendim için de tüm özgürlüğünü yitirmişler için de bir bakış bir anlayış bekliyorum.
İnfaz kararıyla birlikte on binler ayağa kalktı. Sosyal medya adeta yıkıldı. 'Deniz Seki'ye özgürlük' dedi insanlar...
Gerçeği görebilen sevenlerimin, yanlışların farkında olan, sorgulayan kişilerin olduğunu görmek güzel... Tüm yüreğinizle yanımda olun... Bu yanlışın düzeltilmesi için desteğinizi esirgemeyin. Yok edilişime izin vermeyin. Elimi bırakmayın. İnansın ki herkes, ben mahkum edildiğim suçun masumuyum.
'Bağışlanmayı diliyorum'
Kendi cezanızı kendiniz verseydiniz o ceza ne olurdu?
Suç işlemedim. Suçun cezası olur. Ben hata yaptım. Hata bağışlanır. Bağışlanmayı diliyorum. İnsanlardan, sevdiklerimden uzak, üretmeden yaşamayı istemiyorum. Bana işlemediğim bir günahın bedeli ödetilmeye çalışılıyor. En ağırı bu.
Hadi bir özeleştiri yapalım... Neyi neden hak ettiniz, neyi neden hak etmediniz?
Başarımı, ünümü hak ettim. Tırnaklarımla, kazıya kazıya ulaştım bu noktaya. Onurumla'Deniz Seki' oldum. Hak etmediğim şey ortada.. Yaptığım bir hatanın, hayatıma son verecek bir noktaya ulaşması... Kendimi ifade edemeden, adaletli bir yargılanmaya reva görülmeden, sonumun getirilmek istenmesini hiç ama hiç hak etmedim. Beni canlı canlı mezara gömmeyin, hiçbir vicdan buna sessiz kalmamalı.
Sizce neyin bedelini ödüyorsunuz?
Ben bir yanlış yaptım ama bedelini çok faizli ödedim. Bana ödetilmek istenen, benim yapmadığım, işlemediğim bir günah içindir. Suçsuz olduğumu bildiğim için çözümün kolay olacağına inanmıştım. Ben sanatçıyım, tek silahım şarkılarım, tek tetiği dilim ve yüreğim…
'Bu albüm hayatımın iKiNCi PERDESi'
Henüz albümün tamamını dinlememiş olsam da duygu olarak en yoğun albümünüz olduğunu düşünüyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu şarkıları?
Hayatımın ikinci perdesi bu albüm. Umarım bu perde hep alkışlarla, huzurla, sevinçli günlere açılır.
Ne zaman yazıldı bu şarkılar?
Mutlu, umutlu yaşama sımsıkı bağlanırken, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman yaşama tutunmaya çalışırken yazıldı onlar. Onların tümü benim hayat hikayem, hayatımın gerçekleri…