Bora Akkaş: İçi yaşlı bir çocuğum
Sosyal medyayla ilgili düşüncelerini anlatan ünlü oyuncu Bora Akkaş, "Bu konuda ben biraz yaşımın adamı değilim biliyorum. İçi yaşlı bir çocuğum sanırım" dedi.
■ Çok küçük yaştan beri ekranlardasınız nasıl başladı bu süreç?
Şehir Tiyatroları çocuk eğitim birimi sayesinde başladı. O zamanlar en büyük idolüm Hasibe Eren’di ve aynı zamanda Neşe Erçetin Atakan. İkisi de hocamdı. İkisinden de çok feyz aldım diyebilirim. Şehir Tiyatrolarında benim gibi başka bir çocuğun böyle bir kariyeri olduğunu sanmam. Şansım yaver gitti diyebilirim.
■ Ruhumun Aynası dizisine dahil olma sürecinizden bahsedelim...
Oyunculuk kariyerim boyunca mahalle çevresinde gelişen komedi dizileri beni her zaman cezbetti. Kendime yakın hissettiğim projeler. Engin Alkan ile baba-oğul oynamak adına özel bir isteğim vardı. Hiç tereddüt etmeden kabul ettiğim bir işti.
■ Canlandırdığınız Çetin karakteri nasıl biri?
Anne ve babanın dominant karakterinden sıkılmış bir çocuk. Bir aşkı var aynı zamanda mahallenin içindeki çıkmazlarda özgürlüğünü arıyor. 23 yaşında sokakta annesinden dayak yiyen aynı zamanda mahallenin de serserisi bir çocuk. Refah seviyesinden dolayı Uruguay’a yerleşme hayalleri var. Eğlenceli ve canlandırması zevkli bir karakter.
ÇOCUKLUĞUNDAN BERI OYUNCU
■ Karakterlerinizle benzer bir yönünüz var mı?
Çok küçük yaştan beri çalışıyor olmam bana hayat farkındalığı verdi. Karakterlerim genelde hayalleri olan bunlar için bir şey yapamayan baskılı ve hayatın çok da farkında olmayan biraz boş vermiş tiplemelerdi. Ben tam tersiyim diyebilirim.
■ Set ortamınız nasıl, neler yapıyorsunuz?
Bülent İşbilen’le ilk defa çalışıyorum ama şu ana kadar çalıştığım ilk beş yönetmenin arasına koyarım. Çok başarılı bir yönetmen oyuncular ve ekip de aynı şekilde. Çoğu sahneyi defalarca çektiğimizde sıkılıyorum ama sonrasında en iyisini yakaladığımız için iyi ki çektik deyip mutlu oluyorum.
■ Çocukluktan itibaren ekranlarda olmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendimi bildim bileli bu işin içinde olmak mesleğime ekstra bir bağlılık getirdi. Bugün çalıştığım insanlar beni küçüklüğümden beri biliyorlar. Ayşen Gruda gibi yılların usta oyuncusu ile çalışmak beni çok mutlu ediyor. Bana oğlum ne kadar büyümüşsün demesi ile onore oldum açıkçası. Hiç kopmadan bu işi yaptığım için de mesleki deformasyonları atlatmışım anlamına geliyor benim için.
‘IÇI YAŞLI BIR ÇOCUĞUM'
■ Daha farklı rollerde oynamayı ister miydiniz?
Çok isterim tabiî ki. Spesifik olarak belirlediğim bir rol yok ama içi dolu karakterler oynamayı istiyorum. Boynu Bükükler’de oynadığım karakterle şimdiki karakterim arasında birçok fark var her karakteri farklı tarzda yorumlamayı hedefledim. Zamanı gelip bana bu rolü verdiklerinde kendimi kanıtlayabilmek için. Yıllardır ergen liseli gençliği temsil ettim ekranlarda. Liseden üniversite çağına kadar varoluş savaşı veren gençlerin ergenlik dönemlerini. Bir kere daha oyna deseler istemiyorum derim.
■ Sosyal medya ile aranız nasıl?
Hayranlarınızla ilgileniyor musunuz? Sosyal medya ile aram iyi değil çünkü Twitter’da yazdığım şeyler beni genelde utandırıyor. Yazdıktan sonra neden böyle bir şey dedim ki diye söyleniyorum kendi kendime. Sahte hesabım var benden daha çok ilgileniyordu bir ara hayranlarımla. Yazılı sosyalleşmeye karşıyım sosyal medya beni tedirgin ediyor.
■ Neden bu tedirginlik?
Çünkü sosyal medya hep bir tartışma üzerinden gidiyor. Sen niye bunu yazdın sen niye şunu yazdın gibi. Bu durum beni yoruyor. Tanıdığım çevremle iletişim kurabilsem daha rahat hissederdim. Bu konu da ben biraz yaşımın adamı değilim biliyorum. İçi yaşlı bir çocuğum sanırım.
■ İçi yaşlı çocuk neler yapıyor peki özel hayatında?
Gece deli gibi dışarı çıkmam, daha çok evde oturmayı tercih ederim. Kendi mahallemde sevdiğim kafeler var oralarda arkadaşlarımla birlikte vakit geçirmeyi severim. Kadıköy’deki her yeri arka bahçem gibi kullanır sonra da evime gider yatarım.
■ Hayranlarınızın size ilgisi sonrasında karşılaştığınız ilginç bir şey oldu mu?
‘Geniş Aile’ dizisinin çekildiği dönemde dizide ben hep “Davşanım” dediğim için okul çıkışına tavşan getirmişlerdi. Çok eğlenmiştik o gün.
‘Evde bol bol gitar çalıyorum’
■ Özel olarak ilgilendiğiniz uğraşlarınız var mı?
Evde bol bol gitar çalarım kendi kendime. Müzik hayatımda vakit ayırdığım ikinci şey diyebilirim. Evimde basgitar var ve bana özel ses kayıtları yapmak, özel şeyler ortaya çıkarmak daha sonra onları dinlemek kız arkadaşımla paylaşmak çok hoşuma gidiyor. Çoğu boş vaktimi böyle geçirdiğim için bir çeşit tutku diyebilirim.
■ Oyuncu olmasaydınız müzisyen olmak ister miydiniz?
Ses rengim bence çok kötü. Kayıt alıp onları daha sonra dinlediğimde beğenmiyorum. Müzisyen olarak bir kariyerim olacağını hiç hayal etmedim ama ister miydin diye sordukları zaman çok isterdim tabii ki.
■ Kız arkadaşınızla kayıtları paylaştığınızda ne düşünüyordur sizce?
Bence onun için çok sevimli bir durum. Sesi kötü de olsa şarkı yapıp onunla paylaşan bir çocuk her şekilde sizin için özeldir.
Şehir Tiyatroları çocuk eğitim birimi sayesinde başladı. O zamanlar en büyük idolüm Hasibe Eren’di ve aynı zamanda Neşe Erçetin Atakan. İkisi de hocamdı. İkisinden de çok feyz aldım diyebilirim. Şehir Tiyatrolarında benim gibi başka bir çocuğun böyle bir kariyeri olduğunu sanmam. Şansım yaver gitti diyebilirim.
■ Ruhumun Aynası dizisine dahil olma sürecinizden bahsedelim...
Oyunculuk kariyerim boyunca mahalle çevresinde gelişen komedi dizileri beni her zaman cezbetti. Kendime yakın hissettiğim projeler. Engin Alkan ile baba-oğul oynamak adına özel bir isteğim vardı. Hiç tereddüt etmeden kabul ettiğim bir işti.
■ Canlandırdığınız Çetin karakteri nasıl biri?
Anne ve babanın dominant karakterinden sıkılmış bir çocuk. Bir aşkı var aynı zamanda mahallenin içindeki çıkmazlarda özgürlüğünü arıyor. 23 yaşında sokakta annesinden dayak yiyen aynı zamanda mahallenin de serserisi bir çocuk. Refah seviyesinden dolayı Uruguay’a yerleşme hayalleri var. Eğlenceli ve canlandırması zevkli bir karakter.
ÇOCUKLUĞUNDAN BERI OYUNCU
■ Karakterlerinizle benzer bir yönünüz var mı?
Çok küçük yaştan beri çalışıyor olmam bana hayat farkındalığı verdi. Karakterlerim genelde hayalleri olan bunlar için bir şey yapamayan baskılı ve hayatın çok da farkında olmayan biraz boş vermiş tiplemelerdi. Ben tam tersiyim diyebilirim.
■ Set ortamınız nasıl, neler yapıyorsunuz?
Bülent İşbilen’le ilk defa çalışıyorum ama şu ana kadar çalıştığım ilk beş yönetmenin arasına koyarım. Çok başarılı bir yönetmen oyuncular ve ekip de aynı şekilde. Çoğu sahneyi defalarca çektiğimizde sıkılıyorum ama sonrasında en iyisini yakaladığımız için iyi ki çektik deyip mutlu oluyorum.
■ Çocukluktan itibaren ekranlarda olmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendimi bildim bileli bu işin içinde olmak mesleğime ekstra bir bağlılık getirdi. Bugün çalıştığım insanlar beni küçüklüğümden beri biliyorlar. Ayşen Gruda gibi yılların usta oyuncusu ile çalışmak beni çok mutlu ediyor. Bana oğlum ne kadar büyümüşsün demesi ile onore oldum açıkçası. Hiç kopmadan bu işi yaptığım için de mesleki deformasyonları atlatmışım anlamına geliyor benim için.
‘IÇI YAŞLI BIR ÇOCUĞUM'
■ Daha farklı rollerde oynamayı ister miydiniz?
Çok isterim tabiî ki. Spesifik olarak belirlediğim bir rol yok ama içi dolu karakterler oynamayı istiyorum. Boynu Bükükler’de oynadığım karakterle şimdiki karakterim arasında birçok fark var her karakteri farklı tarzda yorumlamayı hedefledim. Zamanı gelip bana bu rolü verdiklerinde kendimi kanıtlayabilmek için. Yıllardır ergen liseli gençliği temsil ettim ekranlarda. Liseden üniversite çağına kadar varoluş savaşı veren gençlerin ergenlik dönemlerini. Bir kere daha oyna deseler istemiyorum derim.
■ Sosyal medya ile aranız nasıl?
Hayranlarınızla ilgileniyor musunuz? Sosyal medya ile aram iyi değil çünkü Twitter’da yazdığım şeyler beni genelde utandırıyor. Yazdıktan sonra neden böyle bir şey dedim ki diye söyleniyorum kendi kendime. Sahte hesabım var benden daha çok ilgileniyordu bir ara hayranlarımla. Yazılı sosyalleşmeye karşıyım sosyal medya beni tedirgin ediyor.
■ Neden bu tedirginlik?
Çünkü sosyal medya hep bir tartışma üzerinden gidiyor. Sen niye bunu yazdın sen niye şunu yazdın gibi. Bu durum beni yoruyor. Tanıdığım çevremle iletişim kurabilsem daha rahat hissederdim. Bu konu da ben biraz yaşımın adamı değilim biliyorum. İçi yaşlı bir çocuğum sanırım.
■ İçi yaşlı çocuk neler yapıyor peki özel hayatında?
Gece deli gibi dışarı çıkmam, daha çok evde oturmayı tercih ederim. Kendi mahallemde sevdiğim kafeler var oralarda arkadaşlarımla birlikte vakit geçirmeyi severim. Kadıköy’deki her yeri arka bahçem gibi kullanır sonra da evime gider yatarım.
■ Hayranlarınızın size ilgisi sonrasında karşılaştığınız ilginç bir şey oldu mu?
‘Geniş Aile’ dizisinin çekildiği dönemde dizide ben hep “Davşanım” dediğim için okul çıkışına tavşan getirmişlerdi. Çok eğlenmiştik o gün.
‘Evde bol bol gitar çalıyorum’
■ Özel olarak ilgilendiğiniz uğraşlarınız var mı?
Evde bol bol gitar çalarım kendi kendime. Müzik hayatımda vakit ayırdığım ikinci şey diyebilirim. Evimde basgitar var ve bana özel ses kayıtları yapmak, özel şeyler ortaya çıkarmak daha sonra onları dinlemek kız arkadaşımla paylaşmak çok hoşuma gidiyor. Çoğu boş vaktimi böyle geçirdiğim için bir çeşit tutku diyebilirim.
■ Oyuncu olmasaydınız müzisyen olmak ister miydiniz?
Ses rengim bence çok kötü. Kayıt alıp onları daha sonra dinlediğimde beğenmiyorum. Müzisyen olarak bir kariyerim olacağını hiç hayal etmedim ama ister miydin diye sordukları zaman çok isterdim tabii ki.
■ Kız arkadaşınızla kayıtları paylaştığınızda ne düşünüyordur sizce?
Bence onun için çok sevimli bir durum. Sesi kötü de olsa şarkı yapıp onunla paylaşan bir çocuk her şekilde sizin için özeldir.