'Aşkı tutkulu yaşarım'

InStyle dergisi, 2014 yılının ilk ayında kapağına “Merhamet” dizisinin Irmak’ı Yasemin Allen’ı taşıdı. Güzel oyuncu, dergiye hakkında merak edilenleri anlattı.

Bir Barbie'ninkine benzeyen parlak, uzun saçları, narin ve tatlı yüz hatlarıyla Park Bosphorus Hotel'in lobisinde kahvesini yudumluyor Yasemin Allen. Biraz önce biten kapak çekiminin ardından siyah jean, siyah ceket ve siyah botlarıyla bir rock grubunun klibindeki o güzel ve cool kız görünümünde adeta.

Moda çekimlerini sevdiğini söyleyen ve “Bir kadın olarak hayal edebileceğim en eğlenceli şeylerden biri. İyi bir ekiple çalışınca daha da iyi oluyor” diyen Allen, üzerindeki kıyafetleri işaret ederek normalde daha sade ve rahat giyinmeyi sevdiğini ama farklı bir forma bürünmenin de eğlenceli olduğunu dile getiriyor.

Londra'da doğan, ilkokulu Türkiye'de okuyan, 10 yaşında ise ailesiyle Avustralya'ya taşınan ve orada Queensland Üniversitesi'nde Sinema-Televizyon okuyan Allen, 18 yaşında Türkiye'ye geri dönmüş. Kendisi 80'li yılların ünlü oyuncularından, İngiliz asıllı Suna Yıldızoğlu'nun kızı. Annesiyle epey benzer hatlara sahip olduğunu daha ilk bakışta fark ediyorsunuz. Hatta Allen'ın bu benzerlikle ilgili ilginç bir anısı da var: “Avustralya'da bir sabah işe gidiyorum. Otobüste karşıma iki Türk oturdu, sohbete başladık. Biri'İngiliz bir oyuncu vardı eskiden Türkiye'de, ona çok çok benziyorsunuz' dedi.'Suna Yıldızoğlu mu?' deyince,'Evet hatırlıyor musunuz?' dediler. Dedim'Annem'. (gülüyor) Suratlarındaki şaşkınlığı unutamıyorum.”

AŞKTA TABİİ Kİ KISKANÇLIK OLABİLİR

Annesiyle beraber Türkiye'de verdiği bir röportaj sonrası oyunculuk teklifleri alan Allen, 2008 yılında “Elif” adlı diziyle oyunculuğa başladı. Daha sonra “Kavak Yelleri”, “Yerden Yüksek”, “Hayat Devam Ediyor” ve en sonunda da geçen yıldan beri devam eden “Merhamet”te Irmak rolüyle karşımıza çıktı. Dizide Fırat'a (İbrahim Çelikkol) aşık olan ve aşkı için çeşitli entrikalar çevirmekten çekinmeyen bir karakteri canlandıran Allen, “Bazen biraz üzülüyorum kıza,'Ay Allah'ım işin var, gücün var, adam mı yok? Kendine gel!' diyesim geliyor” diyor gülerek ve devam ediyor: “Aşkta tabii ki kıskançlıklar, kontrolünü kaybettiğin zamanlar olabilir. Benim de her zaman yüzde yüz kontrollü olduğum söylenemez, tutkulu da yaşarım aşkı ama istenilmediğin halde birinin peşinden koşmak çok farklı bir saplantı.” Fakat bir yandan da canlandırdığı karakterle empati kurmayı ihmal etmiyor ve “Bu halini bir aile yaratma isteğine bağlıyorum. Anne ve babasını kaybettiği için bir boşluğu doldurmaya çalışıyor” diyor.
Genç oyuncu, boş günlerinde genellikle film izliyor, spor yapıyor, evde vakit geçiriyor, kulağında müzikle uzun yürüyüşlere çıkıyor. Kendi başına olmayı sevdiğini söylüyor ama bu her an tek tabanca olduğu anlamına gelmiyor. “Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, her şekilde iletişimde olmayı çok seviyorum ama bir süre sonra yorduğu da oluyor. Çünkü her insanla birlikteyken ayrı birisin, çeşitli maskelerin var. Ve özünden ne kadar uzaklaştığın ya da ona yakınlaştığın o insanla samimiyetine bağlı. O yüzden bir yandan da kendimle olma halini seviyorum.” diyor.

TÜRKÇEMİ DÜZELTMEK İÇİN ÇOK ÇABA SARF ETTİM

Allen, bu işe ilk adım attığı zaman, “Göz önünde olmayı seven biri miyim yoksa kendi halinde olmayı mı seven biri? Ne yolda ilerlemeliyim?” sorularını sormuş kendine (ki hâlâ sorduğunu da itiraf ediyor). Konuşma tarzından ve kurduğu cümlelerden hem akıllı hem de titiz biri olduğu anlaşılıyor. Ne manada titiz diye merak ediyorsanız, Türkçesi ile ilgili.

Uzun süre yurtdışında yaşamış biri olarak, sadece telaffuz anlamında değil, cümle yapıları konusunda da epey marifetli güzel oyuncu.

“Annem ve babam çok kitap okuyan insanlar ve grameri, imla kurallarını çok önemserler. Ben de o disiplinle büyüdüm. Cümleler hep doğru kurulsun isterim. Türkiye'ye döndüğümde, burada büyümeme rağmen neredeyse Türkçe'yi unutmuşum. O yüzden çok çaba sarf ettim düzeltmek için” diyor.

ÜZERİMDE NE GÖRMEK İSTEDİĞİMİ BİLİYORUM

Oyuncu olmasaydı illüstratör olabileceğini, küçükken de evde resim çizen bir çocuk olduğunu söyleyen Yasemin Allen'in göz zevki, stil konusundaki seçimlerine de yansıyor. Kırmızı halı davetlerinde çevresine danışsa da son karar her zaman kendisine ait. “Seçimlerime güveniyorum diyebilirim. Üzerimde ne görmek istediğimi biliyorum. Genelde kafamda bir tema oluyor. Belli bir renk, belli bir hissiyat. Feminen mi durmak istiyorum, güçlü mü ya da'dark'? Hissiyatıma göre seçim yapıyorum” derken zaten halihazırda her yerde karşılaştığımız'rock chic' stilinin eskiden beri zaten onunla çok örtüştüğünden bahsediyor. “Bütün mağazalarda böyle bir esinti var, bunu seviyorum. Keskin hatlar, koyu renkler...” diyor fakat bazı günler daha feminen hissetmek istediği için hafif takılar ve uçuşan elbiselerle sokağa adım atıyor.

FAZLA MAYKAJDAN HOŞLANMAM

Sette yoğun makyaja maruz kaldığından çekim günleri dışında cildini dinlendiren Yasemin Allen, fazla makyajdan hiçbir zaman çok hoşlanmamış. “Göz makyajı kullanmayı seviyorum ama çok soluk ve yorgun görünmediğim müddetçe fondöteni tercih etmiyorum” diyor.