Birini Yakaladın Mı Hemen...
Oyuncu Öykü Çelik: Tek başıma yaşadığım için yemek yapmıyorum ama aslında yemek yapmayı seviyorum. Birisi geldiği zaman; yakaladım mı, hemen yemek yaparım!
atv'nin sevilen dizisi'Benim İçin Üzülme'nin'Bahar'ı olarak adını duyuran Öykü Çelik; Touch İstanbul dergisinden Ümit Buget'e kendisiyle ilgili merak edilenleri ve yaşadığı İstanbul'u anlattı...
Her şey Trabzon'da bir tiyatro kursuyla başlıyor, değil mi?
Tiyatro kursuna sadece hobi olarak gittim. Kursa gitmeseydim asla bu mesleğe atılmazdım, çünkü o zaman çok farklı hayallerim vardı ama son derste bütün hayatım değişti. Herkesin dediği gibi; bu hastalık orada başladı.
İstanbul'un nasıl bir rolü var bu hikayede?
İstanbul'un değeri benim için metrekaresinden de büyük, öyle söyleyeyim. Çünkü İstanbul'da; Yeniköy, Bağdat Caddesi, Bebek aslında hepsi birbirinden farklı şehirler gibi... Yani ben birçok şehirde yaşadım; sizi yadırgayan var, yadırgamayan var ama İstanbul'da bu oran çok daha düşük. Neresine giderseniz gidin, insanlar birbirine daha açık. Başka bir şehre gittiğiniz zaman; misafirsen sana açıklar, ama orada yaşıyorsan o kadar açık olmayabilirler.
NEREDE NE YENİR BİLİRİM
Mutfakla aranız nasıl?
Tek başıma yaşadığım için yemek yapmıyorum ama yemek yapmayı çok seviyorum. Birisi geldiği zaman; yakaladım mı, hemen yemek yaparım. Tek başıma yemek yapmak, yemek dökmek oluyor çünkü. O yüzden ben de misafirlerim geldiği zaman yemek yapıyorum.
Yemek yemeyi sever misiniz?
Çok şehir dolaştığım için çok fazla yöresel yemek yedim ama dışarıdaysam salata tarzı şeyler yerim. Hamur işini çok seviyorum ama yememem gerekiyor çünkü insülin direnci var bende; yediğim zaman bir daha kendime gelemiyorum. Onun dışında,'Şurada şu yenir','Burada bu yenir'meselesini bilirim. İstanbul'un en iyi çiğ köftecisi Çapa'dadır mesela. En iyi nohut-pilav, Unkapanı'ndadır. En iyi et ise Fatih'te...
Yaz sizin mevsiminiz mi?
Yaz kesinlikle benim mevsimim değil. Ben ne olacağı belli olmayan, dengesiz havaları seviyorum.
ARKADAŞLARIM HâLâ AYNI
Biliniyor olmak, ünlü olmak arkadaşlıkları etkiliyor mu?
Çok açık ve net bir şey söyleyeceğim; çekirdek arkadaş grubum; gerçekten can ciğer olduklarımla meşhur olduktan sonra hiçbir sorun yaşamadım. Ama ikinci seviyede, üçüncü seviyede, dördüncü seviyede tanıdığım insanlar bana, 'Bu değişmiştir ya' gözüyle baktıkları için onları biraz eledim. Çünkü değişen ben değil, onların bana bakış açısı oluyor. Ben de değişmeyen insanlarla yoluma devam ettim.
İstanbul'da sizi en çok ne rahatsız ediyor?
Sokak kedilerini ve sokak köpeklerini çok seviyorum; buna karşı olanlara çok karşıyım. Yurt dışında olmayan ve çok özel bir durum bu bence; sokak hayvanlarıyla beraber yaşamaktan keyif almalıyız.
BEŞ YIL SONRASI NET DEĞİL
Beş yıl sonra nasıl bir Öykü Çelik olacak sizce?
Bu, hangi açıdan baktığınıza bağlı. Benim beş yıl sonrası için bir planım var mı? Yani mesleğimi yapıyorsam, meslekte aşama kaydetmişsem; Avrupa sinemasına geçmek gibi bir sürü şey sayabilirim. Bunları gerçekten istiyorum ama beş yıl sonra bugün düşündüğüm şeyi istemek zorunda değilim. Beş yıl sonra başka bir şey isteyebilirim. Belki her şeyi bırakıp saçma sapan bir dünya turuna çıkacağım; bilemem. Çünkü hayat bu; hiç belli olmaz.
Her şey Trabzon'da bir tiyatro kursuyla başlıyor, değil mi?
Tiyatro kursuna sadece hobi olarak gittim. Kursa gitmeseydim asla bu mesleğe atılmazdım, çünkü o zaman çok farklı hayallerim vardı ama son derste bütün hayatım değişti. Herkesin dediği gibi; bu hastalık orada başladı.
İstanbul'un nasıl bir rolü var bu hikayede?
İstanbul'un değeri benim için metrekaresinden de büyük, öyle söyleyeyim. Çünkü İstanbul'da; Yeniköy, Bağdat Caddesi, Bebek aslında hepsi birbirinden farklı şehirler gibi... Yani ben birçok şehirde yaşadım; sizi yadırgayan var, yadırgamayan var ama İstanbul'da bu oran çok daha düşük. Neresine giderseniz gidin, insanlar birbirine daha açık. Başka bir şehre gittiğiniz zaman; misafirsen sana açıklar, ama orada yaşıyorsan o kadar açık olmayabilirler.
NEREDE NE YENİR BİLİRİM
Mutfakla aranız nasıl?
Tek başıma yaşadığım için yemek yapmıyorum ama yemek yapmayı çok seviyorum. Birisi geldiği zaman; yakaladım mı, hemen yemek yaparım. Tek başıma yemek yapmak, yemek dökmek oluyor çünkü. O yüzden ben de misafirlerim geldiği zaman yemek yapıyorum.
Yemek yemeyi sever misiniz?
Çok şehir dolaştığım için çok fazla yöresel yemek yedim ama dışarıdaysam salata tarzı şeyler yerim. Hamur işini çok seviyorum ama yememem gerekiyor çünkü insülin direnci var bende; yediğim zaman bir daha kendime gelemiyorum. Onun dışında,'Şurada şu yenir','Burada bu yenir'meselesini bilirim. İstanbul'un en iyi çiğ köftecisi Çapa'dadır mesela. En iyi nohut-pilav, Unkapanı'ndadır. En iyi et ise Fatih'te...
Yaz sizin mevsiminiz mi?
Yaz kesinlikle benim mevsimim değil. Ben ne olacağı belli olmayan, dengesiz havaları seviyorum.
ARKADAŞLARIM HâLâ AYNI
Biliniyor olmak, ünlü olmak arkadaşlıkları etkiliyor mu?
Çok açık ve net bir şey söyleyeceğim; çekirdek arkadaş grubum; gerçekten can ciğer olduklarımla meşhur olduktan sonra hiçbir sorun yaşamadım. Ama ikinci seviyede, üçüncü seviyede, dördüncü seviyede tanıdığım insanlar bana, 'Bu değişmiştir ya' gözüyle baktıkları için onları biraz eledim. Çünkü değişen ben değil, onların bana bakış açısı oluyor. Ben de değişmeyen insanlarla yoluma devam ettim.
İstanbul'da sizi en çok ne rahatsız ediyor?
Sokak kedilerini ve sokak köpeklerini çok seviyorum; buna karşı olanlara çok karşıyım. Yurt dışında olmayan ve çok özel bir durum bu bence; sokak hayvanlarıyla beraber yaşamaktan keyif almalıyız.
BEŞ YIL SONRASI NET DEĞİL
Beş yıl sonra nasıl bir Öykü Çelik olacak sizce?
Bu, hangi açıdan baktığınıza bağlı. Benim beş yıl sonrası için bir planım var mı? Yani mesleğimi yapıyorsam, meslekte aşama kaydetmişsem; Avrupa sinemasına geçmek gibi bir sürü şey sayabilirim. Bunları gerçekten istiyorum ama beş yıl sonra bugün düşündüğüm şeyi istemek zorunda değilim. Beş yıl sonra başka bir şey isteyebilirim. Belki her şeyi bırakıp saçma sapan bir dünya turuna çıkacağım; bilemem. Çünkü hayat bu; hiç belli olmaz.