Başrol Takıntım Yok!

Hemcinslerinin çoğunun aksine alışverişi sevmiyor, gardırobunun mütevazılığı şaşırtıcı. ‘Kuzey Güney’in fettan kadını Merve Boluğur, “Kendimi anlatmayı sevmiyorum. Zaten karşıdaki kişinin anladığı kadarsınızdır” diyor. Konu aşka gelince de “Gözler yalan söylemez” cümlesi çıkıyor ağzından.

Simsiyah saçları, porselen gibi cildi ve çok nadir gülümseyen kıpkırmızı dudaklarıyla Merve Boluğur, Kuzey ülkelerinden gelen Gotik bir rock şarkıcısını andırıyor...

Giyim zevkinde ilk sırada kadını kadın gibi gösteren elbiseler var. Kendini içinde iyi hissettiği renklerin başına siyahı koyuyor elbette. Ardından bordoya yakın kırmızıları ekliyor. Şaşırtmak için de turkuazı es geçmiyor. Elbette moda olan renklere de göz atıyor ama yine de bu renklerden çok da uzak sulara açılmıyor. “Belki ten rengim çok açık olduğu için soluk renkler bende iyi durmuyor” diyor bu konuda Merve Boluğur.

Kolay müşteri
Gardırobunu aralarsanız göreceğiniz mütevazı tablo, sizi şaşırtmasın. “Çok fazla alışveriş yapmayı seven biri değilim. İnsanın ihtiyacı olduğu kadarını alması gerektiğini düşünüyorum. Bir şeyin benzerinden bir sürü alıp çıkan insanları anlamıyorum” derken özellikle tayt ve tişört ağırlıklı bir gardırobu olduğunu belirtiyor.

Peki Boluğur 'un alışveriş stratejisi ne? Yanıtı, “Kafamda birkaç parça belirlerim. Bir mağazaya girdiğimde göz ucuyla ortamı tarar, bulur ve alırım. Çok kolay bir müşteriyimdir” oluyor.

Özel bir geceye hazırlanırkense gerçekten zor bir kadın olduğunu itiraf ediyor. “Sırf hazırlanma derdi nedeniyle pek çok davete gitmiyorum” derken gülümsüyor.

Gecelerin kadını
'Kuzey Güney ' dizisinin çekimleri epeyce vaktini alıyor elbette. Ama eğer o gün evde olacaksa geç, hatta mümkün olduğu kadar geç kalkmayı tercih ediyor. Çünkü o gecelerin insanı: “Beni bırakın, geceleri hep ayakta kalayım. Hatta geceleri çalışayım. Ama beni sabah kaldırmayın. Erken kalkmaktan nefret ederim.”

Öğleden sonra ve geceyse, içinden başka bir Merve çıkıyor. “Gün benim için öğleden sonra başlıyor. Akşama doğru başka bir enerjide olan Merve ortaya çıkıyor. Haftada 2-3 gün pilates yapıyorum. Köpeğim Çiko 'yu dolaştırmaya çıkıyorum.

Arkadaşlarımla buluşuyorum. Gece hayatım pek yoktur. Yüksek sesli müzikten, kalabalıklardan çok hoşlanmıyorum.”

Aklında sinema da var ama...
Ekranda onu takip edenler ya seviyorlar ya da hiç sevmiyorlar. 'Acemi Cadı ' döneminde edindiği hayran kitlesi, 'Küçük Sırlar 'da ve şimdi 'Kuzey Güney 'de de takipte. İşin ilginç yanı evin 'tatlı kızı ' olarak başladığı kariyerinde 'fettan ve kötü ' kızlığa geçmesi ve bunu da kimsenin yadırgamaması. “ 'Acemi Cadı ' gibi bir diziden 'Kuzey Güney 'e gelmek kolay değil. Dizilerde kadın oyuncuların canlandırabileceği roller aslında çok kısır. Başrol kadın oyuncusu olacaksanız, iyi kız ve türlerini oynuyorsunuz. Ancak ikinci rolde olacaksınız, proje de öyle bir proje olacak ki sizi sivriltsin. Bu nedenle ben ikinci rolleri seviyorum, başrol takıntım yok” derken bu rollerin onu gerçekten tatmin ettiği ve ilerlettiği görüşünde.

Kariyer planları arasında sinemayla ilgili teklifleri de değerlendirmek var ama henüz yer almak istediği bir projeyle buluşamamış.

Gözler yalan söylemez
Güzel oyuncu, ilişkiler konusunda ilk adımı atabilenlerden değil. “Aşkta kelimelerden, sözlerden çok hoşlanmıyorum. Çünkü kırabiliyorlar bazen, yanlış anlaşılabiliyorlar. Ama gözler öyle mi? Samimilerdir, yalan söylemezler. Gözlerim pek çok şeyi karşımdakine anlatır” diyor.

“HAYATTA EN iYi ŞEY DOĞALLIK”


Bir İzmirli olarak şehirden kaçış noktası kesinlikle İzmir ve özellikle de Çeşme oluyor Boluğur 'un. Bu tatillerde porselen beyazı cildini korumak için güneş kremi kullanıyor. Ama cildi konusunda çok da takıntılı değil: “Bir şeyle ne kadar oynarsan o kadar kötü olur fikrine çok inanıyorum. Hayatımda da bunu çok denedim. Ne zaman cildime bakım yaptırsam sivilce çıkar; saçıma bakım yaptırsam, saçım yanar... Ben anladım ki hayatta en iyi şey doğallık. O yüzden cildimle, kaşlarımla oynamıyorum. Saçımı da çok boyatmıyorum.”

“BENi iYi BiLMESiNLER”

“Kendimi anlatmayı çok sevmiyorum. Zaten karşıdaki kişinin anladığı kadarsınızdır. Bu yüzden televizyon programlarına katılmıyorum. Herkes beni tanısın, bilsin, ne kadar iyi olduğumu anlasın gibi tavırlardan çok hoşlanmıyorum. Zaten beni çok iyi bilmesinler ki televizyondaki rollerimde daha inandırıcı olabileyim.”

Cadde/ Röportaj: Pınar Çelikel