Engin Altan'dan Magazincilere Destek

Tiyatroya duyduğu aşkla, serüvenine her geçen gün yeni roller ekleyen, oyunculuğun genç ve dinamik yüzü Engin Altan Düzyatan, büründüğü her karakterde dikkatleri biraz daha üzerine çekiyor

Fotomodellik, tiyatro, reklam sektörü, sinema, televizyon, yarışma programları derken genç kariyerine yenilerini ekleyen Düzyatan, bu kez TRT'de yer alan yeni dizisi 'Yol Ayrımı'nda 30'lu yılların büyüleyen tarzıyla karşımızda. Genç oyuncu kendisini ve yeni projesini TRT Vizyon Dergisi'ne anlattı.

'BÜYÜDÜKÇE DAHA İYİ OYUNCU OLUYORSUNUZ'

Engin Altan Düzyatan nasıl biri?

İnsanın kendini anlatması çok zordur. Şimdi bu soruyla karşı karşıya kalınca da aynı şeyi hissettim. 'İyi insan olmaya çalışan biriyim ' diyebilirim sadece.

TRT'de yayınlanan 'Koçum Benim' dizisinden 'Yol Ayrımı' dizisine neler değişti hayatınızda?
Birisi televizyonda yaptığım ilk önemli proje diğeri de son işim. Hayatım tabi ki farklı açılarda değişti. Bunu çok olumlu bir değişim olarak nitelendiriyorum. Çünkü oyunculukta yaş almak, tecrübenin artması çok mühim. Yani büyüdükçe, geliştikçe daha iyi oyuncu oluyorsunuz. Ama bu daha iyi olma hali hiç bitmiyor çünkü öğrenme bitmiyor. Bu da sizi dinamik kılıyor.

Yeni projeniz 'Yol Ayrımı'ndan bahsedelim mi biraz?
Her zaman hayatımda özel bir yere sahip olacak, önce onu belirtmeliyim. Hikâyenin geçtiği dönem, Kemal Tahir, Alev Alatlı bunların hepsi zaten bu projeyi çok özel kılıyor. Bütün bunları Pana Film-Bahadır Özdener'den dinlediğim zaman hemen kabul ettim. Öykü 1930 yılında geçiyor. Çok partili döneme geçiş sürecini anlatıyor dizi. Atatürk, Fethi Okyar'a Serbest Fırka'yı kurduruyor. Bu elbette ki sancılı bir süreç. İnsanların o dönem nasıl bir yol ayrımına geldiklerinin hikâyesi... Bir tarafta sinek avlayan esnaf, diğer tarafta zevkusefa içindeki elit kesim. Gazeteci Murat da bunların tam ortasında... Murat, Vakit Gazetesi'nde çalışıyor, yazı işleri müdürü. Gazetecilik sezisine sahip, yanlışların üzerine korkmadan giden, haksızlığa boyun eğmek istemeyen bir gazeteci. Annesi öldükten sonra kendisini Kadir'in annesi büyütüyor. Aslında gazeteci Murat'ın, bir anlamda Kemal Tahir'in kendisi olduğunu da söyleyebiliriz...

'DEVAMLI OYUN OKUYORUM'

Bulunduğunuz projelerde oyunculuğunuzu sınar, eleştirir ve irdeler misiniz?

Hepsini yaparım elbette. Daha iyiye ulaşmak için bu şart. Herkesin de böyle yaptığını düşünüyorum. Özellikle sinema ve tiyatro yaptığımız zaman bu eleştiri mekanizması daha çok devreye giriyor.

Sizin için tiyatro ne ifade ediyor?
Tiyatro benim başlangıç noktam. Dolayısıyla çok değer veriyorum. İyi ve farklı bir şeyler yapacaksam içinde olmak istiyorum. O yüzden sık dokuyup, sık eliyorum. Bu aralar devamlı oyun okuyorum. Umarım iyi bir oyunla tekrar sahnede olabilirim.

Kısa bir süre önce bir yarışma programı sunuyordunuz. Yarıştırma tecrübesi nasıldı? Yaşadığınız ilginç bir olay oldu mu hiç?
Tabii ki oluyordu. Ama canlı yayın sunmak zaten başlı başına çok ilginç bir deneyim benim için. Başta biraz çekindim, yeni bir durumdu benim için. Sonraları çok keyif almaya başladım. Şimdi iyi ki yapmışım diyorum.

'Özge, kıyafet seçimlerime yardımcı oluyor'

Tarzınız ve kıyafetleriniz oldukça şık bu anlamda profesyonel biriyle çalışıyor musunuz?

Hayır çalışmıyorum. Genelde kendi seçimim. Önemli bir yere gideceksem kız arkadaşım Özge (Özpirinçci) de çoğu zaman yardımcı oluyor bana. Sevdiğim bir konu giyim. Dolayısıyla insan bir şeyi sevince sonuç da başarılı oluyor doğal olarak.

Genç kız hayranlarınız için karizmatik duruşunuz ve müstehzi gülüşünüz dillere destan bu sizin de kabul ettiğiniz şeytan tüyünün eseri mi?
Hepsini bir iltifat olarak kabul ediyorum. Teşekkür ederim. Ancak takdir edersinizi ki buna bir yorum yapmam doğru olmaz.

'Adrenalini seviyorum'

Sizde, adrenalin ve hız tutkusu olduğunu duyduk. Bu tutku size neler yaptırdı?

F-16'ya bindim artık daha ne olsun. (Gülüyor) Adrenalini seviyorum. Bunu yaptığım spor dallarında yaşıyorum. Yoksa trafiğe çıkıp bir canavara dönüşmüyorum elbette.

'Anadolu Kartalları' filminde değil mi? Peki, nasıl bir histi F-16'yla uçmak sizin için?
İnanılmaz keyifliydi benim için. Deneyimli bir pilot eşliğinde 45 dakikalık bir uçuş gerçekleştirdik. Tarifi inanın çok zor.

'Paparazziler tabii ki çekecek onların işi bu'

Kameraların özel hayata müdahalesi desem ne söylersiniz!

Abartılı buluyorum çoğu zaman. Ancak dünyanın her yerinde bu böyle yaşanıyor hatta daha fazlası. Her yerde yaşanıyor olması bunu haklı göstermez. Bazı şeyler zamanla dönüşür. Eskiye göre daha iyi haldeyiz. Herkes işini yapmaya çalışıyor diye düşünmeye çalıştığım zaman o kameramana da muhabire de hak vermeye başlıyorum. Tabii saygıyı karşılıklı hiç kaybetmemek lazım. Belki de en önemli nokta bu. Yoksa tabii ki çekecekler. Onların işleri de bu.

Röportaj :Ela Gürman Tekin