'Rekabetin Namussuzluk Olmadığını Öğrendim'
Oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan, "Üç evlilik yaptım. Eşlerime bana sevmeyi, sadakati, dilimi tutmayı, küsmenin marifet olmadığını öğrettikleri için şükran borçluyum" dedi.
TRT'de yayınlanan 'Leyla ile Mecnun' dizisinde rol alan Ahmet Mümtaz Taylan, Esquire dergisinden Seda Karan'a hayattan neler öğrendiğini anlattı:
İŞARETLERE KULAK VERİYORUM
Hayatın yoluma çıkardığı yol göstericilere kulak vermeyi öğrendim. Çünkü hayat bazen göz kırpar, alelade yaşayıp giderken sık sık armağanlar verir size. Bir biçimde, genellikle beklenmedik anlarda, deşifresi hiç de kolay olmayan vesilelerle karşınıza çıkar o işaretler. Hayat, güzelliğini yapar; onu fark etmek size kalmıştır. Ne kadar kederli ya da tarifsiz bir sevinç hâli içinde olursam olayım; algımı, bilincimi açık tutmayı öğrendim.
KIZIM ÖĞRETMENİM
Babamdan, çalışmayı ve denemekten vazgeçmemeyi öğrendim. Annemden, gülümsemeyi ve iyimser olmayı... Babaannemden dinlemeyi öğrendim; şeker hastalığı nedeniyle gözlerini kaybetmişti, hayatı dinleyerek kavrar ve biz görenlerden çok daha fazlasını görürdü.
Üç evlilik yaptım; her biri, öğreticiydi. Eşlerime şükran borçluyum; bana sevmeyi, sadakati, bazen dilimi tutmayı, küsmenin marifet olmadığını ve paylaşmayı öğrettiler.
Kızım, öğretmenimdir; ondan pek çok şey öğrendim. Masumiyeti, özveriyi, öfkeye yenik düşmemeyi, kendini kedere teslim etmemeyi... Karşılıksız, hesapsız sevmeyi öğrendim kızımdan; yeni müzikleri dinlemeyi, zevk almayı, gençlerin kafasını anlamak için onların referanslarını öğrenmek gerektiğini ve bunun için çabalamayı...
REKABETİN NAMUSSUZLUK OLMADIĞINI ÖĞRENDİM
Şanslı biriyim; özel hocalarım oldu... Sayıları çok değil ama hayatıma yön vermeye yetecek kadar yoğun ve sıkıydılar. Mesleği yürütmenin yeterli olmayacağını, onu geliştirmenin gereğini, yenilmekten yorulmamayı, rekabetin namussuzluk ve yalan olmadığını, keyifle işin bir arada yaşanabileceğini öğrendim. Şükran borçluyum ustalarıma...
İŞARETLERE KULAK VERİYORUM
Hayatın yoluma çıkardığı yol göstericilere kulak vermeyi öğrendim. Çünkü hayat bazen göz kırpar, alelade yaşayıp giderken sık sık armağanlar verir size. Bir biçimde, genellikle beklenmedik anlarda, deşifresi hiç de kolay olmayan vesilelerle karşınıza çıkar o işaretler. Hayat, güzelliğini yapar; onu fark etmek size kalmıştır. Ne kadar kederli ya da tarifsiz bir sevinç hâli içinde olursam olayım; algımı, bilincimi açık tutmayı öğrendim.
KIZIM ÖĞRETMENİM
Babamdan, çalışmayı ve denemekten vazgeçmemeyi öğrendim. Annemden, gülümsemeyi ve iyimser olmayı... Babaannemden dinlemeyi öğrendim; şeker hastalığı nedeniyle gözlerini kaybetmişti, hayatı dinleyerek kavrar ve biz görenlerden çok daha fazlasını görürdü.
Üç evlilik yaptım; her biri, öğreticiydi. Eşlerime şükran borçluyum; bana sevmeyi, sadakati, bazen dilimi tutmayı, küsmenin marifet olmadığını ve paylaşmayı öğrettiler.
Kızım, öğretmenimdir; ondan pek çok şey öğrendim. Masumiyeti, özveriyi, öfkeye yenik düşmemeyi, kendini kedere teslim etmemeyi... Karşılıksız, hesapsız sevmeyi öğrendim kızımdan; yeni müzikleri dinlemeyi, zevk almayı, gençlerin kafasını anlamak için onların referanslarını öğrenmek gerektiğini ve bunun için çabalamayı...
REKABETİN NAMUSSUZLUK OLMADIĞINI ÖĞRENDİM
Şanslı biriyim; özel hocalarım oldu... Sayıları çok değil ama hayatıma yön vermeye yetecek kadar yoğun ve sıkıydılar. Mesleği yürütmenin yeterli olmayacağını, onu geliştirmenin gereğini, yenilmekten yorulmamayı, rekabetin namussuzluk ve yalan olmadığını, keyifle işin bir arada yaşanabileceğini öğrendim. Şükran borçluyum ustalarıma...