'Gülben Ergen'i neden sevdiklerini anlamıyorum'
Bir Milyon Kimin?'de jüri üyeliği yapan usta şovmen Okan Bayülgen, partneri Gülben Ergen hakkında ilginç açıklamalarda bulundu. Bayülgen,"Başkalarının onu neden sevdiğini anlamıyorum" dedi.
Ekranın cool ismi Okan Bayülgen, HT Magazin'e özel açıklamalar yaptı. Ekranda çizdiği imajın dışında bir eş ve baba profili sergilediğini söyleyen usta şovmen, "Baskın karakter eşimdir. Evde herkes üzerime basar. Ben zaten paspas olmaya hazırım" dedi.
SHOW TV'de haftanın üç günü Muhallebi Kafa, Çıplak Kafa ve Makina Kafa programlarını sunmasının yanı sıra Türk televizyon tarihinin en büyük ödüllü yarışması Bir Milyon Kimin?'de jüri üyeliği yapan usta şovmen Okan Bayülgen, partnerleri Bülend Özveren ve Gülben Ergen'le ilgili düşüncelerini de anlattı.
Yarışmanın bilgi odaklı bir yarışma olmasından dolayı farklı bir yere konumlandığını söyleyen Bayülgen, reyting kavramını önemsediğini ancak kendisi için en önemli unsurun ekranda kaliteyi korumak olduğunu söyledi. Bayülgen'in evdeki yaşantısına dair söyleledikleri ise çok konuşulacak türdendi. Cool tavrıyla tanınan Bayülgen, evde baskın karakterin eşi olduğunu, evdeki herkesin üzerine bastığını da esprili bir dille anlattı.
Birlikte jüri üyeliği yaptığınız Gülben Ergen ve Bülend Özveren'le aranız nasıl?
Benim zaten öncesinde de Bülend Özveren ve Gülben Ergen'le tanışıklığım vardı. Şu saatten sonra da birlikte ne yaptığımız önemli. Bülend Abi televizyon konusunda bir uzmandır. Biz genelde yaşlanmış insanlar için duayen deyip bir kenara bırakırız. Ama o, kenara koyulamayacak bir adamdır. Tek kanallı televizyon terbiyesinden çok kanallı televizyona bir şeyler aktarabilecek bir adamdır. Yaşlanmayan bir insandır. Gülben'e gelince, ben bu kadının bu kadar hayranı, bu kadar takipçisi olduğunu bilmiyordum. Sadece müzik alanında değil, televizyon alanında da çok önemli bir tip. Dolayısıyla onun varlığı da bizim için çok önemli.
Sizce Gülben Ergen neden bu kadar çok seviliyor?
Vallahi bilmiyorum. Ben hiç sevmiyorum(Gülüyor). Başkalarının onu neden sevdiğini de anlamıyorum.
Formatı diğerlerinden farklı olan bu program için reyting kaygınız var mı?
Televizyona koyduğumuz her şeyin bir reyting kaygısı vardır. Ne devletin kanalı ne de özel kanal reytingsiz çalışamaz. Hepsinin reklam parasına ihtiyacı var. Bu paranın gelebilmesi için de reyting alacak kişiler yapmak lazım. Bu aşamada ancak şunu iddia edebilirsiniz bir programcı olarak, ben reyting için yapıyorum ama kendimi ve insanlarla ilişkimi hangi kalitede tutabiliyorum. Çünkü seyircimiz yaptığınız programın ne reyting aldığını bilmez. Ama sizin için reyting almak için ne maymunluklar yaptığınızı çok iyi görür. Dolayısıyla insanın kalitesini muhafaza etmesi çok daha önemli. Ben 20 senedir televizyonda program yapıyorum. Müthiş reyting aldığım zamanlar da oldu, berbat reytingler aldığım zamanlar da oldu. Şimdi soruyorum eşime dostuma, kimse ne reyting yaptığımı hatırlamıyor. Önemli olan ne yaptığınızdır. Ben bir canlı yayında çırılçıplak soyunursam, acıyı istismar edersem veya kafama silah dayarsam herkes beni seyretmeye başlar. Bu kadar basit.
Yarışmacıları sınadığınız sorularla kendinizi test ettiniz mi?
Böyle bir çabam olmadı ama genelde 10 soruda 7. sorudan sonra zorlandığım bilemediğim sorular oldu. Genel kültürüme ve bilgi dağarcığıma güvenirim.
Yarışmanın sizin için cezbedici tarafları neler oldu?
Yarışmada çok kolay, hemen akla gelebilecek sorular var. Bazen bazı şeyler çok kolay olduğu için akla gelmiyor. Herkesin bilemeyeceği sorular var. Bütün bunların birlikte harmanlanmış olması, bize müthiş bir yaşam kültürü getiriyor. Bunlar ansiklopedik kültür değil. Popüler kültürün parçaları. Bu yarışmanın bir başka özelliği de, bil bakalım para hangi kutuda aptallığında bir yarışma olmaması. Veya hadi bir maymunluk yap da herkesi güldür, biz de seni yetenekli ilan edelim gibi bir yarışma olmaması.
Gülben Ergen'in bir programında kızınızın ilk doğduğunda çok çirkin olduğunu büyüdükçe annesine benzediğini ve güzelleştiğini söyleyerek bir espri yapmışsınız. Kendinizi çirkin bulur musunuz?
Doğru. Kendimi çirkin buluyorum. Kızım doğduğunda dünya güzeliydi. Ben şaka yaparken biraz abartıyorum. Bebekler doğduklarında, miniminnacık çirkin bir şeydir. Onlar tabii anne babaya güzel gelir. Bir iki ay geçtikten sonra, müthiş güzelleşirler.
Evliliğinizde baskın karakter siz misiniz, eşiniz Şirin Hanım mı?
Baskın karakter eşimdir. Ben hiçbir şekilde baskın bir karakter olmadım, olamam. Evde herkes benim üzerime basar, beni ezer. Ben zaten ezilmeye ve paspas olmaya hazırımdır.
Nasıl bir babasınız?
Benden kötü bir baba olur mu? Kızım henüz dört yaşında. Dört yaşında bir kız çocuğuna kötü bir baba olmak için akıl hastası olmak lazım.
İşleriniz arasında kızınız İstanbul'a çok vakit ayırabiliyor musunuz?
Tabii ki ayırıyorum. Bizim ondan başka bir şeyimiz yok. Eşimle ben çocuğumuzun manyağıyız.
Programlarınızda her şeyi tiye alıyorsunuz. Neden?
Bütün programlar dalga geçilebilir durumda çünkü. Televizyonda yayımlanan kutsal bir program var mı? Kutsal şeylerden söz eden programlar bile kutsal değil. Televizyon yayıncılığının her tarafı tiye alınabilir. Ama ben yine de dikkatli davranıyorum. Show programlarını, dizileri, ya da başka şeyleri tiye alıyorum. Onların da hiçbiri öyle göründükleri kadar asil tipler değil.,
Kendinizle gurur duyduğunuz bir özelliğiniz var mı?
Genel geçer değerler olarak görünen, genelde siyaseten doğru, söylenmesi gerektiği gibi söylenmiş şeyleri umursamamam, gurur duyduğum bir özelliğim. Bütün soruları bir çocuk gibi tekrar sorabilirim. Bir de çok namuslu bir insanım. Namusluluğumla gurur duyuyorum. Namus deyince akla ben gelirim. Dürüstlük deyince ben. Herşey deyince ben. Hiç dekolte sevmem.
Sevmediğiniz bir özelliğiniz var mı?
Bu konuda genelde Gülben Ergen'den kopya çekiyorum. Dürüstlüğüm ve iyi niyetimden dolayı çok sıkıntı çekiyorum. O yüzden bu özelliklerimi sevmiyorum.
SHOW TV'de haftanın üç günü Muhallebi Kafa, Çıplak Kafa ve Makina Kafa programlarını sunmasının yanı sıra Türk televizyon tarihinin en büyük ödüllü yarışması Bir Milyon Kimin?'de jüri üyeliği yapan usta şovmen Okan Bayülgen, partnerleri Bülend Özveren ve Gülben Ergen'le ilgili düşüncelerini de anlattı.
Yarışmanın bilgi odaklı bir yarışma olmasından dolayı farklı bir yere konumlandığını söyleyen Bayülgen, reyting kavramını önemsediğini ancak kendisi için en önemli unsurun ekranda kaliteyi korumak olduğunu söyledi. Bayülgen'in evdeki yaşantısına dair söyleledikleri ise çok konuşulacak türdendi. Cool tavrıyla tanınan Bayülgen, evde baskın karakterin eşi olduğunu, evdeki herkesin üzerine bastığını da esprili bir dille anlattı.
Birlikte jüri üyeliği yaptığınız Gülben Ergen ve Bülend Özveren'le aranız nasıl?
Benim zaten öncesinde de Bülend Özveren ve Gülben Ergen'le tanışıklığım vardı. Şu saatten sonra da birlikte ne yaptığımız önemli. Bülend Abi televizyon konusunda bir uzmandır. Biz genelde yaşlanmış insanlar için duayen deyip bir kenara bırakırız. Ama o, kenara koyulamayacak bir adamdır. Tek kanallı televizyon terbiyesinden çok kanallı televizyona bir şeyler aktarabilecek bir adamdır. Yaşlanmayan bir insandır. Gülben'e gelince, ben bu kadının bu kadar hayranı, bu kadar takipçisi olduğunu bilmiyordum. Sadece müzik alanında değil, televizyon alanında da çok önemli bir tip. Dolayısıyla onun varlığı da bizim için çok önemli.
Sizce Gülben Ergen neden bu kadar çok seviliyor?
Vallahi bilmiyorum. Ben hiç sevmiyorum(Gülüyor). Başkalarının onu neden sevdiğini de anlamıyorum.
Formatı diğerlerinden farklı olan bu program için reyting kaygınız var mı?
Televizyona koyduğumuz her şeyin bir reyting kaygısı vardır. Ne devletin kanalı ne de özel kanal reytingsiz çalışamaz. Hepsinin reklam parasına ihtiyacı var. Bu paranın gelebilmesi için de reyting alacak kişiler yapmak lazım. Bu aşamada ancak şunu iddia edebilirsiniz bir programcı olarak, ben reyting için yapıyorum ama kendimi ve insanlarla ilişkimi hangi kalitede tutabiliyorum. Çünkü seyircimiz yaptığınız programın ne reyting aldığını bilmez. Ama sizin için reyting almak için ne maymunluklar yaptığınızı çok iyi görür. Dolayısıyla insanın kalitesini muhafaza etmesi çok daha önemli. Ben 20 senedir televizyonda program yapıyorum. Müthiş reyting aldığım zamanlar da oldu, berbat reytingler aldığım zamanlar da oldu. Şimdi soruyorum eşime dostuma, kimse ne reyting yaptığımı hatırlamıyor. Önemli olan ne yaptığınızdır. Ben bir canlı yayında çırılçıplak soyunursam, acıyı istismar edersem veya kafama silah dayarsam herkes beni seyretmeye başlar. Bu kadar basit.
Yarışmacıları sınadığınız sorularla kendinizi test ettiniz mi?
Böyle bir çabam olmadı ama genelde 10 soruda 7. sorudan sonra zorlandığım bilemediğim sorular oldu. Genel kültürüme ve bilgi dağarcığıma güvenirim.
Yarışmanın sizin için cezbedici tarafları neler oldu?
Yarışmada çok kolay, hemen akla gelebilecek sorular var. Bazen bazı şeyler çok kolay olduğu için akla gelmiyor. Herkesin bilemeyeceği sorular var. Bütün bunların birlikte harmanlanmış olması, bize müthiş bir yaşam kültürü getiriyor. Bunlar ansiklopedik kültür değil. Popüler kültürün parçaları. Bu yarışmanın bir başka özelliği de, bil bakalım para hangi kutuda aptallığında bir yarışma olmaması. Veya hadi bir maymunluk yap da herkesi güldür, biz de seni yetenekli ilan edelim gibi bir yarışma olmaması.
Gülben Ergen'in bir programında kızınızın ilk doğduğunda çok çirkin olduğunu büyüdükçe annesine benzediğini ve güzelleştiğini söyleyerek bir espri yapmışsınız. Kendinizi çirkin bulur musunuz?
Doğru. Kendimi çirkin buluyorum. Kızım doğduğunda dünya güzeliydi. Ben şaka yaparken biraz abartıyorum. Bebekler doğduklarında, miniminnacık çirkin bir şeydir. Onlar tabii anne babaya güzel gelir. Bir iki ay geçtikten sonra, müthiş güzelleşirler.
Evliliğinizde baskın karakter siz misiniz, eşiniz Şirin Hanım mı?
Baskın karakter eşimdir. Ben hiçbir şekilde baskın bir karakter olmadım, olamam. Evde herkes benim üzerime basar, beni ezer. Ben zaten ezilmeye ve paspas olmaya hazırımdır.
Nasıl bir babasınız?
Benden kötü bir baba olur mu? Kızım henüz dört yaşında. Dört yaşında bir kız çocuğuna kötü bir baba olmak için akıl hastası olmak lazım.
İşleriniz arasında kızınız İstanbul'a çok vakit ayırabiliyor musunuz?
Tabii ki ayırıyorum. Bizim ondan başka bir şeyimiz yok. Eşimle ben çocuğumuzun manyağıyız.
Programlarınızda her şeyi tiye alıyorsunuz. Neden?
Bütün programlar dalga geçilebilir durumda çünkü. Televizyonda yayımlanan kutsal bir program var mı? Kutsal şeylerden söz eden programlar bile kutsal değil. Televizyon yayıncılığının her tarafı tiye alınabilir. Ama ben yine de dikkatli davranıyorum. Show programlarını, dizileri, ya da başka şeyleri tiye alıyorum. Onların da hiçbiri öyle göründükleri kadar asil tipler değil.,
Kendinizle gurur duyduğunuz bir özelliğiniz var mı?
Genel geçer değerler olarak görünen, genelde siyaseten doğru, söylenmesi gerektiği gibi söylenmiş şeyleri umursamamam, gurur duyduğum bir özelliğim. Bütün soruları bir çocuk gibi tekrar sorabilirim. Bir de çok namuslu bir insanım. Namusluluğumla gurur duyuyorum. Namus deyince akla ben gelirim. Dürüstlük deyince ben. Herşey deyince ben. Hiç dekolte sevmem.
Sevmediğiniz bir özelliğiniz var mı?
Bu konuda genelde Gülben Ergen'den kopya çekiyorum. Dürüstlüğüm ve iyi niyetimden dolayı çok sıkıntı çekiyorum. O yüzden bu özelliklerimi sevmiyorum.