Kenan İmirzalıoğlu'ndan Aşka Dair Açıklamalar
Oyuncu Kenan İmirzalıoğlu, yeni bitirdği sinema filmi, çocukluğu ve aşka dair çok özel açıklamalarda bulundu.
Aşık olunduğunda akılcı hareket edilmediğini söyleyen oyuncu, 'Hiçbir şey bilmediğini düşünürsün. Aşk kadınları tanıdığını düşündüğün ama aslında yanıldığın andır ' diyor.
Şu sıralar ruh halinizi nasıl tanımlarsınız?
Yeni bir sinema filmi bitirdim; onun vermiş olduğu bir huzur var. Her sinema filmine sınava girecek bir öğrenci psikolojisiyle, huzursuzluğuyla başlıyoruz. 'Nasıl olacak, acaba yapabilecek miyiz?' Allah'tan bana değerli bir oyuncu dostum zamanında şöyle bir şey söylemişti, aklıma hep o geliyor, 'Her sinema filmi uzun bir yolculuğa çıkmak gibidir, bavulları toplayana kadar bir iç huzursuzluk olur, fakat oturduğun şehirden ayrıldıktan sonra göreceklerinin heyecanıyla dolarsın. ' Bu demek oluyor ki kısa süre sonra yeni gideceğim yerin keyfine varmaya başlayacağım. Bir de diğer taraftan sezonda yeni diziye başlayacağım, onun da tedirginlikleri olacak ama şu an için iyi, huzurlu, sakin ve mutluyum.
Bugüne kadar pek çok karaktere hayat verdiniz, her defasında o rolün üzerinize yapışacağı konuşuldu ama siz hep şaşırtmayı başardınız. Bu sizi nasıl etkiledi?
Oyunculuk bir yolculuk ve bir sonu yok. Sağlığınız elverdiği sürece yapabileceğiniz bir meslek. Dolayısıyla bu işte öğrenmekle ilgili de bir sınırınız yok ve hep yeni bir şeylerle karşılaşıyorsunuz. Şimdiye kadar altı sinema filminde başrol karakterlere hayat verdim. Baktığınız zaman hiç fena bir kariyer sayılmaz ama daha gidecek çok yolumun olduğunu düşünüyorum. Açıkçası bir taraftan da insanların her defasında böyle düşünmeleri beni memnun ediyor çünkü her oynadığım karakterin üzerime yapışacağını düşünmeleri canlandırdığım karakterin inandırıcı ve kabul ediliyor olması demektir.
'OYUNCULAR MİSYONER DEĞİL'
Çok hoşsohbet birisiniz, bu size işiniz dışındaki günlük hayatınızda avantaj sağlıyor mu?
Ben kamera önündeki insanların topluma örnek olması zorunluluğuna karşıyım. Sonuçta oyuncular eğitim görevlisi, peygamber ya da misyoner değiller, en fazla ortaya koydukları sanatsal işler genç bireylere ilham kaynağı olabilir. Bir oyuncunun özgür olması ve kendini diğer sanat alanlarıyla da beslemesi gerekir. Benim halktan kopmam mümkün değil, uzaklaşırsam, canlandırdığım karakterler plastikleşir, ben ben olmaktan çıkarım. Üzerimize yüklenmeye çalışılan bu baskıya karşıyım ve biliyorum ki bu baskıcı düşüncenin mimarı halk değil. Ben günlük hayatımda hep iyi, keyif aldığım insanlarla karşılaşıyorum zaten aksi pek bana göre değil. Neticede boyumdan ötürü kamufle olabilecek bir adam değilim.
Sosyal biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Zaman zaman asosyalleştiğimi hissediyorum açıkçası çünkü hakikaten kafa dinlemek istediğimde gideceğim yer, ilk akla gelen sahil olamıyor maalesef. Aslında insanlarla konuşmaktan çok, insanlarla işinizle ilgili konuşmak yoruyor. Mühendislik yapıyor olsanız herkes kolay kolay işiniz hakkında yorum yapamaz ama nedense oyunculuk, spor gibi konularda herkesin bir fikri, bir yorumu oluyor.
Sahile de gidemiyorsanız, nereye gidiyorsunuz kaçmak istediğinizde?
Birkaç kaçış noktam var ama tabii ki bunu kayıt cihazı açıkken söylemeyeceğim (Gülüyor). Şaka bir yana dizilerden sonra ben genelde bir yıl ara veririm ve o arada büyüdüğüm köy başta olmak üzere yurt dışı seyahatlerine çıkarım. Ancak bir süredir Türk dizilerinin yurt dışında da izlenmesinden ötürü Avustralya'da bile plajda Irak, İran ve Lübnan'lı kadınlarla fotoğraf çektirmek durumunda kaldım. Ben daha ülkeye ayak basmadan resimler internetteydi, altlarına da uygun haberleri yapmışlardı.
'BİLİM ADAMI OLMAK İSTİYORDUM'
Köyde büyüdünüz ve sonra büyük şehir İstanbul'a adapte oldunuz. Geriye dönüp baktığınızda kurduğunuz hayallere ne kadar yakınsınız?
Ben çocukken kendi oyuncaklarını kendi yapan çocuklardandım. Bir ara bilim adamı olmak istiyordum. Bilim, irfan için geldik İstanbul'a matematik okumaya ama sonra Türk filmlerindeki gibi oyuncu olduk.
Zor bir adam mısınız?
Mütevazı bir adamım, ukalalıktan nefret ederim. Büyük mevzularda değil belki ama küçük mevzularda fazla ihtimalli düşünmekten ötürü biraz kararsız kalabiliyorum. Bu belki de matematik zekasının getirdiği bir şüphecilik olabilir. Bu zaman zaman canımı sıksa da sanırım zamanı iyi kullanamamak ve açlığa dayanamamak gibi kendime zorluklarım mevcut.
Giyim stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Sade, gösterişten uzak, biraz muhafazakâr ama yeniliğe de kapalı değil. Sanırım biraz geç de olsa yeni şeyleri kabullenebiliyorum bu konuda.
Sizi fazla zorlamadan 'aşk' desek...
Saçmalamaya başlarsın, hiçbir şey bilmediğini düşünürsün, kadınları tanıdığını düşündüğün ama aslında yanıldığın andır. Akılcı hareket edemezsin ve duygularının artık seni sürüklemesine direnmezsin.
'BONZAi YETiŞTiRiYORUM'
Ben çiçekleri çok severim. Bonzai yetiştiriyorum ve ciddi ciddi vakit ayırıp bakıyorum onlara. Toprak çocuğu olduğum için o ilişkiyi seviyorum. Eskiden çok sevmezdim ama şimdi kedilerle de aram iyi. Kız arkadaşımın bir kedisi var dolayısıyla kıyısından köşesinden bir muhabbetimiz oluyor.
'KADINI ENERJiSi GÜZEL GÖSTERİR'
Bence kesinlikle bir kadına gözlerinizi çevirmenizi sağlayan şey enerjisidir. Bir kadın içeri girer, önce bir ilgilenirsiniz ama sohbetinde, söylediklerinde, yaşamında, hareketlerinde o enerji yoksa bir süre sonra durur düşünürsünüz; insanı ayakta tutan, heyecanlandıran onun güzelliği midir, yoksa enerjisi midir? Enerjisidir diye düşünüyorum.
'ZEVKLE DiNLEDiĞiM BiRi'
Cansu Dere (Rol arkadaşı): 'Kenan'ı sevmemek mümkün mü bilmiyorum. Ama onun birini sevmesinin kolay olduğunu biliyorum. Doğru insan olun, kalbiniz ve adaletiniz olsun yeter! Ne yaptığı işlerin başarısı, ne de ona duyulan hayranlık değiştirmiş onun o doğal, eğlenceli, kısaca 'insan' halini. Tekrar tekrar çalışmaktan bıkmayacağım yegane insan. Sürekli sorgulayan, hep daha iyisinin olabileceğini düşünen ve bunun için cesaret veren harika bir çalışma arkadaşı. Saatlerce sohbet edebildiğim, sıkılmadan zevkle dinlediğim, ender insanlardan biri o. '
'AÇLIK ŞEKERiNi DENGEDE TUTUN'
BURÇİN TERZİOĞLU (Rol arkadaşı): 'Kenan'ın olduğu sette önemli iki faktör vardır; birincisi onun o büyük cüssesinin, sert görüntüsünün altında yatan güçlü vicdanına ve denge konusundaki ince özenine teslim olmak. Ve her konuda matematik zekasına güvenmek. Ona sırtınızı yaslayıp çekeceğiniz sahnelerin keyfini çıkarmak. Diğer önemli faktörse Kenan'ın açlık şekerini dengede tutmak. Yoksa bir gün seti yiyebilir. '
Şu sıralar ruh halinizi nasıl tanımlarsınız?
Yeni bir sinema filmi bitirdim; onun vermiş olduğu bir huzur var. Her sinema filmine sınava girecek bir öğrenci psikolojisiyle, huzursuzluğuyla başlıyoruz. 'Nasıl olacak, acaba yapabilecek miyiz?' Allah'tan bana değerli bir oyuncu dostum zamanında şöyle bir şey söylemişti, aklıma hep o geliyor, 'Her sinema filmi uzun bir yolculuğa çıkmak gibidir, bavulları toplayana kadar bir iç huzursuzluk olur, fakat oturduğun şehirden ayrıldıktan sonra göreceklerinin heyecanıyla dolarsın. ' Bu demek oluyor ki kısa süre sonra yeni gideceğim yerin keyfine varmaya başlayacağım. Bir de diğer taraftan sezonda yeni diziye başlayacağım, onun da tedirginlikleri olacak ama şu an için iyi, huzurlu, sakin ve mutluyum.
Bugüne kadar pek çok karaktere hayat verdiniz, her defasında o rolün üzerinize yapışacağı konuşuldu ama siz hep şaşırtmayı başardınız. Bu sizi nasıl etkiledi?
Oyunculuk bir yolculuk ve bir sonu yok. Sağlığınız elverdiği sürece yapabileceğiniz bir meslek. Dolayısıyla bu işte öğrenmekle ilgili de bir sınırınız yok ve hep yeni bir şeylerle karşılaşıyorsunuz. Şimdiye kadar altı sinema filminde başrol karakterlere hayat verdim. Baktığınız zaman hiç fena bir kariyer sayılmaz ama daha gidecek çok yolumun olduğunu düşünüyorum. Açıkçası bir taraftan da insanların her defasında böyle düşünmeleri beni memnun ediyor çünkü her oynadığım karakterin üzerime yapışacağını düşünmeleri canlandırdığım karakterin inandırıcı ve kabul ediliyor olması demektir.
'OYUNCULAR MİSYONER DEĞİL'
Çok hoşsohbet birisiniz, bu size işiniz dışındaki günlük hayatınızda avantaj sağlıyor mu?
Ben kamera önündeki insanların topluma örnek olması zorunluluğuna karşıyım. Sonuçta oyuncular eğitim görevlisi, peygamber ya da misyoner değiller, en fazla ortaya koydukları sanatsal işler genç bireylere ilham kaynağı olabilir. Bir oyuncunun özgür olması ve kendini diğer sanat alanlarıyla da beslemesi gerekir. Benim halktan kopmam mümkün değil, uzaklaşırsam, canlandırdığım karakterler plastikleşir, ben ben olmaktan çıkarım. Üzerimize yüklenmeye çalışılan bu baskıya karşıyım ve biliyorum ki bu baskıcı düşüncenin mimarı halk değil. Ben günlük hayatımda hep iyi, keyif aldığım insanlarla karşılaşıyorum zaten aksi pek bana göre değil. Neticede boyumdan ötürü kamufle olabilecek bir adam değilim.
Sosyal biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Zaman zaman asosyalleştiğimi hissediyorum açıkçası çünkü hakikaten kafa dinlemek istediğimde gideceğim yer, ilk akla gelen sahil olamıyor maalesef. Aslında insanlarla konuşmaktan çok, insanlarla işinizle ilgili konuşmak yoruyor. Mühendislik yapıyor olsanız herkes kolay kolay işiniz hakkında yorum yapamaz ama nedense oyunculuk, spor gibi konularda herkesin bir fikri, bir yorumu oluyor.
Sahile de gidemiyorsanız, nereye gidiyorsunuz kaçmak istediğinizde?
Birkaç kaçış noktam var ama tabii ki bunu kayıt cihazı açıkken söylemeyeceğim (Gülüyor). Şaka bir yana dizilerden sonra ben genelde bir yıl ara veririm ve o arada büyüdüğüm köy başta olmak üzere yurt dışı seyahatlerine çıkarım. Ancak bir süredir Türk dizilerinin yurt dışında da izlenmesinden ötürü Avustralya'da bile plajda Irak, İran ve Lübnan'lı kadınlarla fotoğraf çektirmek durumunda kaldım. Ben daha ülkeye ayak basmadan resimler internetteydi, altlarına da uygun haberleri yapmışlardı.
'BİLİM ADAMI OLMAK İSTİYORDUM'
Köyde büyüdünüz ve sonra büyük şehir İstanbul'a adapte oldunuz. Geriye dönüp baktığınızda kurduğunuz hayallere ne kadar yakınsınız?
Ben çocukken kendi oyuncaklarını kendi yapan çocuklardandım. Bir ara bilim adamı olmak istiyordum. Bilim, irfan için geldik İstanbul'a matematik okumaya ama sonra Türk filmlerindeki gibi oyuncu olduk.
Zor bir adam mısınız?
Mütevazı bir adamım, ukalalıktan nefret ederim. Büyük mevzularda değil belki ama küçük mevzularda fazla ihtimalli düşünmekten ötürü biraz kararsız kalabiliyorum. Bu belki de matematik zekasının getirdiği bir şüphecilik olabilir. Bu zaman zaman canımı sıksa da sanırım zamanı iyi kullanamamak ve açlığa dayanamamak gibi kendime zorluklarım mevcut.
Giyim stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Sade, gösterişten uzak, biraz muhafazakâr ama yeniliğe de kapalı değil. Sanırım biraz geç de olsa yeni şeyleri kabullenebiliyorum bu konuda.
Sizi fazla zorlamadan 'aşk' desek...
Saçmalamaya başlarsın, hiçbir şey bilmediğini düşünürsün, kadınları tanıdığını düşündüğün ama aslında yanıldığın andır. Akılcı hareket edemezsin ve duygularının artık seni sürüklemesine direnmezsin.
'BONZAi YETiŞTiRiYORUM'
Ben çiçekleri çok severim. Bonzai yetiştiriyorum ve ciddi ciddi vakit ayırıp bakıyorum onlara. Toprak çocuğu olduğum için o ilişkiyi seviyorum. Eskiden çok sevmezdim ama şimdi kedilerle de aram iyi. Kız arkadaşımın bir kedisi var dolayısıyla kıyısından köşesinden bir muhabbetimiz oluyor.
'KADINI ENERJiSi GÜZEL GÖSTERİR'
Bence kesinlikle bir kadına gözlerinizi çevirmenizi sağlayan şey enerjisidir. Bir kadın içeri girer, önce bir ilgilenirsiniz ama sohbetinde, söylediklerinde, yaşamında, hareketlerinde o enerji yoksa bir süre sonra durur düşünürsünüz; insanı ayakta tutan, heyecanlandıran onun güzelliği midir, yoksa enerjisi midir? Enerjisidir diye düşünüyorum.
'ZEVKLE DiNLEDiĞiM BiRi'
Cansu Dere (Rol arkadaşı): 'Kenan'ı sevmemek mümkün mü bilmiyorum. Ama onun birini sevmesinin kolay olduğunu biliyorum. Doğru insan olun, kalbiniz ve adaletiniz olsun yeter! Ne yaptığı işlerin başarısı, ne de ona duyulan hayranlık değiştirmiş onun o doğal, eğlenceli, kısaca 'insan' halini. Tekrar tekrar çalışmaktan bıkmayacağım yegane insan. Sürekli sorgulayan, hep daha iyisinin olabileceğini düşünen ve bunun için cesaret veren harika bir çalışma arkadaşı. Saatlerce sohbet edebildiğim, sıkılmadan zevkle dinlediğim, ender insanlardan biri o. '
'AÇLIK ŞEKERiNi DENGEDE TUTUN'
BURÇİN TERZİOĞLU (Rol arkadaşı): 'Kenan'ın olduğu sette önemli iki faktör vardır; birincisi onun o büyük cüssesinin, sert görüntüsünün altında yatan güçlü vicdanına ve denge konusundaki ince özenine teslim olmak. Ve her konuda matematik zekasına güvenmek. Ona sırtınızı yaslayıp çekeceğiniz sahnelerin keyfini çıkarmak. Diğer önemli faktörse Kenan'ın açlık şekerini dengede tutmak. Yoksa bir gün seti yiyebilir. '