Wilma Elles: En Nihayetinde Hayvanız

Kötü kadın Carolin de tasarımcı oldu: Herkese aşık olabilirim. En nihayetinde hayvanız, sürekli üremek istiyoruz.

Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin kötü kadını Wilma Elles, oyuncu/tasarımcı furyasının son üyesi. Ama bir farkla, o bir 'guru' tasarımcı! Adil Işık için bir koleksiyon çıkaran Elles için moda, stilden çok daha fazlasını ifade ediyor. Enerjiyi arttırıyor, aşkı bulmamızı sağlıyor, hatta bizi yıldız yapıyor! Aslı Barış'a konuşan Elles'in o röportajı..

Koleksiyonun ilham noktası Mayalar. Spiritüel ve mistik olaylara çok ilginiz var sanırım... Bu merak nasıl başladı?

Öyle şeyleri ilk önce kendi içimde fark ettim. Örneğin kuzey tarafta çok zor uyuyorum ya da bir eve baktığımda en çok hangi odasında zaman geçiriliyor, hemen hissederim. Bir de hep dolunaylarda âşık olduğumu fark ettim. Aynı zamanda gittiğim birçok falcı da bana hep doğru şeyler söylemiştir.

FALA İNANIYORUM

Yani fal olaylarına inancınız var...


Kesinlikle...

Favoriniz ne peki, kahve mi, Tarot mu ya da başka bir şey?

Olay kahve ya da kartlarla alakalı değil bence... Bazı falcılar kahveye bile bakmadan, tamamen yüzünüze bakarak doğruları anlatır. İş kişinin hissetme, psişik bağlantı kurma yeteneğinde bitiyor.

HEP DOLUNAYDA AŞIK OLDUM

Peki dolunaylarda âşık olma meselesine dönelim...

Etkileme olayı aranızda saklıdır ve diğer insanlar bu cazibenin kokusunu alabilirler. Birbirine benzeyen iki insandan biri sanki çok farklı bir insanmış gibi ilginizi çekebilir. İşte bu insan, aurası daha 'özel' ya da daha kuvvetli olandır. Bu sadece aşk için geçerli değil. Film yıldızlarını ele alalım; nasıl gördükleri ya da yetenekleri de önemlidir tabii, ama iş sadece burada bitmez. Karizma çok önemli. Ben bu konuya çok kafa yordum kariyerimin ilk yıllarında: 'Neden bazı oyuncular yıldız oluyor da diğerleri olamıyor' diye... 'Ben bu karizmayı nasıl elde ederim?' sorusunun cevabını aradım. Yoga yapmaya başladım, evimi feng shui felsefesine göre döşedim. Aynı zamanda fark ettim ki bazı giysiler karizmamı yükseltirken, diğerleri enerjimi düşürüyor.

Renkleri mi yoksa stilleri mi enerjinizi düşürüyor?

Yani renkler, stiller, kullanılan malzemeler... Hepsi bir bütünü oluşturuyor.

Bu ara hangi renkler karizmanızı kuvvetlendiriyor?

Kırmızı ya da sarı deyip işin içinden sıyrılamayız, çünkü her rengin onlarca farklı tonu var. Önemli olan doğru tonu yakalamak. Aynı zamanda doğru malzemeyi de kullanmak şart. Mesela bir odaya girersiniz, her şey tepeden tırnağa ahşaptır, hemen depresyona girersiniz, enerjiniz azalır. Su da, metal de, diğer malzemeler de yer almalı ki kendinizi aydınlanmış ve enerji dolu hissedin. Enerjik olmak, ışık saçmak benim için çok önemli. Bazen programdan programa koşturuyorum, uçaktan inip çekime koşuyorum. Yoruluyorum, yüzüm düşüyor ama tabii ki bunu çevreme yansıtamıyorum, çünkü insanların benden beklentisi var ve işimi kusursuz yapmalıyım. Onun için enerjimi hep yüksek tutmak için çevremde gereken şartları hep sağlıyorum.

GİYİSİLER ENERJİNİN BİR PARÇASI

Böyle bir koleksiyon yaratma fikri nereden çıktı?


Dediğim gibi, giysiler de enerjinin bir parçası... Beni hep ışıl ışıl ve zinde gösterecek giysileri her zaman bulamıyorum, onun için iş başa düştü. Adil Işık'la işbirliğine gidip, bu koleksiyonu yarattık. Fikirlerimi çok sevdiler ve her şey çok hızlı gelişti. Bedeninizin frekansını değiştirirseniz, auranızı yükseltirseniz, fikirleriniz anında daha çabuk sonuca varmaya başlar.

Yani tasarımcı olmak yakın zamana kadar aklınızda yoktu...

Sanırım buradaki yaşamım etkili oldu. Rolüm itibariyle benim için seçilen giysiler, hep şıktı. Aynı zamanda İstanbul bir moda şehri; havalı butikler, defileler, şık kadınlarla dolup taşıyor.Aynı zamanda moda konusunda çok fazla üretim de var. Almanya 'da durum pek öyle değil, daha mekanik bir yapı var. Seri üretim daha fazla. Oysa burada birçok tasarımcı ve terzi var. Onlarla tanıştıkça, kendi kendime 'Bunu yapmak hiç de imkânsız değil, ben de başarabilirim' dedim.

Modellik de yaptınız, belki bunun da etkisi vardır...

Vogue için, Elle için birçok çekim yaptım. İstanbul Fashion Week kapsamında birçok defile izledim, Mehtap Elaidi'nin şovunda yer aldım. Tabii bu etkinlikler de beni besledi.

Stilinizi Türk markalardan hangilerine yakın buluyorsunuz?

Adil Işık'ın koleksiyonlarını beğeniyorum; tasarımlar hem iş dünyası hem de eğlenceye hitap ediyor. Yani yaşamın her alanına. Kendi zevkime yakın buluyorum. Zaten o markaya da bir koleksiyon hazırladım bu yüzden. Aynı zamanda ofislerine gittiğimde de huzur buluyorum, feng shui'ye göre düzenlenmiş, aydınlık, her yerde çiçekler, mineral taşlar, sular var. Onlar da Maya projeme inanıyor. Aramızda sinerji var. Tam bir Maya kızıyım, tasarımlarım piyasaya sürüldüğünden beri her gün koleksiyondan bir elbise giyiyorum. Fark ettim ki daha az uyuyorum. Yani işe yarıyor!

EN NİHAYETİNDE HAYVANIZ

Mineral taşlara da ilgi duyuyorsunuz sanırım... Bu durumda bu taşlar aşk ve şans da getirebilir mi?


Kesinlikle. Mesela bir insanı ilk gördüğünüzde hemen âşık olmayabilirsiniz. Ancak zaman içinde yeniden karşılaşırsınız, üzerinde farklı renkler farklı malzemeler, farklı taşlar vardır... Bir çekim oluşur. (Fotoğrafçımız Muhsin Akgün'ü göstererek) Şu adama şu an âşık olmadım, ama farklı zamanda, farklı renkler ve enerjiler kesişirse, daha değişik duygular ortaya çıkabilir belki. Yani, sonuçta herkese âşık olabilirim. Tabii erkek olması şartıyla. (Gülüyor) En nihayetinde hayvanız, nihayetinde sürekli üremek istiyoruz.

ÖLÜM YOK FARKLI BİR BOYUTA GEÇİYORUZ

Koleksiyonun ilham kaynağı neden Maya Takvimi? Bazı çevreler Maya Takvimi'nde 2012'de Dünya'nın sonunun geleceğinin yazdığını iddia ediyor. Burada çıkış noktanız ne, 'Bari giderayak şık olalım' mı?

Hayır, ölümle ilgili değil tabii ki... Ayrıca Maya Takvimi bu yıl öleceğimizi söylemiyor. Bu daha ziyade değişimle ilgili. Dünya'nın frekansı '60'lardan beri değişiyor, farklı bir boyuta geçiyoruz. Foton Kuşağı'na giriyoruz. Bu yüzden de küresel ısınmayı yaşıyoruz zaten... Yoksa iş sadece ozon tabakasının delinmesiyle alakalı değil. Farklı bir boyuta geçiyoruz, o yüzden.

Peki yaratım sürecinde, işin içine ne kadar dahil oldunuz?

Felsefesini ve ruhunu oluşturdum. Oturup kendimi kasmadım, 'Aman şöyle bir stil yakalayayım, kolu şöyle, eteği böyle olsun' diye. Oturdum, yoğunlaştım ve ilham bana geldi. Böylelikle çizmeye başladım. Farkındaysanız tasarımlarda grafik desenler var; piramitlerden, hipnozdan, altbilince hitap eden mesajlardan ve Mayalardan esinlenerek yarattım bunları. Ciddi bir araştırma yaptım.

Renk seçiminde kıstas neydi? Sezon renkleri mi, kişisel zevkleriniz mi?

Her vaktin bir rengi vardır ve bu yüzden moda her zaman değişmek zorundadır. Farklı enerji boyutları farklı renklere ihtiyaç duyar, bu yüzden uyum sağlamak için sizin de o renkleri seçmeniz gerekir. Mesela Madonna örneğini alırsak, sürekli değişim halinde, bu yüzden hayranlarını kaybetmiyor.

Saç rengini de sürekli değiştirir... Siz düşünür müsünüz böyle bir şeyi?

Hayır, rolüm gereği yapamam. Aynı kalmalıyım. Zaten böyle bir şeye ihtiyaç da yok, çünkü beden kendini sürekli değiştiriyor. Yüzümüz ve bedenimiz değişim halinde... Deminki renk seçimi olayına gelince, bence şu dönemin renkleri pembe ve mint yeşili. Koleksiyonda henüz çok yok, ama eklemeyi düşünüyorum. Benim pembe dönemim iki hafta kadar önceydi, şimdi daha ziyade lila ve oranj modundayım. Ama sonrasında ne olur bilemem.

BEYAZ ŞOV'DAN ÖNCE ÇAKRA EGZERSİZİ YAPTIM

Beyaz Şov'a Megan Fox'la katıldığınızda internet sözlüklerinde ondan daha güzel olduğunuz yazıldı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?


Şovdan önce çakra egzersizi yaparak onları açmıştım, bu yüzden olabilir. Yani çalıştım biraz. Sonuçta herkes güzel bence, çirkin insan yoktur. Çakralarını açmamış insan vardır. Marilyn Monroe örneğine bakalım; neden hâlâ güzelliğin sembolü? Sadece yüzünden, fiziğinden dolayı olamaz. Ondan çoke daha zayıfları, uzunları var... Ama aklı ve kalbi güzeldi. Karizması vardı. Bu, kilodan da boydan da önemli.Megan'a gelince, o da tabii ki olağanüstü güzel bir kadın.