Eser'den Şaşırtan İtiraf
O ekranların son komik adamı; 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın yazarı ve en yetenekli oyuncularından biri.
Bir süredir de ekranlarda ilgiyle izlenen bir yarışma programı sunuyor. Yüzünden hiç tebessüm olmayan, kendi deyimiyle 'Dobişko Eser'le hayatı ve çok sevdiği işini konuştuk.
-Çocukken şımarık mıydınız?
Şımartıldım. Üç tane kadınla büyüdüğüm için, annem ve iki ablam tarafından ister istemez şımartıldım. Yatağımı hiç toplamadım. Hiç yemek yapmadım. Çay demlemedim. Her şey benim önüme geldi.
- Anneniz ve babanız nasıl insanlardı?
Babamı 6 yaşında kaybettim. Pankreas kanserine yakalandı. Bu yüzden kadın enerjisi ve empatisiyle büyüdüm. Evin tek erkeği bendim. 7 yaşında evin reisiydim. Annem anlatıyor 7 yaşında bile sorumluluk sahibiymişim. 'Onu yapamazsınız, böyle olmaz. Harcama yapmayın, faturaları ödeyeceğiz ' gibi boyumdan büyük laflar ediyormuşum.
Kriz anlarında benim de fikrim sorulurdu. Uygulanır uygulanmazdı pek bilmiyorum ama o ciddiye alınmak çok hoşuma giderdi. Bende o zaman fikrimi söylerdim. 'Madem fatura ödeyeceğiz o zaman şuraya gitmeyelim ' gibi fikirlerimi açık açık söylerdim. Her şeye dahil oluyordum.
- Unutamadığınız travmatik anı ya da sonsuza kadar uzanan bir mutluluk anı?
İnsanın babasını kaybetmesi hayatında ciddi bir travmadır. Ama bu travmalar daha sonradan hayata bakış açınızı olumlu bir şekilde etkileyebiliyor. Çünkü gerçekten bu kadar büyük bir negatif varsa hayatınızda onu yavaş yavaş zaman içersinde pozitife dönüştürebiliyorsunuz.
Örneğin büyük bir baba figürü olmaması 7 yaşında hayatta dayanağınızın olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla 7 yaşından beri ayakta durmak gerekiyor. Uzun vadede bu bir avantaj oluyor. İnsanlar 21 yaşında ailesinden ayrılıp baba güvencesinden çıkarken, siz 7 yaşında çıkmış oluyorsunuz. Travma budur diyelim. Genel olarak mutlu bir adam olduğum için ayırt etmiyorum. Çok fazla mutluluk anım var. Çok kırılma noktalarım var. İlk tiyatroya başlamam var. İstanbul'da Marmara Üniversitesi'ni kazandım. Yılmaz Erdoğan'la tanışma anım çok güzeldir. Büyük mutluluk anımdır.
- 'Konservatuara gireyim. Müthiş bir oyuncu olayım. ' gibi bir düşünceniz hiç olmadı mı?
Bir türlü olmadı o ya. Hep sahne adamıydım ama oyunculuk benim için hep eğlenerek yaptığım bir şeydi. Çünkü çok Eser'im ben. Sahnede çok sevmiyorum başka biri olmayı. Sevmiyorum demeyeyim beceremiyorum diyeyim; çok yabancılaşıyorum. Dolayısıyla Eser'le karışık karakterler oynuyorum. Hep böyleydi. Orta 1'den beri böyleydi. Lise 1'de 'Beşinci Murat'ı oynuyordum. Padişahtım, gülüyordum konsantre olamıyordum, Çünkü ne yapayım, saçma geliyordu, birden bir adamın padişah olması, o role girmesi, o duygu falan. O yüzden konsantre bir oyunculuk değildi hedefim. Lise ve Ortaokul yıllarında sahnede her şeyi yaptım; şarkı söyledim, sunuculuk yaptım.
Beni alın pişman olmayacaksınız
- BKM'ye girerken Yılmaz Erdoğan'ı biraz zorlamışsınız. Sizi alması için ne dediniz kendisine?
Misafir alımında son gündü. Bende misafir olarak gitmiştim. Yılmaz Erdoğan'ın dersine girdiğimde dedim ki 'Hayatımda örnek alacağım usta, peşinden gideceğim kişi bu ' dedim. Ve ona dedim ki 'Ben misafir olarak girebilir miyim? ' 'Artık son günü alamayız ' dedi. Bende çok inanıyordum kendime. Yılmaz Erdoğan'ın derste anlattığı fikirlerinden ilerde çok ortak noktada buluşacağımızı düşündüm. İnatçılık ettim orada. Bir anlık güven geldi. Normalde çok güvenli konuşan bir adam değilimdir. Dedim ki 'Beni alın, pişman olmayacaksınız ' O da böyle 'Bu kadar iddia hoş değildir. Bu kadar iddialıysan madem gel bakalım ' dedi.
Bu yıl diyetimin 20'nci yılı
- Kaç kez diyete başlayıp bıraktınız?
Saymadım valla. Ama çok. Bu yıl diyetimin 20'inci yılı.
- Kızlar o şişman olduğunuz dönemde sizi reddediyorlar mıydı?
Hiçbiri kabul etmedi. Bu 'dobişko'ların çoğunu kızlar söylüyordu. 'Yürü be dobişko senle ne işim olur? ' diyorlardı. Kaç kızı dansa davet ettim ama hiçbiri beni kabul etmedi.
- Platonik takıldığınız birileri var mıydı?
Çok aşık olduğum bir kız vardı. 7 yaşından 14 yaşına kadar bir kıza aşıktım. O bizim mahalleye yazları tatile geliyordu. İstanbul'da oturuyordu. Gelip gidiyordu. Çok aşıktım. Bütün kış o gelecek diye hayaller görürdüm. Sonra o gelirdi.
KÜÇÜKKEN KIZLAR YÜZÜME BAKMIYORDU
- Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Küçükken hep dışlanan bir çocuktum kilom yüzünden. Bayağı bir iteliyorlardı beni. Kızlar bakmıyordu yüzüme. İlkokul beşinci sınıfta bir şiir yarışması vardı, hocalarım beni ona hazırladı. Bütün okulun önünde şiir okudum, Bursa üçüncüsü oldum. Sahneye çıktım, ilgi odağı benim, normalde sosyal hayatta dışlanan adam, 'izlenen' adam oldu. Hoşuma gitti bu durum. Dedim ki 'Madem 'izleyen' olunca dışlanıyorum, bende 'izlenen' olayım ' Böyle bir karar verdim. 5'inci sınıfta verdim bu kararı. Ondan sonra hep 'izlenen' oldum.
- 'Kilomdan dolayı dışlanıyordum ' dediniz. Arkadaşlarınız ne diyordu size?
Çocukluk çok acımasız. Şu an çok klişeleşmiş, bütün o duyduğumuz, 'Duba, ayı, dobişko, dombili' bunun gibi lafların hepsini ediyorlardı. 9 yaşına kadar şişmanlıkla ilgili duyulabilecek bütün her şeyi duydum. Gerçekten anormal bir kilom vardı. çocuklukta 1'inci sınıftayken 5'inci sınıf tosunluğum vardı. Ve sosyal olmaya karar verdim.
- Bunu hırs yaptınız öyle mi?
Sahneye çıkıyorsanız, sahnedeyseniz bir kompleksiniz olması gerekir hayatta. Ciddi kompleksli insanlardır sahnede olanlar. Özellikle komedi yapan insanlar. Benim de en büyük kompleksim kilomdu. Hep ondan beslendim. Hırs yaptım. Bu kompleksimi yenmek için uğraştım sonra bunu avantaja çevirdim.
- O kompleks hala var mı?
Bitti. Kilo vermeyi hep istiyorum. Artık hem sağlık için, 28 yaşıma geldim böyle bir fit olmak istiyorum. Bu mücadeleyi hiç bırakmıyorum.
- Kaç kilosunuz?
105 kiloyum.
- Boy kaç?
1.80.. Aile çok iri. Kemiklerimiz biraz kapatıyor. Kendimi salsam eğer 140-150 kiloya kadar çıkabilirim, bunu biliyorum. Ben hiçbir zaman zayıf olamam. Yeter ki göbek, taşma, yanlar falan öyle olmak istemiyorum. İrilik tamamdır.
Sahnede kendimi evimde gibi hissediyorum
- Spontene espriler yapıyorsunuz, bu doğuştan gelen bir yetenek mi?
Valla o sahne rahatlığı dedikleri 5'inci sınıftan beri var. Sahnedeyken kendimi evimde hissediyorum. Çünkü sahnede çıplak bir adamımdır. Çok kurallarım, nasıl gözüktüğüm gerektiğiyle ilgili yargılarım yoktur. O an ne hissediyorsam hemen paylaşabilirim. Telaşımı da güvenimi de paylaşabilirim.
Farah'la kuliste tanıştık
- Kız arkadaşınız oyunca Farah Zeynep Abdullah Hanım'la evlenmeyi düşünüyor musunuz?
Farah Hanım'la güzel bir ilişkimiz var. Daha evlenmeyi düşünmüyoruz.
- Nasıl tanıştınız?
Çok Güzel Hareketler'i izlemeye gelmişti. Sonra kulise geldi orada tanıştık, muhabbet ettik. Sonra arkadaşlığımız ilişkiye dönüştü.
ANNEME ARABA ALDIM
İlk kazandığım parayla anneme araba aldım. Benim annem direksiyon öğretmeni. Hep başkalarına araba öğretir, başkalarının arabasında. Dedim ki, 'Başkalarına araba öğretmeye kendi arabanla git. '
Röportaj: Şebnem Özcan
-Çocukken şımarık mıydınız?
Şımartıldım. Üç tane kadınla büyüdüğüm için, annem ve iki ablam tarafından ister istemez şımartıldım. Yatağımı hiç toplamadım. Hiç yemek yapmadım. Çay demlemedim. Her şey benim önüme geldi.
- Anneniz ve babanız nasıl insanlardı?
Babamı 6 yaşında kaybettim. Pankreas kanserine yakalandı. Bu yüzden kadın enerjisi ve empatisiyle büyüdüm. Evin tek erkeği bendim. 7 yaşında evin reisiydim. Annem anlatıyor 7 yaşında bile sorumluluk sahibiymişim. 'Onu yapamazsınız, böyle olmaz. Harcama yapmayın, faturaları ödeyeceğiz ' gibi boyumdan büyük laflar ediyormuşum.
Kriz anlarında benim de fikrim sorulurdu. Uygulanır uygulanmazdı pek bilmiyorum ama o ciddiye alınmak çok hoşuma giderdi. Bende o zaman fikrimi söylerdim. 'Madem fatura ödeyeceğiz o zaman şuraya gitmeyelim ' gibi fikirlerimi açık açık söylerdim. Her şeye dahil oluyordum.
- Unutamadığınız travmatik anı ya da sonsuza kadar uzanan bir mutluluk anı?
İnsanın babasını kaybetmesi hayatında ciddi bir travmadır. Ama bu travmalar daha sonradan hayata bakış açınızı olumlu bir şekilde etkileyebiliyor. Çünkü gerçekten bu kadar büyük bir negatif varsa hayatınızda onu yavaş yavaş zaman içersinde pozitife dönüştürebiliyorsunuz.
Örneğin büyük bir baba figürü olmaması 7 yaşında hayatta dayanağınızın olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla 7 yaşından beri ayakta durmak gerekiyor. Uzun vadede bu bir avantaj oluyor. İnsanlar 21 yaşında ailesinden ayrılıp baba güvencesinden çıkarken, siz 7 yaşında çıkmış oluyorsunuz. Travma budur diyelim. Genel olarak mutlu bir adam olduğum için ayırt etmiyorum. Çok fazla mutluluk anım var. Çok kırılma noktalarım var. İlk tiyatroya başlamam var. İstanbul'da Marmara Üniversitesi'ni kazandım. Yılmaz Erdoğan'la tanışma anım çok güzeldir. Büyük mutluluk anımdır.
- 'Konservatuara gireyim. Müthiş bir oyuncu olayım. ' gibi bir düşünceniz hiç olmadı mı?
Bir türlü olmadı o ya. Hep sahne adamıydım ama oyunculuk benim için hep eğlenerek yaptığım bir şeydi. Çünkü çok Eser'im ben. Sahnede çok sevmiyorum başka biri olmayı. Sevmiyorum demeyeyim beceremiyorum diyeyim; çok yabancılaşıyorum. Dolayısıyla Eser'le karışık karakterler oynuyorum. Hep böyleydi. Orta 1'den beri böyleydi. Lise 1'de 'Beşinci Murat'ı oynuyordum. Padişahtım, gülüyordum konsantre olamıyordum, Çünkü ne yapayım, saçma geliyordu, birden bir adamın padişah olması, o role girmesi, o duygu falan. O yüzden konsantre bir oyunculuk değildi hedefim. Lise ve Ortaokul yıllarında sahnede her şeyi yaptım; şarkı söyledim, sunuculuk yaptım.
Beni alın pişman olmayacaksınız
- BKM'ye girerken Yılmaz Erdoğan'ı biraz zorlamışsınız. Sizi alması için ne dediniz kendisine?
Misafir alımında son gündü. Bende misafir olarak gitmiştim. Yılmaz Erdoğan'ın dersine girdiğimde dedim ki 'Hayatımda örnek alacağım usta, peşinden gideceğim kişi bu ' dedim. Ve ona dedim ki 'Ben misafir olarak girebilir miyim? ' 'Artık son günü alamayız ' dedi. Bende çok inanıyordum kendime. Yılmaz Erdoğan'ın derste anlattığı fikirlerinden ilerde çok ortak noktada buluşacağımızı düşündüm. İnatçılık ettim orada. Bir anlık güven geldi. Normalde çok güvenli konuşan bir adam değilimdir. Dedim ki 'Beni alın, pişman olmayacaksınız ' O da böyle 'Bu kadar iddia hoş değildir. Bu kadar iddialıysan madem gel bakalım ' dedi.
Bu yıl diyetimin 20'nci yılı
- Kaç kez diyete başlayıp bıraktınız?
Saymadım valla. Ama çok. Bu yıl diyetimin 20'inci yılı.
- Kızlar o şişman olduğunuz dönemde sizi reddediyorlar mıydı?
Hiçbiri kabul etmedi. Bu 'dobişko'ların çoğunu kızlar söylüyordu. 'Yürü be dobişko senle ne işim olur? ' diyorlardı. Kaç kızı dansa davet ettim ama hiçbiri beni kabul etmedi.
- Platonik takıldığınız birileri var mıydı?
Çok aşık olduğum bir kız vardı. 7 yaşından 14 yaşına kadar bir kıza aşıktım. O bizim mahalleye yazları tatile geliyordu. İstanbul'da oturuyordu. Gelip gidiyordu. Çok aşıktım. Bütün kış o gelecek diye hayaller görürdüm. Sonra o gelirdi.
KÜÇÜKKEN KIZLAR YÜZÜME BAKMIYORDU
- Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Küçükken hep dışlanan bir çocuktum kilom yüzünden. Bayağı bir iteliyorlardı beni. Kızlar bakmıyordu yüzüme. İlkokul beşinci sınıfta bir şiir yarışması vardı, hocalarım beni ona hazırladı. Bütün okulun önünde şiir okudum, Bursa üçüncüsü oldum. Sahneye çıktım, ilgi odağı benim, normalde sosyal hayatta dışlanan adam, 'izlenen' adam oldu. Hoşuma gitti bu durum. Dedim ki 'Madem 'izleyen' olunca dışlanıyorum, bende 'izlenen' olayım ' Böyle bir karar verdim. 5'inci sınıfta verdim bu kararı. Ondan sonra hep 'izlenen' oldum.
- 'Kilomdan dolayı dışlanıyordum ' dediniz. Arkadaşlarınız ne diyordu size?
Çocukluk çok acımasız. Şu an çok klişeleşmiş, bütün o duyduğumuz, 'Duba, ayı, dobişko, dombili' bunun gibi lafların hepsini ediyorlardı. 9 yaşına kadar şişmanlıkla ilgili duyulabilecek bütün her şeyi duydum. Gerçekten anormal bir kilom vardı. çocuklukta 1'inci sınıftayken 5'inci sınıf tosunluğum vardı. Ve sosyal olmaya karar verdim.
- Bunu hırs yaptınız öyle mi?
Sahneye çıkıyorsanız, sahnedeyseniz bir kompleksiniz olması gerekir hayatta. Ciddi kompleksli insanlardır sahnede olanlar. Özellikle komedi yapan insanlar. Benim de en büyük kompleksim kilomdu. Hep ondan beslendim. Hırs yaptım. Bu kompleksimi yenmek için uğraştım sonra bunu avantaja çevirdim.
- O kompleks hala var mı?
Bitti. Kilo vermeyi hep istiyorum. Artık hem sağlık için, 28 yaşıma geldim böyle bir fit olmak istiyorum. Bu mücadeleyi hiç bırakmıyorum.
- Kaç kilosunuz?
105 kiloyum.
- Boy kaç?
1.80.. Aile çok iri. Kemiklerimiz biraz kapatıyor. Kendimi salsam eğer 140-150 kiloya kadar çıkabilirim, bunu biliyorum. Ben hiçbir zaman zayıf olamam. Yeter ki göbek, taşma, yanlar falan öyle olmak istemiyorum. İrilik tamamdır.
Sahnede kendimi evimde gibi hissediyorum
- Spontene espriler yapıyorsunuz, bu doğuştan gelen bir yetenek mi?
Valla o sahne rahatlığı dedikleri 5'inci sınıftan beri var. Sahnedeyken kendimi evimde hissediyorum. Çünkü sahnede çıplak bir adamımdır. Çok kurallarım, nasıl gözüktüğüm gerektiğiyle ilgili yargılarım yoktur. O an ne hissediyorsam hemen paylaşabilirim. Telaşımı da güvenimi de paylaşabilirim.
Farah'la kuliste tanıştık
- Kız arkadaşınız oyunca Farah Zeynep Abdullah Hanım'la evlenmeyi düşünüyor musunuz?
Farah Hanım'la güzel bir ilişkimiz var. Daha evlenmeyi düşünmüyoruz.
- Nasıl tanıştınız?
Çok Güzel Hareketler'i izlemeye gelmişti. Sonra kulise geldi orada tanıştık, muhabbet ettik. Sonra arkadaşlığımız ilişkiye dönüştü.
ANNEME ARABA ALDIM
İlk kazandığım parayla anneme araba aldım. Benim annem direksiyon öğretmeni. Hep başkalarına araba öğretir, başkalarının arabasında. Dedim ki, 'Başkalarına araba öğretmeye kendi arabanla git. '
Röportaj: Şebnem Özcan