'Muhteşem Yüzyıl çok saçmaladı, soğudum'

Ünlü Oyuncu İpek Tuzcuoğlu, geçen sezon izlediği ancak bu sezon izlemediği Muhteşem Yüzyıl dizini topa tuttu. "Bazı şeylerin özgür ve özgün olması gerektiğine inanıyorum" diyen güzle oyuncu, "Her şeyi çok saçmalıyorlar, çok uç oldu. Şimdi namaz kılma haberleri çıktı. Bunlar beni soğrutuyor bazı şeylerden" ifadesini kullandı.

Ünlü Oyuncu İpek Tuzcuoğlu, geçen sezon izlediği ancak bu sezon izlemediği Muhteşem Yüzyıl dizini topa tuttu.'Bazı şeylerin özgür ve özgün olması gerektiğine inanıyorum' diyen güzle oyuncu,'Her şeyi çok saçmalıyorlar, çok uç oldu. Şimdi namaz kılma haberleri çıktı. Bunlar beni soğrutuyor bazı şeylerden' ifadesini kullandı.

Bir süre önce yayından kaldırılan'Aşkın Halleri' dizisiyle ekranlara geri dönen İpek Tuzcuoğlu ile dizi sekötürünü ve oyunculuk mesleğini konuştuk.

-'Aşkın Halleri' dizisi yayından kaldırıldı. Sizce bu proje neden tutmadı? Metin Akpınar gibi bir dev oynuyordu.


Ben geçmişi konuşmayı çok sevmeyen bir insanım. Her zaman geleceğe bakıyorum. O yüzden bu bana çok doğru bir soru değil ama söyleyeyim. Bir dizinin yayından kalkması ne Metin Akpınar'ın ustalığından bir şey götürür ne de oyuncuu kadrosunun eksikliğindendir. Çok fazla dizi var, çok fazla kanal var. Seyirciyle bazı projeler buluşuyor, bazı projeler buluşmuyor. Tıpkı kimya gibi. Dizinin kimyası, enerjisi bazen seyirciyle çok güzel örtüşüyor, bazen örtüşmüyor. Bunlar da yaşam içinde herkesin başına gelebiliyor.

'REYTİNG BENİ İLGİLENDİRMİYOR'


-Proje size teklif edildiğinde böyle bir şey bekliyor muydunuz?

Hiç kimse başarısız olacağı bir işe girmek istemez. Dediğim gibi dönemin kendi iç dinamikleri çok farklı olabiliyor. Bu her sektörde olabiliyor, sadece bizim sektörümüzde olmuyor. Bir bakıyorsun inşaat sektörü tepe taklak oluyor, bir bakıyorsun ekonomik krizde dericiler batıyor. Bizde de senaryo, yayın saati oyuncuların çok dışında gelişen şeyler etkili oluyor. Bizim buradaki görevimiz bize verilen o karakteri en iyi şekilde oynamak. Onun dışında reyting beni ilgilendirmiyor açıkçası. Uzun sürmüş, kısa sürmüş bu da beni ilgilendirmiyor. Ben bana verilen o karakteri ne kadar iyi, ne kadar doğru oynuyorum, ne kadar disiplinliyim, yapımcıma ne kadar desteğim, oyuncu arkadaşlarımla ne kadar doğru diyaloglar kuruyorum bunlara bakıyıorum.

'İPEK'İN ANADOLU KADINI HALİNİ ÇOK SEVİYORUM'

-Çok güzel bir şeye değindiniz karaktere bürünmek, karaktere inanmak. Bugüne kadar sizi çok farklı karakterlerde gördük. Sizin içinize en çok sinen rol hangisi oldu?

Ben Anadolu kadınını çok seviyorum. Dolayısıyla sıra dışı roller oynamayı seviyorum. En son Dürüye'nin Güğümleri'nde Dürüye'yi oynadım. O da bir Anadolu kadınıydı, Egeli'ydi. Asmalı Konak'ta Dicle karakterini oynadım. O da İç Anadolulu bir kadındı, çok farklı bir kadındı ama ikiside köylüydü, ikiside başörtülüydü. Ben o tarafı seviyorum. Hiç öyle değilim, farklıyım ya o olmayı seviyorum. İpek'in Anadolu kadını halini çok seviyorum.

-İpek Tuzcuoğlu Asmalı Konak'tan sonra iyi bir yapım yakalayamadı şeklinde yorumlar var. Buna ne cevap vermek istersiniz?

Ona bakarsan Charlize Theron da cani filminden sonra çok iyi bir şey yakalayamadı. Oscar'ı o fimle aldı. Bu hakikaten bir şans. Bu senaryoyu yakalayabilmek çok zor. Ne yazık ki Türkiye'de çok iyi bir menajerlik sistemi yok. Oyuncuları kalkındıran çok iyi senaristler yok. Biz sadece mesleğimizi yapıyoruz. Yani çok büyük ideallar içinde olmayıyorsun dizi sektöründe, ne yazık ki bu böyle. Ama bir Amerika'da, Avrupa'da olsaydım işler çok daha farklı gelişiyor.

Mesela bana bir teklif geliyor, o teklifi kabul ediyorum. Bir hafta sonra çekim başlıyor. Ben her zamna şunu söylerim; Türkiye'deki oyuncular oscarlık oyuncuların gücüne kabiliyetine sahip. Düşünsene anlaşmayı yapıyorsun bir hafta sonra o kadın olmak zorundasın ya da o adam olmak zorundasın. Esas pozitifleri ve oyucuların neler çektiğini konuşmak daha doğru bu noktada. Kısmet biraz da.

'BU ÇOK ADALETSİZ VE YORUCU BİR SİSTEM'

-Amerika'daki dizilerde uzun versiyonlar 40 - 42 dakika arasında değişiyor, kısa versiyonlar 20 - 22 dakika arasında değişiyor. Bizde ise 90 dakika. Dizilerin uzun sürmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Sistemi çok adaletsiz buluyorum. zaten böyle olacaksa set ekibi, yapımcı, yönetmen dahil çift kaşe almalı.

-Alıyor musunuz?

Almıyoruz tabiki. Biz iki bölüm çekip tek bölüm parası alıyoruz, hepimiz böyleyiz. Sektörün bütün emekçileri ki; ben kendimi emekçi olarak görüyorum çünkü 1995'ten beri bu sektördeyim, Yeşilçam etiğinden geldiğim için, biz iki diziyleünlü olmayanlardanız. O güruhtaki herkes de benim gibi düşünüyor. Bizim jenarsyon emekçi jenerasyondur. Bu noktada hakkımız tabiki verilmiyor. Dizilerin süresi çok uzun. Ben açıkçası kendimden çok setteki arkadaşlara üzülüyorum. Çünkü benim sahnem bitiyor, ben gidiyorum ama onlar 7/24 orada. Bu çok adaletsiz ve yorucu bir sistem.

-İzlediğiniz dizi var mı?

Geçen yıl Muhteşem Yüzyıl'ı seyrediyordum, bu sene seyretmiyorum. Çünkü bazı şeylerin özgür ve özgün olması gerektiğine inanıyorum. Her şeyi çok saçmalıyorlar, çok uç... Şimdi namaz kılma haberleri çıktı. Bunlar beni soğutuyor bazı şeylerden.

Bir de Yalan Dünya'yı seyrediyordum geçen yıl. Bu sene hiç bir diziyi seyretmiyorum.

-Başbakan'ın Muhteşem Yüzyıl eleştirisine ne dersine dersiniz?

Ben farklı düşünüyorum. Biraz özen gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Bir esinlenme varsa, isimleri değiştirirsen her şeyi yapabilirsin. Tarihte öye padişahlar var ki; mesela al Deli İbrahim'i öyle enteresan bir adam ki, öyle ilginç hikayeleri var ki... Ama tarihte çok önemli bir yer etmiş, önemli bir takım şeyler yapmış bir Osmanlı Hükümdarının böyle görünmesi bir takım kesimi rahatsız ediyor ki; bunları yurt dışına satıyorsunuz. Beni de şöyle rahatsız ediyor; ben tarihi öyle ya da böyle biliyorum. Ama tarihi hiç bilmeyen insanlarda bu, bizim padişah haremden dışarı çıkmayan, sürekli mücevherler yapan bir adam herhalde algısı oluşturabilir.

Hatta şöyle bir örnek vardır. Bir dönemler Cihan Ünal 4. Murat ile çok ünlenmişti, çok da güzel bir oyundu. Şöyle bir şey olmuş o dönemde; öğretmen çocuklara'4. Murat kimdir?' diye sormuş, çocuklardan bir tanesi de'Cihan Ünal' demiş. Başbakanımızın söylediği algı bu algı aslında. Biraz basite indirgemek gerekiyor. Çünkü hükümetimiz tarihine sahip çıkan, geleneklerini göreneklerini bilen bir genç nesil yaratmak istiyor. Bu noktada destekliyorum çünkü televizyon çok fazla dejenerasyon içeriyor ve çok dejenere ediyor. Hepimizi ediyor, beni de ediyor. Mesela ben reklamları seyrettiğimde şunu da alayım bunu da alayım diyorum, bilinçli bir seyirci olmama rağmen. Ama o kadar çok genç kesim var ki Türkiye'de ve televizyondan beslenen, televizyondan eğitim alan... Dolayısıyla bazı dizilerin belli bir saatten sonra verilmesi asla sansür değil. Özgürlük alanı içinde belli bir saat kuşağını özel ona ayırmak gerekiyor. Çocukların ve gençlerin seyretmeyeceği bir kuşak yaratmak gerekiyor tekrar. Bu bir nebze önleyebilir dejenerasyonu diye düşünüyorum.
BEYAZ GAZETE