Kızım bana anne değil Deniz desin isterim

Geçen sene Chic Frog adlı bebek kıyafetleri satan bir mağaza açan Deniz Akkaya, ´Kızım bana anne değil Deniz desin isterim´ dedi.

Geçen sene Chic Frog adlı bebek kıyafetleri satan bir mağaza açan Deniz Akkaya (34) için sırada, tüm Türkiye’de şubeleşmek ve hamile kıyafeleri satmak var.
“Sınırlarımı sınamak için en doğru yaş ve duygusal olgunluktayım” diyen Akkaya, “Bana ne dendiğini umursamıyorum; iş kadını, televizyoncu, tiyatrocu... Valla bence bana hiçbirşey demesinler. Bu işlerin hepsini adam akıllı yapayım yeter” diyor ve yakında yeni bir televizyon programıyla ekranlara döneceğini müjdeliyor.

Ten markası ile yaptığınız işbirliği nasıl ortaya çıktı?
Ten’le yaptığımız işbirliği, kızım Ayşe’nin doğumundan sonra, öncelikle bir fikir olarak doğdu. Bu birlikteliğin nasıl şekillenmesi konusunda fikirlerimizi birbirimizle paylaşırken, kadınların o hep vücutlarında saklamak istedikleri küçük fazlalıklara yönelik bir çözüm şekillendi kafamda. Korse fikri benim fikrimdi ama Ten’in korse konusundaki eskilere dayanan güvenilirliği zaten kafamıza çoktan yer etmişti. Çünkü Ten Türkiye’de korseyi ilk üreten firma. Fikir benden çıktı; fikri geliştirmek işi bilenlere kaldı diyebilirim.

Bundan sonrası için Ten ile yolunuza nasıl devam edeceksiniz?
2 sezondur gidişat bu korse etrafinda yol izlememizi gerektirdi. Gelecek sezona dair bambaşka fikirlerimiz var. Bu kez başka bir fikir ve eğer hayallerimizi gerçeğe dönüştürebilirsek bambaşka bir proje ile ortaya çıkacağız.

Ürünlerinizin özelliği nedir; içinde korse mi var hepsinin?
Ürunlerimiz sadece korse nedeniyle değil, modelleri ve renk seçimleri nedeniyle de kapatma özelliğine sahipler. Desensiz kumaşlar ve özellikle belli renkler üzerinde çalışmamızın nedeni de buydu. Korse ise tek başına her türlü elbise ile her zaman kullanılabilir. Sadece aldığınız elbise ile kullanmak zorunda değilsiniz ve bu kanımca muhteşem bir fikir.

Peki çocuk kıyafetleri satan bir mağaza açmak nereden aklınıza geldi?
Hamile kaldıktan bir süre sonra, doğumuma huzurla hazırlanmak ve son günlerimi tamamen kızıma ve kendime ayırmak için gittiğim Amerika’da bir hayal olarak kafamda yer etmeye başlamıştı. Ülkemize dönüş yaptıktan sonra, iyice netleşti bu hayal ve ayrıntıları; hangi markalar olabilir, neden bu markalar, fiyat aralığı ne olmalı gibi... Konuya dair herşey Ayşe hızla büyürken tüm bunlar da kafamda büyümüye, gelişmeye başladı. Tüketici olduktan daha doğrusu bilinçli bir anne ve bilinçli bir bebek ürünleri tüketicisi olduktan sonra bu konuya cesurca eğilip, ticarete atılmaya karar verdim.

Neden mağazanızın adı “Chic frog” yani şık kurbağa? Hangi markaları satıyorsunuz?
Çünkü kurbağa kızımın uğurlu hayvanı. Amerika’da doğduğunda da yatağının her yerinde kurbağalar vardı; ordan esinlenerek koyduk mağazanın adını. Mud Pie, Oh Baby London, Milibe ve Mini Rodini olmak üzere 4 ayrı marka satıyoruz.

Kaç yaş aralığındaki çocuklara göre kıyafet var burada?
Ürünlerin yaş aralığı 0 aylıktan 7 yaş sınırına kadar. Yani ilk okul öncesi diyebiliriz.
Kızımla katalog çekmem çünkü bundan rant sağlamaya çalışanlar olur

Hamile kıyafeti satmayı da düşünüyor musunuz?
Aslında ilk çıkış noktam, hayalim hamilelere yönelikti. Eğer anlaşabileceğim bir üretici bulursam istediğim birşey.

Kızınız da sadece kendi satışını yaptığınız mağazadan mı giyiniyor?
Kızım kendi markalarımızdan ve her yerden giyiniyor. Hijyen ve temizlik kriterlerime uyduğu sürece marka ayrımı yapmadan özgürce alışveriş yapıyoruz kendisine.

Mağazanızın katalog çekiminde kızınızı niye kullanmıyorsunuz?
Ben dergi çekimlerinde bile kendi kıyafetlerimi giydirmiyorum ki... Çünkü bunu da alıp kendilerine günü birlik rant sağlayan insanlar var. Oysa yurt dışında bu normal; örneğin Tom Cruise’un kızının kendine ait bir markası bile var. Bu markanın da geliri çocuğa kalacak. Ama böyle bakmaktansa sürekli eleştirel gözle bakmak bizim ülkemizde alışkanlık olduğu için Ayşe’yi çekimlerde kullanmıyorum.

Çocuğunu kullanıyor derler diye çekince mi var yani?
Aslında hayatım boyunca başkalarının ne dediğini umursayan biri olmadım. Ama artık insanlara hak ettikleri kadar payeler vermeyi, onları değerleri kadar bir yere koymayı bir borç biliyorum. Bir de karşılıklı atışmalardan, polemiklerden kaçınıyorum. Polemik kelimesi hayatımdan çıkalı çok oldu ve tekrar girsin istemiyorum. Karşı komşumun zenci bir kızı var, Liza. 6 yaşını geçene kadar marka yüzümüz o olacak.

Artık iş kadını Akkaya mı var?
Sınırlarımı sınamak için en doğru yaş ve duygusal olgunluktayım. Böyle çok kollu çalışmayı bana Ali Poyrazoğlu öğretti. Ben yaptığım işlerin hepsini tek, biricik bir iş yapıyor gibi değer vererek yaptığım için ne dendiğini umursamıyorum; ister iş kadını desinler, ister tiyatrocu, televizyoncu desinler...Valla bence bana hiçbirşey demesinler. Ben işlerimin hepsini adam akıllı yapayım yeter.
Etrafta kurban psikolojisiyle yaşayan çok var; ben onlardan değilim

Uzun zamandır televizyonda yoktunuz. Bundan sonra sizi ekranda görecek miyiz?
Son dakika değişikliği olmazsa, bu ay içinde yeni bir televizyon programına başlayacağım. Ayrıca Ali Poyrazoğlu tiyatrosundaki ‘Az Sonra’adlı oyunumuz da devam edecek.

Keşke kullanmayı sevmediğiniz bir kelime mi?
Bu kelimeye inanmıyorum. Allah dağına göre kar verirmiş. Hiçbir zaman beni yıkacak bir sıkıntım olmadı hayatta. Yarının hep daha güzel olacağına inanan bir insanım. Kurban psikolojisiyle çok yaşayan var etrafta. Ben onlardan biri değilim. Hayatta kurban olmak çok kolay. Başkalarını suçlamak; neden böyle oluyor demek... Bakarsınız 2 yıl sonra bu işten çok büyük maddi kayıpla da çıkmış olabilirim; o zaman oturup neyi yanlış yaptım diye düşünürüm. Biraz böyle bakarsanız hayat daha yaşanılır bir yer olur. Tam tersi zihniyette olan çok dostum vardı ama artık onlar hayatımda yoklar. Çünkü kafamda kirlilik yaratıyor böyle insanlar. Dünde takılırsak yarına ait hiçbir yatırım yapamayız.

Hayatta yapmakla en övündüğünüz şey nedir?
Çok şey var ama ilk başta çalışkan bir insanım; bu konuda tevazu göstermeyeceğim. Risk almayı seven bir insanımdır. Risk almadan hayatta güzel şeylere sahip olamıyorsunuz.

Özel hayatınızda da risk almayı seviyor musunuz?
İnsanın hayata bakış açısı bir tane olur. Bu, özel hayatında da iş hayatında da öyle yürür.

Doğum kilonuz hiç kalmadı mı?
Kalmadı. 28 kilo aldım hamileyken. Ama sonra normal doğum yapmam ve emzirmem etkili oldu. Doğru da beslenince tüm kilolar gitti.

Kızınızla en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Şu sıralar en çok banyo yapmaktan keyif alıyoruz.

Lakabı var mı kızınız Ayşe’nin?
Saçları şimdi sarı oldu. Ben de küçükken sarışındım. Sarı papatya diyorum o yüzden... Kızımın bana anne yerine Deniz demesini çok isterim. Onunla arkadaş olmak niyetim. İyi kötü herşeyi anlatmasını, hiçbirşey saklamamasını çok istiyorum.

En çok size benzeyen yönü desem?
Ben tırnak etlerimin kenarlarını koparırım. İnanır mısınız o da aynı yerlerden etlerini yiyor ve koparıyor. Aynı anda ikimizin de etlerimizi kopardığımızı yakalıyorum.

Doğumdan sonra değişen bir yönünüzü söyleseniz?
Çok sabırsızdım. Ama doğum yaptıktan sonra sabırlı olmayı öğrendim.

En çok neresi size benziyor?
Gözleri renkli değil ama göz yapısı benziyor. Bir de vücut yapısı birebir aynı benimle. Çok uzun boylu. 20 aylık ama 2 buçuk yaş giyiyor.

Kızınız sizin hayatınızı ne kadar değiştirdi?
Annelik başkalarının bakış açısından bakabilme yeteneğimi farketmeme neden oldu. Ve en önemlisi yargılamamayı ve vaktin değerini hatırlattı. Bu yüzden vaktimi değecek insanlara veriyorum. Bir de yardım istemenin keyfine vardım, ayıp olmadığını keşfettim.