Sevim Emre: Biz yüzyılın Leyla ile Mecnun'uyuz
Eğlence sektörünün duayenlerinden İzzet Çapa, ünlü Sanatçı Orhan Gencebay ve hayat arkadaşı Sevim Emre'yle samimi bir sohbet gerçekleştirdi
Orhan Baba'ya hâlâ âşık olduğunu dile getiren Sevim Emre, 'Biz yüzyılın Leyla ile Mecnun'uyuz' dedi.
Eğlence sektörünün duayenlerinden izzet Çapa Mecmua Dergisi için Orhan Gencebay'la röportaj yaptı. Sanatı kadar mütevazı kişiliğiyle de Türk halkının kalbinde taht kuran Orhan Baba, özel hayatının ve sanat yaşamının bilinmeyen yönlerini tüm içtenliğiyle anlattı. İşte Gencebay'ın hayat arkadaşı Sevim Emre'nin de zaman zaman dahil olduğu bu keyifli sohbetten notlar...
BIYIKLARINI ASLA KESEMEZ!
■ Eskiden çok zampara olduğunuzu söylüyorlar. Henüz Sevim Hanım gelmemişken, önce bunu sorayım...
Orhan Gencebay: Valla ben bir 'zam'ı bilirim bir de 'parayı! O söylediğini ise hiç duymadım...
■ Hah Sevim Hanım da geldi. Bir de ona soralım. Size göre nasıl bir adam Orhan Gencebay?
Sevim Emre: Ehh bana müsaade! Ben kalkayım siz konusun. (Kahkahalar) Vallahi mükemmel bir adam!
■ Âşık mısınız hâlâ?
S.E: Bakışlarımdan belli olmuyor mu?
■ Oluyor olmasına da zor tarafları da vardır herhalde...
S.E: Var. Aslan burcu... Sakin ama sert... idaresi güç.
Orhan Bey bıyıklarını kesse tepkiniz ne olur?
S.E.: izin vermiyorum. Bıyıkları bana ait! Kesemez!
O.G: Sevim Hanım da sevenlerim de, 'Bıyıksız Orhan Baba olur mu?' diyor. Bize de onları dinlemek düşer...
İHANET LÜGATIMDA YOK!
■ Evde yemek yapar mı Orhan Gencebay?
S.E: Hayır. Zaten izin vermem. Erkek evin reisliğine yakışır, işine yakışır. Mesleği İse. erkek mutfakta olmaz. Mutfak kadının yeri.
■ 40 yıl öncesine gitsek, bugünkü aklınızla yine Orhan Beyle birlikte olur musunuz?
S.E: Evet çünkü çok saygı duyduğum biri. Beni hiç üzmedi. Yüzyılın Leyla ile Mecnun'u gibi görüyorum sevgimizi... İnsanlara örnek olmak. 'Bîr ömre bir ask yeter' demek istiyoruz...
■ Peki erkeğin zamparalık dozu ne olmalıdır?
■ Ancak bekar biri zamparalık yapabilir. Evli bir erkeğin yapmasını hoş göremem.
■ Zaten ben de birine söz verdiysem, hele ki ona gönlümü verdiysem; 'İhanet' sözcüğünü lügatıma almam.
GENÇKEN 'AYI ORHAN' DERLERDİ
■ Gençliğinizde kont derlermiş galiba size...
Lise yıllarındaki ünvanımdı. Giyimime dikkat ederdim o zaman da. Monte Kristo Kontu'na özenirdik. Gece yarısı elimde baston sokaklarda dolanırdım. Filmi çok meşhurdu.
■ Kontluktan önce başka bir lakabınız var mıydı?
Acaba hangisi?
■ 'Ayı Orhan' olabilir mi?
Tabii ya. Bana el şakası yapan bir daha yapamazdı. Elim çok ağırdı. 'Ayı Orhan' lakabı oradan kalma.
SİBEL CAN'A 'YAVRUM' DİYORUM!
■ Pek çok sanatçının ilk albümünü yaptınız, sahneye çıkmalarına önayak oldunuz, örneğin Sibel Can... Ona 'yavrum' dermişsiniz?
Derim... Yavrum da onun için. Onu tanıdığımda daha 13 yaşındaydı. 'Leyla ile Mecnun' filmimde raks etmişti, küçücüktü. 13 yaşında ama gelişmiş, çok güzel genç bir hanımdı. Hatta gördüğümde, -Ne kadar güzelsin- demiştim. Küçüktü ama genç irisiydi. Muazzez Hanım'a da (Abacı) 'komşu kızı' derdik.
■ Neden komşu kızı?
Sempatikti, cana yakındı, herkesin komşusunun kızıymış gibiydi. Herkes bu şekilde benimsemişti onu. Çok güzel bir hanımdı. Güleç yüzlü ve samimiydi.
■ Hülya Avşar'a da 'kikirik' dermişsiniz. Nesi 'kikirik' kendisinin?
Onu ilk kez katıldığı güzellik yarışmasında görmüştük. Christine Haydar ve Franco Nero ile aynı masadaydık. Bütün kızların arasında, o maviş gözleriyle çok fazla dikkat çekiyordu Hülya! En güzelleri oydu. Sevim'le birbirimize 'Ne kadar tatlı bir kız' demiştik, çok beğenmiştik kendisini. Sonraları tanıştığımızda neredeyse gece gündüz beraber olduk. Onunla sohbet ederken kikir kikir gülerdi. Bunun üzerine, 'Senin adın kikirik olsun' dedim. Öyle de kaldı Hülya'nın adı.
TUTMASAK OSMAN SEDEN MÜJDA AR'A SALDIRACAKTI
■ Ünlü dostlarınızdan Sezen Aksu'yla nasıl tanıştınız?
Sezen 1970'li yıllarda İstanbul'a ilk geldiğinde henüz ünlü değildi. Benim Etiler'deki büromda tanıştık. Çok tatlı, minyon bir genç hanımdı. Bize büyük bir saygı ve sevgiyle yaklaşmıştı. Daha sonraları Sezen ve Müjde (Ar) ile çok beraber olduk. Müjde'yi çok severim. Hatta Ses Dergisinde bir resmimiz vardır... Bir elimle Sezen'i, bir elimde Müjde'yi kaldırırken...
■ Gerçi body yaptınız, haltercisiniz ama ikisini birden kaldırmak güç olmadı mı?
Yok canım... Sezen zaten Minik Serçe. 50 kilo. Müjde de olsun 55 kilo. 100-105 kiloydular topu topu. Yakalayıp kaldırdım onları kolayca.
■ Müjde Ar'la pek çok film de yaptınız. Ortak bir anınız var mı?
Çok ama böyle aniden sorunca aklına gelmiyor insanın. Mesela 'Batsın Bu Dünya'yı çekerken en az 50-60 kere koşarak kucağımda taşımışımdır onu. Allahtan ağır değildi o zamanlar...
■ Simdi ağır mı oldu diyorsunuz?
Yok. yok... Her zaman güzel bir hanımdır. Delidolu bir kız. 'Batsın Bu Dünya'yı çekerken yönetmenimiz rahmetli Osman Seden kapatmış siyah perdeyle vizörûn üstünü, kadrajdaki Mûjde'ye bakıyordu. O kadar beğenmiş ki Müjde'yi. 'Tutun beni' diye bize seslendi.
■ Niye 'Tutun beni' dedi ki?
Tutmasak saldıracaktı Müjde'ye. O kadar beğenmiş yani...
Eğlence sektörünün duayenlerinden izzet Çapa Mecmua Dergisi için Orhan Gencebay'la röportaj yaptı. Sanatı kadar mütevazı kişiliğiyle de Türk halkının kalbinde taht kuran Orhan Baba, özel hayatının ve sanat yaşamının bilinmeyen yönlerini tüm içtenliğiyle anlattı. İşte Gencebay'ın hayat arkadaşı Sevim Emre'nin de zaman zaman dahil olduğu bu keyifli sohbetten notlar...
BIYIKLARINI ASLA KESEMEZ!
■ Eskiden çok zampara olduğunuzu söylüyorlar. Henüz Sevim Hanım gelmemişken, önce bunu sorayım...
Orhan Gencebay: Valla ben bir 'zam'ı bilirim bir de 'parayı! O söylediğini ise hiç duymadım...
■ Hah Sevim Hanım da geldi. Bir de ona soralım. Size göre nasıl bir adam Orhan Gencebay?
Sevim Emre: Ehh bana müsaade! Ben kalkayım siz konusun. (Kahkahalar) Vallahi mükemmel bir adam!
■ Âşık mısınız hâlâ?
S.E: Bakışlarımdan belli olmuyor mu?
■ Oluyor olmasına da zor tarafları da vardır herhalde...
S.E: Var. Aslan burcu... Sakin ama sert... idaresi güç.
Orhan Bey bıyıklarını kesse tepkiniz ne olur?
S.E.: izin vermiyorum. Bıyıkları bana ait! Kesemez!
O.G: Sevim Hanım da sevenlerim de, 'Bıyıksız Orhan Baba olur mu?' diyor. Bize de onları dinlemek düşer...
İHANET LÜGATIMDA YOK!
■ Evde yemek yapar mı Orhan Gencebay?
S.E: Hayır. Zaten izin vermem. Erkek evin reisliğine yakışır, işine yakışır. Mesleği İse. erkek mutfakta olmaz. Mutfak kadının yeri.
■ 40 yıl öncesine gitsek, bugünkü aklınızla yine Orhan Beyle birlikte olur musunuz?
S.E: Evet çünkü çok saygı duyduğum biri. Beni hiç üzmedi. Yüzyılın Leyla ile Mecnun'u gibi görüyorum sevgimizi... İnsanlara örnek olmak. 'Bîr ömre bir ask yeter' demek istiyoruz...
■ Peki erkeğin zamparalık dozu ne olmalıdır?
■ Ancak bekar biri zamparalık yapabilir. Evli bir erkeğin yapmasını hoş göremem.
■ Zaten ben de birine söz verdiysem, hele ki ona gönlümü verdiysem; 'İhanet' sözcüğünü lügatıma almam.
GENÇKEN 'AYI ORHAN' DERLERDİ
■ Gençliğinizde kont derlermiş galiba size...
Lise yıllarındaki ünvanımdı. Giyimime dikkat ederdim o zaman da. Monte Kristo Kontu'na özenirdik. Gece yarısı elimde baston sokaklarda dolanırdım. Filmi çok meşhurdu.
■ Kontluktan önce başka bir lakabınız var mıydı?
Acaba hangisi?
■ 'Ayı Orhan' olabilir mi?
Tabii ya. Bana el şakası yapan bir daha yapamazdı. Elim çok ağırdı. 'Ayı Orhan' lakabı oradan kalma.
SİBEL CAN'A 'YAVRUM' DİYORUM!
■ Pek çok sanatçının ilk albümünü yaptınız, sahneye çıkmalarına önayak oldunuz, örneğin Sibel Can... Ona 'yavrum' dermişsiniz?
Derim... Yavrum da onun için. Onu tanıdığımda daha 13 yaşındaydı. 'Leyla ile Mecnun' filmimde raks etmişti, küçücüktü. 13 yaşında ama gelişmiş, çok güzel genç bir hanımdı. Hatta gördüğümde, -Ne kadar güzelsin- demiştim. Küçüktü ama genç irisiydi. Muazzez Hanım'a da (Abacı) 'komşu kızı' derdik.
■ Neden komşu kızı?
Sempatikti, cana yakındı, herkesin komşusunun kızıymış gibiydi. Herkes bu şekilde benimsemişti onu. Çok güzel bir hanımdı. Güleç yüzlü ve samimiydi.
■ Hülya Avşar'a da 'kikirik' dermişsiniz. Nesi 'kikirik' kendisinin?
Onu ilk kez katıldığı güzellik yarışmasında görmüştük. Christine Haydar ve Franco Nero ile aynı masadaydık. Bütün kızların arasında, o maviş gözleriyle çok fazla dikkat çekiyordu Hülya! En güzelleri oydu. Sevim'le birbirimize 'Ne kadar tatlı bir kız' demiştik, çok beğenmiştik kendisini. Sonraları tanıştığımızda neredeyse gece gündüz beraber olduk. Onunla sohbet ederken kikir kikir gülerdi. Bunun üzerine, 'Senin adın kikirik olsun' dedim. Öyle de kaldı Hülya'nın adı.
TUTMASAK OSMAN SEDEN MÜJDA AR'A SALDIRACAKTI
■ Ünlü dostlarınızdan Sezen Aksu'yla nasıl tanıştınız?
Sezen 1970'li yıllarda İstanbul'a ilk geldiğinde henüz ünlü değildi. Benim Etiler'deki büromda tanıştık. Çok tatlı, minyon bir genç hanımdı. Bize büyük bir saygı ve sevgiyle yaklaşmıştı. Daha sonraları Sezen ve Müjde (Ar) ile çok beraber olduk. Müjde'yi çok severim. Hatta Ses Dergisinde bir resmimiz vardır... Bir elimle Sezen'i, bir elimde Müjde'yi kaldırırken...
■ Gerçi body yaptınız, haltercisiniz ama ikisini birden kaldırmak güç olmadı mı?
Yok canım... Sezen zaten Minik Serçe. 50 kilo. Müjde de olsun 55 kilo. 100-105 kiloydular topu topu. Yakalayıp kaldırdım onları kolayca.
■ Müjde Ar'la pek çok film de yaptınız. Ortak bir anınız var mı?
Çok ama böyle aniden sorunca aklına gelmiyor insanın. Mesela 'Batsın Bu Dünya'yı çekerken en az 50-60 kere koşarak kucağımda taşımışımdır onu. Allahtan ağır değildi o zamanlar...
■ Simdi ağır mı oldu diyorsunuz?
Yok. yok... Her zaman güzel bir hanımdır. Delidolu bir kız. 'Batsın Bu Dünya'yı çekerken yönetmenimiz rahmetli Osman Seden kapatmış siyah perdeyle vizörûn üstünü, kadrajdaki Mûjde'ye bakıyordu. O kadar beğenmiş ki Müjde'yi. 'Tutun beni' diye bize seslendi.
■ Niye 'Tutun beni' dedi ki?
Tutmasak saldıracaktı Müjde'ye. O kadar beğenmiş yani...