Mete Horozoğlu: Bu yılım muhteşem geçti

'Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin Soner'i Mete Horozoğlu, figüranlıktan başrol oyunculuğuna yükselişini anlattı.

Sezonu açmaya hazırlanan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Soner’i Mete Horozoğlu, figüranlıktan başrol oyunculuğuna yükselişini anlattı. Diziyle başlayan sohbetimiz, evliliğiyle ilgili merak edilenlerle son buldu.

‘Nefes’ filmiyle yaptığınız çıkışı ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ perçinledi.
Ben ‘Yanık Koza’yla tanınır oldum. ‘Nefes’in 2.5 milyon seyirci yapmasına mütevekkil daha bir kitle genişledi. Ama en yüksek reytingi alan ve herkes tarafından tanınmama vesile olan işim ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’. Hayatım adımadım ilerliyor. Ve bu şekilde kendimi daha sağlam hissediyorum.

Seslendirmeyle oyunculuğa başlamışsınız. Planlı bir kariyer miydi sizinki?
Oyuncu olmak gibi bir niyetim yoktu aslında. Nasıl olunacağını, konservatuarlarda oyunculuk eğitimi verildiğini bile bilmezdim. Hiç alakam olmadan başladım. 1994 yazında Antalya taraflarında animasyon yaptığımı hatırlıyorum. Keyifle skeçler oynardık. “Sen oyuncu olmalısın” derlerdi bana. Ondan üç sene sonra yarım bıraktığım eğitimimi devam ettirmek için Ankara’ya döndüm. Ama devam edemedim. Sonra ne yapayım diye düşünürken dublaj yapmaya başladım. Dublaja gelen oyuncular, “Gel, figürasyon yap” dediler. Sonra bir anda bu işi yaparken buldum kendimi.

Figüranlıktan, başrol oyunculuğuna...
Aman aman zorlandım diyemem. Tabii ki ekonomik, psikolojik zorluklar yaşıyorsunuz. Bu işin psikolojik zorlukları çok fazla. Gelecek korkusu çok fazla oluyor. Ben de “Acaba hayatım nasıl devam edecek?” diye korkularla yatıp, kalktım.

Geçen sezonun en çok izlenen dizisinde oynuyorsunuz. Çıtayı bu kadar yükseltmek sonrası için tedirginlik yaratıyor mu?
İnşallah bütün işlerim bu kadar sevilir. Orada kaygılanacak mesele, “Bir daha bu kadar iyi oynayabilecek miyim?” ‘Nefes’te sergilediğim performansın daha üstüne çıkabilir miydim, bilmiyorum. Çünkü elimden gelenin fazlasını yapmıştım. Televizyondaysa Soner’i canlandırırken en üst seviyede bir performans sergiliyorum. Ama başka bir karakteri Soner’den daha iyi oynayabilecek miyim endişesini de taşıyorum. Umut ediyoruz.

Bu kadar patlayacağını düşünmüş müydünüz?
Televizyon için örnek gösterilecek bir senaryo. Tek hikaye üzerinden ilerlemiyor dizi. Gerçekten “Olur” dediğim bir işti ve oldu.

Diziyle ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Noter ya da bir devlet dairesinde sıra beklerken etraftaki insanlar “Aa Soner” diyorlar. Soner olsa gelir mi? Onun yerine Süleyman halleder meseleyi (Gülüyor).

Soner karakterini canlandırmasaydınız, kimi oynamak isterdiniz?
Bu dizide oynayabileceğim tek adam Soner. Kendime de dışardan bakarak söylüyorum. Biraz da Zeynep’in (Güray Tan) başarısından dolayı iş bugünlere geldi. Oyuncu seçimini çok iyi yaptı çünkü. 3-5 kere görüştükten sonra “Soner sensin” demişti bana.

Kendinizi izler misiniz?
Yoğun çalışmamıza rağmen izlemeye çalışıyorum. Zaten bir yere kadar izlemeye mecbursunuz, ne yaptığınızı görmek için.

Sizin için setin neşesi diyorlar...
Çok stresli bir iş yapıyoruz. Sette çok uzun zamanımız birlikte geçiyor. Agresif, öfkeli olmayı da çok iyi becerebilirim. Ama alttan almak, ortamı eğlenceli hale getirmek daha keyifli geliyor bana. Ben sosyal hayatımda da gergin ortamlardan hoşlanmıyorum. Bırakalım egoyu bir kenara, işimizi yapalım. Her kesimden övgü alıyoruz. Daha güzel ne olabilir.

İlerleyen bölümlerle ilgili tüyolar vermenizi istesem?
Soner’in görmediğimiz kocaman bir hayatı var. Biz sadece kardeşinden dolayı Aylin’le olan hayatını görüyoruz. Halbuki Soner, 60’lı yıllarda büyük bir iş adamı, devlet adamlarıyla içli dışlı, yurtdışında bir hayatı söz konusu... Buzdağının ufacık bir kısmını görüyoruz. Yurtdışında mı kalacak? Acil dönmesi gereken bir şey mi olacak?

Tiyatroda da ‘Cam’la izleyici karşısına çıkıyorsunuz. Zor olmayacak mı bu tempoda devam etmek?
Bana çok iyi geliyor tiyatro yapmak. Geçen sezon zorlamadıysa bu sezon hiç zorlamaz. Bir de bu yaşlarda çalışmayacağız da ne zaman çalışacağız. 36 yaşımdayım. Beş sene sonra bu enerjim olmayacak.

Dizi, sinema, tiyatro... Önceliğiniz var mı?
Ben iş olarak bakıyorum meseleye. Sanat olarak bakamıyorum. Konservatuarda okurken televizyonda oynamak çok mubah değildi. Hatta tiyatroya ihanet olarak adlandırılırdı. Benim için televizyon, sinema, tiyatro hepsinin dinamikleri başkadır. Ben daha iyi nasıl oynarım diye bakıyorum meseleye.

Yeni bir sinema projeniz var mı?
Yakın zamanda yok. Ama 2-3 senaryo var ki aşkla bekliyorum. İnşallah seneye çekimlerine başlayacağız.

“Hadi evlenelim” diye diye ikna ettim

Dizi sezonunu kapatıp, nikah masasında aldınız soluğu...
Yoğun dizi ve tiyatro sezonunu kapatıp, arkasından düğün yaptık. Bu yılım muhteşem geçti.

En baştan başlarsak... Tanışma nasıl oldu?
‘Nefes’te üsteğmeni oynayan arkadaşım Barış (Bağcı) vasıtasıyla tanıştık. Arkadaş olduk, sonra o arkadaşlık ilerledi ve aşk yaşanmaya başlandı. İki sene sonra da evlenmeye karar verdik.

Nasıl evlenme teklif ettiniz?
“Hadi evlenelim” diye diye ikna ettim. Romantik bir teklif yaptım, olmadı. Zaman geçti üzerinden bu kez ani bir teklif yaptım, yine olmadı. (Gülüyor) Gerçekten iyi karar vermek lazım. Sonuçta hayatınızı birleştiriyorsunuz. Biz de düşünen taraf Elif oldu. Baktık ki bu iş olacak, hemen karar verdik ve evlendik.

Balayı nasıl geçti?
Arabaya binip, yola çıktık. Önce nereye gitsek diye düşünürken Cunda’ya saptık. 4-5 gün orada kaldık. Sonra iki günlüğüne Bodrum’a geçtik. Kekova ve Kaş’a da gittik.

Çocuk düşünüyor musunuz?
Çok istiyoruz.

Askerlik ne durumda?
Hayat her zaman istediğiniz gibi ilerlemiyor. Birtakım şeyler devreye girip, önceliklerinizi değiştirebiliyor. Birkaç kere yeltendim ama hep bir şeyler çıktı. İnşallah zamanı gelince gideceğim. Sürekli gidip ifade veriyorum, tecil süreci devam ediyor.

Boş vakit bulduğunuzda neler yaparsınız?
Dalış sevdiğim, keyifli bir şey. Kitap okumayı çok seviyorum. Film izlemeye bayılıyorum. Bu gerçeklikten kısa bir süreliğine de olsa kopup, başka bir gerçeklikle devam edebiliyorsunuz.