Derya Büyükuncu: Amerika'da oyunculuk eğitimi alacağım

Derya Büyükuncu, “Survivor”a katılarak futbolcular dışında pek fazla sporcunun ulaşamadığı bir şöhreti yakaladı.

Milli yüzücü, adadaki günlerini ve yeni hedeflerini Mecmua dergisi için anlattı.

“Survivor”a katılmaya nasıl karar verdin?
- “Survivor”ı kabul etmemin birkaç sebebi vardı. Bir tanesi, inanılmaz bir macera. Ben macerayı, adrenalini severim. İkincisi ve en önemli sebebi, insanların beni tanımasını istememdi. Çünkü 25 senedir milli takımdayım, ismim öyle böyle biliniyor. Gerçek Derya Büyükuncu nasıl biri, nasıl oturup kalkıyor, nasıl davranıyor, nasıl konuşuyor, görülsün istedim.

Alınan sonuçtan da anlaşılıyor ki hem tanıdılar hem de sevdiler...
- Aynen. Sağ olsunlar. Gerçekten ben rol yapmadım kamera önünde, kamera arkasında değişik davranmadım.

Peki rol yapan oldu mu?
- Oldu tabii ki. O da zaten görülmüştür.

Adaya giderken kendine bir rakip belirlemiş miydin?
- E tabii adaya giderken bilmiyorduk kimin nasıl performans sergileyeceğini. Mesela Pascal’ı çok güçlü görüyordum, finale kadar gideceğine inanıyordum. Asena’yı da güçlü buluyordum. Bir kadın olmasına rağmen fizik ve mantalite olarak güçlüydü. Üçümüzü finale yakıştırıyordum.

Nihat Doğan’ın güçlü bir rakip olabileceği hiç aklına gelmiş miydi?
- Nihat bazı yarışmalarda çok iyiydi, bazı yarışmalar tam ona göreydi. Bazı oyunlar da bana göreydi. Her oyunu sen kazanamazsın o bir gerçek. Michael Jordan’ı da getirsen, mutlaka bazı yarışmaları kaybederdi.

İKİYÜZLÜLÜK YAPMADIM

“Kafama sıksalar Nihat Doğan’la konuşmam” diye bir açıklaman var. Bu biraz Nihat Doğan tarzı olmamış mı?
- Ben çok ciddi bir şekilde anlaşılsın diye öyle dedim. Çünkü benim arkadaşlık yapabileceğim biri değil. O konuda ne kadar sert ve keskin olduğum anlaşılsın istedim. Yoksa ben öyle cümleler kullanacak biri değilim. Üç ay boyunca nasıl durduysam, hayat boyu da öyle duracağımı anlasın herkes.

Adadayken çok sinirlendiğin ve çok üzüldüğün olaylar oldu mu?
- Çok sinirlendiğim olmadı. Çünkü sinirlenmek için karşındakini ciddiye alman lazım. En üzüldüğüm olay ise Pascal’ın adadan gitmesiydi. Adada kalsın isterdim, çünkü bütün gruba enerji veren bir insandı.

Seyircinin desteğiyle başarıyı elde ettin. İnsanlar karakterini sevdi, peki karakterinde en çok neyi sevdi?
- Dürüst olmamı. Televizyonda ne görünüyor, onu bilmiyorum. Ama ben adada kimseye ikiyüzlülük yapmadım. Hep dürüst davrandım. Nasılsam öyle davrandım, çok zor bir şey değildi bu. Türk halkı nasıl saygılı olduğumu gördü.

Bu destekle Meclis’e girebileceğin de konuşuluyor. Bununla ilgili fikrin nedir?
- Bilmiyorum valla. “CHP bu kadar uğraştı, senin aldığın bölgeleri alamadı” diyenler var. Benim meclise girmek gibi bir düşüncem yok. Çok çok ileride olur mu olmaz mı, o kısmet.

Kazandığın ödülle ne yapmayı planlıyorsun?
- Ödülün yarısı bir hayır kurumuna gidiyor ama daha karar vermedik hangisi olduğuna. Diğer yarısıyla da seneye altıncı kez olimpiyatlara gitmek istiyorum. Bu da dünya tarihinde ilk olacak.

YÜZMEYE BAŞLADIĞIMDA “YETENEKSİZSİN” DEDİLER

Bugün “Survivor”la ön plana çıkıyorsun ama ben bir sporsever ve spor spikeri olarak öncesini daha çok merak ediyorum açıkçası. Sendeki bu yeteneği kim keşfetti?
- Biraz şans... Ben yüzmeye 5 yaşında başladım, bana “Yeteneksizsin, başka bir şeyle uğraş” dediler. Benim ablam da yüzüyordu, devam etti ve birinci olmaya, madalyalar getirmeye başladı. O küçük yaşta “Ben de kazanmak istiyorum bunları” dedim. İkimizin de yüzmeye başlamasının özeti ise şu aslında: Biz anneannem ve dedeme giderdik Büyükada’ya. Havuza giriyoruz, denize giriyoruz, yüzmeyi bilmiyoruz. Onlar da panik yaptı, annemle babama “Bunlar yüzme öğrensinler, yoksa bir daha gelmesinler” dedi. Biz de sadece yüzme öğrenmek için başladık. 9 yaşında milli oldum. 25 sene oldu. Olimpiyat madalyası hariç her şey var.

Ne zaman çalışmalara başlıyorsun 2012 Olimpiyatları için?
- Yavaş yavaş başladım. 13 ay var önümüzde. Elimden gelen en iyi şekilde hazırlanacağım. Barajı geçmeye çalışacağım. “Survivor”dan sonra Türk halkının beni daha iyi anladığını düşünüyorum. “Bu çocuk 25 senedir milli takımda, hiç destek almamış. Bu kadar başarı elde etmiş ve hâlâ bizim için bir şeyler yapmaya çalışıyor” demeleri lazım. Bunu gösterdiğimi sanıyorum ve artık insanların ne amaçla spor yaptığımı da anladıklarını düşünüyorum.

DİĞER ÜLKELER BENİ DAHA İYİ TANIYOR

Gelecek yıllarda Türk sporu için planların, hedeflerin var mı?
- Var tabii ki. Şu anda herkes “Survivor”daki final konuşmamdan sonra “Ne zaman yüzme okulu açıyorsun?” diye soruyor. Bu da beni çok mutlu ediyor, heyecanlandırıyor. Yüzmeyi bırakınca tüm bildiklerimi, bütün tecrübemi Türkiye’deki genç sporculara aktarmak istiyorum. Diğer ülkeler beni Türkiye’den daha iyi tanıyor. Bana inanılmaz bir saygı var dünya yüzme çevrelerinde. Artık Türk halkı da bunu gördüğü için çok mutluyum. Senelerdir biriken tecrübemi gençlere aktaracağım.

Senin yolunda ilerlemek isteyenler, bu noktaya nasıl ulaştığını merak ediyorlar.
- Ne yollardan geçtim, neler yaşadım, nerede düştüm, nerede kalktım... Bunların hepsini anlatacağım. Zaten kitap yazmak da hedeflerim arasında. Genç sporculara tecrübe ve bilgi katmak için bu kitabı yazacağım.

BEN BOŞ İŞ YAPMAM

Artık bir ekran yıldızısın. Yeni projeler var mı, teklifler geliyor mu?
- Teklifler yavaş yavaş gelmeye başladı. Benim amaçlarımdan biri de aktörlük yapmak. Çünkü seviyorum, ilgim var. Ama eğitimini aldıktan sonra tabii ki. Ben boş iş yapmam, halka saygımdan dolayı kötü bir projeyle karşılarına çıkmak istemem. Amerika’daki en iyi yerlerden birinde eğitim alacağım ve buraya geldiğimde de tam anlamıyla hazır olacağım. Basamakları birer birer çıkmak benim hayat felsefem.