Bedük: Rakipsiz olmak büyük sorumluluk
Türkiye'de elektronik müzik denince akla gelen ilk isimlerden Bedük, Esquire dergisinin 'Hayattan Ne Öğrendim?' köşesine konuştu.
Kendi alanında rakipsiz olmanın, insana büyük bir sorumluluk yükleyebileceğini öğrendim. Benim, dans müziğinin kahramanı olduğumu iddia ediyorlar. Oysa ben kahraman olmak istemiyorum. Bu baskıyı üzerimde hissetmemeye, konsantre olmaya çalışıyorum.
Sahneye çıkmanın, paraşütle atlamaya benzediğini öğrendim. Başlangıçta korkuyorsun ama bir kereden sonra, tekrar tekrar istiyorsun.
HER ŞEY OLAMAZSIN
15 yaşından beri müzikle uğraşıyorum ve 18 yaşında da, ilk kez, profesyonel anlamda sahneye çıktım. Üniversitede grafik tasarım eğitimi aldım ve ardından, reklamcılık yapmaya başladım. Ancak bir süre sonra, başkasının yönetiminde, belirli saatler içinde çalışmaktan sıkılmaya başladığımı fark ettim. Çünkü özgür ruhlu bir adamdım. Dolayısıyla, müziğe devam etmeye, grafik ve tasarım konusundaki becerilerimi de kendim için kullanmaya karar verdim.
Hayatta, her şeyi yapmaya çalışmamak gerektiğini öğrendim. Bizim ülkemizde, herkes her şey olmaya çalışıyor. Rakı masasında memleketi kurtarmak yerine, işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışsak; çok daha fazla şey kazanırız.
Sahnenin ve sanatçının, bir ışığı olması gerektiğini öğrendim. Ben de bu ışığa, parlaklığa yaraşır biçimde davranmaya çalışıyorum. İzleyicilerimin beni izlerken hayattan kopmalarını, bambaşka bir deneyim yaşamalarını istiyorum. Bu yüzden de sesiyle, kostümüyle, bambaşka bir iş yapmaya çalışıyorum.
DIŞ GÖRÜNÜŞÜM YANILTICI
Sıfırdan bir duruş yaratmanın ve onu korumanın çok zor olduğunu öğrendim. Şahsen ben, özgün olmak için çok çabalıyorum. Kafamda çizdiğim işleri başkasına anlatmak yerine, bizzat kendim yapıyorum. Çünkü yaratıcılık konusunda, kabiliyetli ve donanımlı olduğumu düşünüyorum.
Dış görünüşün, yanıltıcı olabileceğini öğrendim. Dışarıdan, eğlenceye düşkün biri gibi algılanıyorum. Oysa ben, kuliste ıhlamur içen, sakin sakin oturan bir adamım. Ben, müziği seviyorum; müziği temsil ettiği düşünülen o hızlı ve çılgın hayatı değil. Kimileri maça gider, kimileri içki içer. Herkesin, deşarj olmak için kendinden başkasına dönüştüğü bir nokta vardır. Ben, bunların hiçbirini yapmıyorum; sadece sahneye çıkıyorum.
Paranın, istediğimiz şeylere ulaşmamızı sağlayan bir araç vazifesi üstlendiğini öğrendim. Doğuştan zengin bir adam değilim. Müzikten kazandığımı, yine müziğe yatırdım.
Sevdiğim kadına, her gün tekrar tekrar aşık olabileceğimi öğrendim. Karımla, lisede öğrenci olduğum yıllardan beri birlikteyim. Bugüne kadar; her yeni güne farklı bir insan gibi başladık, her gün değiştik.
İYİ BİR SOYADI İÇİN ÇALIŞIYORUM
Çocuk sahibi olduktan sonra, hayatı öylesine yaşamamak gerektiğini öğrendim. Baba olduktan sonra; daha sabırlı, evde zaman geçirmekten keyif alan, geleceğe bir şeyler bırakmak isteyen bir adama dönüştüm.
"Çocuk, kısmetiyle gelir" diye bir söz vardır; ama aslında o kısmeti, babalar yaratıyor. Çünkü çocuklarına gurur duyacağı bir soyadı bırakmak için, daha doğru işler yapıyorlar.
Sahneye çıkmanın, paraşütle atlamaya benzediğini öğrendim. Başlangıçta korkuyorsun ama bir kereden sonra, tekrar tekrar istiyorsun.
HER ŞEY OLAMAZSIN
15 yaşından beri müzikle uğraşıyorum ve 18 yaşında da, ilk kez, profesyonel anlamda sahneye çıktım. Üniversitede grafik tasarım eğitimi aldım ve ardından, reklamcılık yapmaya başladım. Ancak bir süre sonra, başkasının yönetiminde, belirli saatler içinde çalışmaktan sıkılmaya başladığımı fark ettim. Çünkü özgür ruhlu bir adamdım. Dolayısıyla, müziğe devam etmeye, grafik ve tasarım konusundaki becerilerimi de kendim için kullanmaya karar verdim.
Hayatta, her şeyi yapmaya çalışmamak gerektiğini öğrendim. Bizim ülkemizde, herkes her şey olmaya çalışıyor. Rakı masasında memleketi kurtarmak yerine, işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışsak; çok daha fazla şey kazanırız.
Sahnenin ve sanatçının, bir ışığı olması gerektiğini öğrendim. Ben de bu ışığa, parlaklığa yaraşır biçimde davranmaya çalışıyorum. İzleyicilerimin beni izlerken hayattan kopmalarını, bambaşka bir deneyim yaşamalarını istiyorum. Bu yüzden de sesiyle, kostümüyle, bambaşka bir iş yapmaya çalışıyorum.
DIŞ GÖRÜNÜŞÜM YANILTICI
Sıfırdan bir duruş yaratmanın ve onu korumanın çok zor olduğunu öğrendim. Şahsen ben, özgün olmak için çok çabalıyorum. Kafamda çizdiğim işleri başkasına anlatmak yerine, bizzat kendim yapıyorum. Çünkü yaratıcılık konusunda, kabiliyetli ve donanımlı olduğumu düşünüyorum.
Dış görünüşün, yanıltıcı olabileceğini öğrendim. Dışarıdan, eğlenceye düşkün biri gibi algılanıyorum. Oysa ben, kuliste ıhlamur içen, sakin sakin oturan bir adamım. Ben, müziği seviyorum; müziği temsil ettiği düşünülen o hızlı ve çılgın hayatı değil. Kimileri maça gider, kimileri içki içer. Herkesin, deşarj olmak için kendinden başkasına dönüştüğü bir nokta vardır. Ben, bunların hiçbirini yapmıyorum; sadece sahneye çıkıyorum.
Paranın, istediğimiz şeylere ulaşmamızı sağlayan bir araç vazifesi üstlendiğini öğrendim. Doğuştan zengin bir adam değilim. Müzikten kazandığımı, yine müziğe yatırdım.
Sevdiğim kadına, her gün tekrar tekrar aşık olabileceğimi öğrendim. Karımla, lisede öğrenci olduğum yıllardan beri birlikteyim. Bugüne kadar; her yeni güne farklı bir insan gibi başladık, her gün değiştik.
İYİ BİR SOYADI İÇİN ÇALIŞIYORUM
Çocuk sahibi olduktan sonra, hayatı öylesine yaşamamak gerektiğini öğrendim. Baba olduktan sonra; daha sabırlı, evde zaman geçirmekten keyif alan, geleceğe bir şeyler bırakmak isteyen bir adama dönüştüm.
"Çocuk, kısmetiyle gelir" diye bir söz vardır; ama aslında o kısmeti, babalar yaratıyor. Çünkü çocuklarına gurur duyacağı bir soyadı bırakmak için, daha doğru işler yapıyorlar.