Behzat Ç.'den şaşırtan görüntüler
Erdal Beşikçioğlu, üzerine tıpatıp dikilmiş bir gömlek gibi giydiği asi ve kendince adil başkomiser karakteriyle giderek devleşti. Ama hâlâ kendisini şöhret olarak görmüyor. O, sık sık tekrarladığı üzere 657'ye tabi, Ankaralı, aile babası bir devlet memuru. Ve böyle kalmaktan da, İstanbul'dan uzak durmaktan da gayet memnun
Erdal Beşikçioğlu’nu bütün yıl, başkomiser Behzat olarak siyah deri ceketi, çoğunlukla sert yüz ifadesiyle görmeye o kadar alıştık ki, bu algıyı kırmak istiyoruz. Tatil havasına girmek için Kilyos’tayız.
Ortalık kalabalıklaşmadan çekimi tamamlamak istediğimiz için Beşikçioğlu ve ekibi sabah 8 civarı, Solar Beach’e geldi.
Üzerinde V yakalı, beyaz bir tişört var. Kot pantolonu, spor ayakkabılarıyla Behzat Ç.’den alabildiğine farklı. Kesinlikle daha genç görünüyor. Kahvaltımızı 10 kişilik çekim ekibimizle, bol kahkahalı bir sohbet eşliğinde yaptıktan sonra, hava daha da sıcak olmadan, kalabalık bastırmadan çekime başlıyoruz.
Beşikçioğlu’yla ekibimiz arasındaki en esprili konu, çekimden önce kendisine gönderdiğimiz storyboard’daki kareler. Cep telefonundan o örnekleri gösterip “Allah aşkına benden bu adam çıkar mı, bu pozları gayet iyi veren başka adamlar var arkadaşlar” diyor. Ama biz onu tatil havasına sokacağız, ısrarlıyız.
Evet, fotoğraflarda da gördüğünüz gibi, Beşikçioğlu, çekimde Behzat’tan tamamen farklı bir stile büründü. Ne var ki objektif karşısında hemen Behzat’a dönüşüyor. Basın danışmanı Aygün Aydın’la sohbet ederken, “Ne tuhaf, Erdal Bey, Behzat gibi oldu birden” deyince “Aslında bence benzer birçok yönleri var. Erdal Bey, Behzat gibi ekibini korur, kollar ve haksızlığa tahammül edemez” dedi.
“Hepimiz oyuncu adayıyız”
‘Behzat Ç.’nin yeni bölümlerinde neler olacak? Behzat, Şule’yi kızı olarak kabul edip, bağrına basacak mı? Ercüment psikopatlıklarını sürdürecek mi? Peki filmin hikâyesi ne? Diziyle paralel mi gidiyor, yoksa bambaşka bir öykü mü var? Beşikçioğlu, zorlamama rağmen yeni bölümlerle de, filmle de ilgili pek detay vermek istemiyor. Filmin çekimleri tamamlanmış. 28 Ekim’de gösterime girecek. Yönetmen yine Serdar Akar. ‘Behzat Ç.’ ekibinin taptığı yönetmen, Beşikçioğlu’na “Gelini göremezsin” demiş. O yüzden çekimler bitmesine rağmen sonuç hakkında bir şey söyleyemiyor. Bildiğimiz bir şey var yalnız; internet ortamında, ‘Behzat Ç.’ fanlarının büyük itirazına rağmen Cansu Dere’nin filmde rol aldığı. Beşikçioğlu, itirazlara aldırmıyor: “Cansu iyi bir oyuncu adayı. Hepimiz oyuncu adayıyız zaten. Çok büyük disiplin ve özveriyle çalıştı sette.” Manken kökenlilerin oyunculuk yapmasına önyargıyla yaklaşanlardan değil. Ama kırmızı çizgisini, kendinden emin bir gülümsemeyle çekiyor: “Tiyatro sahnesine çıkmasınlar yalnız. Orada sesinizin tonundan, vurgunuza her şey bir bütün çünkü.”
“Abazan ergenler”
Beşikçioğlu’yla ‘off the record’ dünya ve memleket meseleleri üzerine epey konuşabilirsiniz. Gündemi yakından takip ettiği belli. Medyayla ilişkisi bu kadar değil elbette. Şöhreti arttıkça, gazetecilerin ona ilgisi de artıyor. “Bu, sizin üzerinizde baskı kuruyor mu?” deyince, “O baskı kurmuyor da, bazı magazin gazetecileri canımı sıkıyor” diye başlıyor anlatmaya. Bu konuda dertli. En son Antalya TV Ödülleri’nin ardından yapılan partide bir magazin gazetecisiyle tartıştığı gazetelere yansımıştı. “Orada ne oldu tam olarak?” sorusuna cevabı şöyle: “İçeride fotoğraf çekilmesi yasaktı. Ancak magazin duayenlerinden olduğu söylenen biri, ceketinin içine küçük dijital makinelerden gizlemiş. Canan’la (Ergüder) beni çekmeye çalışıyordu. Kendisine çekimin yasak olduğunu söyledik, o da dışarı çıktı. Bazı magazinciler abazan ergenler gibi davranıyor.” “Kızdıracaksınız magazincileri” deyince, tüm magazincileri aynı kefeye koymadığını, bazılarını kastettiğini vurguluyor.
O böyle iyi
Şubatta Ankara’da dizi setine giderek tanıdığımla temmuz ayında şöhreti ikiye katlanmış Beşikçioğlu arasında hiç fark yoktu. O, içinden gelenleri dürüstçe, lafı dolandırmadan söylemeyi seviyor. Kendisini şöhretlerin dünyasında pek görmüyor. Behzat’ı bu kadar inandırıcı canlandırmasının arkasında da sanırım, kendi içinde de hakkaniyet duygusunu kaybetmemiş olması var. Varsın İstanbul’da yaşamasın, varsın bar çıkışlarında görüntülenmesin, varsın magazin programlarına olur olmaz demeçler vermesin. O böyle iyi.
Kısa bir özetini yaptığımız yazının tamamını Tempo dergisinin ağustos sayısında okuyabilirsiniz. Tempo, bu ay Romantik Klasikler-2 kitap+CD’si hediyeli.
Ortalık kalabalıklaşmadan çekimi tamamlamak istediğimiz için Beşikçioğlu ve ekibi sabah 8 civarı, Solar Beach’e geldi.
Üzerinde V yakalı, beyaz bir tişört var. Kot pantolonu, spor ayakkabılarıyla Behzat Ç.’den alabildiğine farklı. Kesinlikle daha genç görünüyor. Kahvaltımızı 10 kişilik çekim ekibimizle, bol kahkahalı bir sohbet eşliğinde yaptıktan sonra, hava daha da sıcak olmadan, kalabalık bastırmadan çekime başlıyoruz.
Beşikçioğlu’yla ekibimiz arasındaki en esprili konu, çekimden önce kendisine gönderdiğimiz storyboard’daki kareler. Cep telefonundan o örnekleri gösterip “Allah aşkına benden bu adam çıkar mı, bu pozları gayet iyi veren başka adamlar var arkadaşlar” diyor. Ama biz onu tatil havasına sokacağız, ısrarlıyız.
Evet, fotoğraflarda da gördüğünüz gibi, Beşikçioğlu, çekimde Behzat’tan tamamen farklı bir stile büründü. Ne var ki objektif karşısında hemen Behzat’a dönüşüyor. Basın danışmanı Aygün Aydın’la sohbet ederken, “Ne tuhaf, Erdal Bey, Behzat gibi oldu birden” deyince “Aslında bence benzer birçok yönleri var. Erdal Bey, Behzat gibi ekibini korur, kollar ve haksızlığa tahammül edemez” dedi.
“Hepimiz oyuncu adayıyız”
‘Behzat Ç.’nin yeni bölümlerinde neler olacak? Behzat, Şule’yi kızı olarak kabul edip, bağrına basacak mı? Ercüment psikopatlıklarını sürdürecek mi? Peki filmin hikâyesi ne? Diziyle paralel mi gidiyor, yoksa bambaşka bir öykü mü var? Beşikçioğlu, zorlamama rağmen yeni bölümlerle de, filmle de ilgili pek detay vermek istemiyor. Filmin çekimleri tamamlanmış. 28 Ekim’de gösterime girecek. Yönetmen yine Serdar Akar. ‘Behzat Ç.’ ekibinin taptığı yönetmen, Beşikçioğlu’na “Gelini göremezsin” demiş. O yüzden çekimler bitmesine rağmen sonuç hakkında bir şey söyleyemiyor. Bildiğimiz bir şey var yalnız; internet ortamında, ‘Behzat Ç.’ fanlarının büyük itirazına rağmen Cansu Dere’nin filmde rol aldığı. Beşikçioğlu, itirazlara aldırmıyor: “Cansu iyi bir oyuncu adayı. Hepimiz oyuncu adayıyız zaten. Çok büyük disiplin ve özveriyle çalıştı sette.” Manken kökenlilerin oyunculuk yapmasına önyargıyla yaklaşanlardan değil. Ama kırmızı çizgisini, kendinden emin bir gülümsemeyle çekiyor: “Tiyatro sahnesine çıkmasınlar yalnız. Orada sesinizin tonundan, vurgunuza her şey bir bütün çünkü.”
“Abazan ergenler”
Beşikçioğlu’yla ‘off the record’ dünya ve memleket meseleleri üzerine epey konuşabilirsiniz. Gündemi yakından takip ettiği belli. Medyayla ilişkisi bu kadar değil elbette. Şöhreti arttıkça, gazetecilerin ona ilgisi de artıyor. “Bu, sizin üzerinizde baskı kuruyor mu?” deyince, “O baskı kurmuyor da, bazı magazin gazetecileri canımı sıkıyor” diye başlıyor anlatmaya. Bu konuda dertli. En son Antalya TV Ödülleri’nin ardından yapılan partide bir magazin gazetecisiyle tartıştığı gazetelere yansımıştı. “Orada ne oldu tam olarak?” sorusuna cevabı şöyle: “İçeride fotoğraf çekilmesi yasaktı. Ancak magazin duayenlerinden olduğu söylenen biri, ceketinin içine küçük dijital makinelerden gizlemiş. Canan’la (Ergüder) beni çekmeye çalışıyordu. Kendisine çekimin yasak olduğunu söyledik, o da dışarı çıktı. Bazı magazinciler abazan ergenler gibi davranıyor.” “Kızdıracaksınız magazincileri” deyince, tüm magazincileri aynı kefeye koymadığını, bazılarını kastettiğini vurguluyor.
O böyle iyi
Şubatta Ankara’da dizi setine giderek tanıdığımla temmuz ayında şöhreti ikiye katlanmış Beşikçioğlu arasında hiç fark yoktu. O, içinden gelenleri dürüstçe, lafı dolandırmadan söylemeyi seviyor. Kendisini şöhretlerin dünyasında pek görmüyor. Behzat’ı bu kadar inandırıcı canlandırmasının arkasında da sanırım, kendi içinde de hakkaniyet duygusunu kaybetmemiş olması var. Varsın İstanbul’da yaşamasın, varsın bar çıkışlarında görüntülenmesin, varsın magazin programlarına olur olmaz demeçler vermesin. O böyle iyi.
Kısa bir özetini yaptığımız yazının tamamını Tempo dergisinin ağustos sayısında okuyabilirsiniz. Tempo, bu ay Romantik Klasikler-2 kitap+CD’si hediyeli.