Cenk Eren, hayatının dönüm noktasını anlattı

Cenk Eren, hayatının dönüm noktasını anlattı: "Semra Özal, eşinin ölümünden sonra ilk kez beni dinledi. Manşetlere çıktım. İşte o gün bana sihirli değnek değdi."

Kendini bildin bileli şarkı söylemek isteyen biri miydin?
Ben Ankara'da doğdum, büyüdüm. Biliyorsun, Ankara'da büyükelçilikler vardır... Bizim evimiz de elçiliklerin konutlarına çok yakındı. Onların önünden geçerken hep diplomat olma hayali kurdum.

Peki kaç yaşındasın bu hayalleri kurarken?
13 yaşındayım fakat bir gecede değişti her şey. Birdenbire şarkıcı olmak istedim!

Nasıl oldu o?
Ajda Pekkan konseri vardı Atatürk Spor Salonu'nda, ilk canlı izlediğim kişiydi. "Ne güzel şey şarkı söylemek" demiştim. Televizyonda müzik eğlence programlarına sardım sonra, onları izledikçe de şarkıcı olmak istediğimi anladım.

İÇGÜDÜLER ÖNEMLİDİR
Herkes bir sanatçıyı sahnede izlediğinde etkilenir tamam da, sen "Ben bu işi yapabilirim" duygusuna nasıl kapıldın?

Ben şuna inanırım: İnsanlar ne yapıp ne yapamayacaklarını içgüdüleriyle anlayabilir. Benim içten gelen sesim de bana "Sen bu işte çok başarılı olacaksın" dedi, ta o yaşlarda!

Ne okuyordun o zaman?
Lisedeydim. Son sınıfta da "Muhakkak şarkıcı olmalıyım" durumuna gelmiştim fakat nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Bırak birini tanımayı, bu işler nasıl olur, nereden başlanır hiç bilmiyorum. Derken, yaz tatilinde arkadaşlarımla Antalya Side'ye gittim. Bilindik hikayedir; "Sesin güzel, şarkı söyle" derler ya, benimki de öyle. Çay bahçesi gibi bir yerde, canlı orkestra var, arkadaşların ısrarıyla bir, iki şarkı derken çay bahçesinin sahibi gelip "Burada şarkı söylesene akşamları" dedi. Yani benim sahneye çıkışım 1983 senesinde, Antalya Side'deki bir çay bahçesinde oldu.

O günleri hatırladığında aklına gelen?

İki sene önce Antalya'da bir programımız vardı; Side'de sahne aldığım yere de gittim. Bir saat durdum ve baktım. Ben kadere, alın yazısına çok inanırım... O sene ben Marmaris'e gitmek isterken, ekonomik durumlardan dolayı, ailemin isteğiyle Side'ye gitmek zorunda kalmıştım. Marmaris'e gitseydim belki şarkıcı olamayacaktım!

Sonra ne oldu?
Sonra Ankara Radyosu'nun bir sınav açtığını öğrendim. Çok sesli koroya korist alacaklar. Sınava girdim, ayıptır söylemesi üç bin kişinin içinden seçilen 20 kişiden biriydim. Sonuçta, bu sayede camianın içine girdim, sanatçıları tanıdım, gece kulüplerine gidip gelmeler başladı. 8-9 ay sonra istifa ettim, Ankara'da sahneye çıkmaya başladım.

BABAM TAVANA ZIPLADI
Aile ne diyor bu duruma?

Sahneye çıktığımda, rahmetli babama söyledim. Koltuğundan tavana zıpladı resmen! Hiç istemediler.

Nasıl bir anne-babaydı?
Annem ev kadını, babam serbest meslekle uğraşırdı, bir dönem şoförlük yapmıştı. Çok muhafazakâr bir aile.

Çok büyük çatışmalar yaşandı mı?
Evin en küçüklerine biraz daha müsamaha gösterilir ya hep. Anne, babayı ikna etti biraz. Hevesim geçer diye beklediler ama çok azmettim. 1986'da askere gittim, kayıt yaptırırken şarkıcı olduğum söyledim. Bir albay geldi, orduevinde şarkı söylememi istedi. Askerlerin düğünleri oluyor, 29 Ekim gibi özel geceler oluyor... Başladım, şarkı söylüyorum. Beğenmeye de başladılar. 88'de askerlik bitti, Ankara'ya döndüm.