Deniz Akkaya: Hiçbir şeyden pişman değilim

İnternette sürekli eski halini ve Nihat Doğan'la klibini görünce ne hissediyor?

Deniz Akkaya Bloomberg HT’de Gülin Yıldırımkaya’ya konuştu...

Estetik konusu temcit pilavı gibi Ajda Pekkan'ın da başında, eminim size de yüzlerce kez sorulmuştur. Ben medyadan bir örnekle soracağım, sürekli görüyorum özellikle de internet sitelerinde eski halleri-yeni halleri vs. Sizin Nihat Doğan'la bir klibiniz var. Bunların ısıtılıp, ısıtılıp gündeme getirilmesi sizi sinirlendiriyor mu, yoksa gülüyor musunuz? Ne hissettiriyor?

Öncelikle akıl ve ruh sağlığım açısından bunu herkese de öneriyorum: Hiçbir sosyal ağda yokum. Twitter kullanmasını bilmem bunu da övünerek söylüyorum, çünkü sürekli eliniz, beyniniz bunlarla meşgul olduğu zaman kendinizle meşgul olamıyorsunuz. Facebook'um yok. Internete ancak mailime girmek için giren biriyim, ısrarlı bir şekilde mail düşen telefonlardan kullanmıyorum, eski telefonlarla devam ediyorum. Ve söylediğiniz bu haberlerinde temcit pilavı gibi sürekli oralardaki varlığından haberdar değilim. Özellikle de bunu seçtim. Biraz ruhumu ve aklımı bu tip kirletici donelerden uzak tutmaya çalışıyorum. Beni rahatsız ediyor mu diye sorarsanız; hayır, tabii ki beni rahatsız etmiyor. Ben bunun üzerinden bir reklam yapıp, üstüne bir de para kazandım biliyorsunuz Aysel Gürel'le. Bir yorumum yok çünkü benim için nötr bir olay. Birileri bunlara tıklayıp eğer mutlu oluyorlarsa mutlu olsunlar, bunun üzerine çok da kafa yormuyorum.

Çok sevdiğim bir büyüğüme bu konu ile ilgili serzenişte bulunuyordum benim için milad olmuştur o an. Bana dedi ki '' Allah'ı da herkes sevmiyor, inanmayanlar var, düşmanlar var, sen herkesin seni sevmesini nasıl bekliyorsun ki?". Ve bu benim kafamda bir ampul yaktı. Aslında zaten böyle bir şey mümkün değil, herhangi bir grup gerçekten sizi sevmiyor olabilir, bunun üzerinde vakit kaybetmeye çok gerek yok. İnanın kişi kendiyle daha çok vakit geçirdikçe bu negatif oklar da azalıyor. Çünkü siz cevap verdikçe bu bir etki ve tepkiye dönüşüyor, ben cevap vermiyorum, okumuyorum, bilmiyorum ve okumayarak da ruh sağlığımı böyle koruyorum.

Deniz Akkaya: Hiçbir şeyden pişman değilim

Ayşe’den sonra harcamalarınız, yatırımlarınız yön değiştirdi mi? Eskisi kadar bol harcama yapıyor musunuz? Deniz Akkaya neye yatırım yapar, kazancını nasıl değerlendirir?

Ayşe olmadan önce bir birikimim vardı, elimden geldiğince gayrimenkule yatırmaya çalıştım, anadan-babadan anladığımız yatırım anlayışı bu. Ama şimdilerde kazandığım herşeyi yeni kurduğum bir işim var, ticarette önce yatırmak gerekiyor, geri dönüşümünü alabilmeniz için. Şu an Bağdat Caddesi'nde bir dükkanım var, Antalya'da bir bayiimiz var ama bayiileşme konusunda biraz yavaş gitmeyi düşünüyoruz. Belki İstanbul'da bayiilik vermeyeceğiz, kendimiz kendi havuzumuzda bir bütçe sağlayıp kendimiz mağazalar açmak istiyoruz. Eskiden benim ünlü bir departmant store dediğiniz yerlerden, büyük mağazalardan birinin puan kartı vardı bende yaklaşık 3-4 senedir hiç kullanmamışım geçen gün bir mail geldi, şimdi daha ziyade çocuk mağazalarının kartları var, puan kartları var. Oralara bolca yüklemeler yapıyoruz. Tabii çok değişti bir de ister istemez zaman içerisinde o harcamalarınızın artık bir değeri kalmadığını görüyorsunuz. Bir süre sonra 'İnsanlar bana baksın kıyafetime değil' istiyorsunuz. Anne olunca hep çocuğunuz giysin istiyorsunuz, çocuğunuz taksın, aslında çocuğunuza onca oyuncaklar alıyorsunuz benim kızımın en sevdiği oyuncak tencere ve kaşık. Tencere, kaşık ve bir sürahi de su verin akşama kadar onunla dünyanın en mutlu çocuğu olarak oynar. Üstündekine gelince çalçaput da giydirseniz henüz tabii o sosyalleşme algısı başlamadığı için ne giydirseniz umurunda bile değil. O yüzden harcıyorsunuz ama onlar bile çok gereksiz, her anne gibi özeniyorsunuz, benim şimdi mağazam var mağazaya getirdiğim her şeyi Ayşe'ye giydirmeye çalışıyorum, giymiyor. Yine tişörtüyle, iç çamaşırıyla, beziyle dolaşmak istiyor. Aslında çocuklar evde büyüklere derstir, insan olmayı tekrar hatırlatırlar, bu çal çaputun hiçbir önemi olmadığını, çok azla yetinebileceğimizi... Aslında hayat bu kadar basit işte. Ne kadar azla mutluysanız o kadar mutlusunuzdur.

Hiç hata yaptığınızı düşünüyor musunuz, hiç pişmanlığınız ve bu anlamda verebileceğiniz somut bir örnek var mı?

Hayır yok. Kimilerine göre hata olarak algılanabilecek şeyler sizi bugün siz yapan şeyler, yani onları yaşamasaydınız ben bugün bugünkü Deniz olmazdım. Ben hayata böyle bakıyorum, böyle bakmayı da hayat bana öğretti. Yargılamamayı, insanları belli kalıplara koymamayı, o yüzden herkese de önce bunu tavsiye ederim. Anda yaşamak çok mühim geride aman niye bu böyle oldu veya ileri bu olacak mı deyip aslında şu anki zamanın güzelliğini kaybetmektir bu. Bu kariyer anlamında da hata yapmaya çok meyilli bir hale kılar insanı. O yüzden hatam var ama niye böyle oldu demek yerine, bunların hepsi bir ders ve öğretiydi diye bakmayı tercih eden biriyim.