Dolunay Soysert: 25 kilo almak isterim!

Başrolde Aşk'ta Mustafa Sandal'la birlikte oynayan Dolunay Soysert “Türkiye'de Hollywood'daki gibi büyük prodüksiyonlar yapılamıyor. Oyuncu rolü için fiziğini fazla değiştiremiyor” dedi ve ekledi: Senaryoyu seversem, rolün beni zorlayacağına inanırsam, 25 kilo bile alırım!

TRT 1'de yayınlanan 'Başrolde Aşk' adlı sitcom'da eşinden boşanmış modern bir menajer olan 'Ceyda'yı oynayan Dolunay Soysert, komediye zaafı olduğunu söyledi. Daha önce de 'Benim Annem Bir Melek' adlı komedi dizisinde rol alan Soysert'le Mustafa Sandal'la birlikte oynadığı yeni dizisini, evliliğini ve bilinmeyen yönlerini konuştuk.

Dizide bir menajeri canlandırıyorsunuz. Sizce bir oyuncu neden menajerle çalışmalıdır?

Ben uzun zamandır menajerle çalışıyorum. Çok da memnunum! Oyuncular çok heyecanlıdır. Bu nedenle bazen, bazı gerçekleri gözden kaçırabilirler. Birinin sizi uyarması gerekir. Dolayısıyla menajerle çalışmayı çok avantajlı görüyorum. Benim heyecanlarımı, deliliklerimi, iştahlı tavırlarımı denetleyen çok iyi ekibim var.

İÇ ENERJİM ÇOK YÜKSEK

Peki bunca yıl menajerle çalışmış biri olarak, bunu dizideki rolünüze nasıl yansıttınız?


Ben yıllardır menajerlik sistemini inceleyebileceğim bir ofisin içinde çalışıyorum. Basınla ilişkilerin nasıl yürüdüğünü, projelerin nasıl geldiğini, bunların oyuncuya nasıl yansıtıldığını çok iyi gözlemlediğimi düşünüyorum.

Ben de gördüğüm bu sistemi, rolümle bağdaştırarak uygulamaya çalıştım. 'Ceyda'nın eski kocası, alaturka sistemi benimsemiş bir gazinolar kralı olan menajer 'Gani Galip'. Yani dizide yeni kafayla, eski kafanın çatışması var.

Bu dördüncü sitcom'unuz. Sitcom'u tercih etmenizin sebebi nedir?

Birincisi komediyi çok seviyorum. Dram isteğimi de tiyatro ve sinema filmlerimde rol alarak tatmin ediyorum. Yani böyle bir denge sağlamış oluyorum. Komedinin çalışma koşulları, dramaya göre çok daha rahat.

Platoda çalışıyoruz, hava koşullarına bağlı kalmıyoruz, dinlenme alanlarımız daha fazla olabiliyor. Bunların dışında ben komedinin ritmini seviyorum. Çünkü benim iç enerjim çok yüksek. Kısaca komediye zaafım var.

'Benim Annem Bir Melek'ten sonra yine bir sitcom'da rol almak, yerinde sayıyormuş rahatsızlığı yarattı mı sizde?

Açıkçası biraz düşündüm ama korkmadım. Çünkü ben zaten genellikle 30'lu yaşlarda, modern, bir çocuklu, çalışan bir kadını oynuyorum. Ben olabildiğince karakterlerin ayrılan yönlerinin altını çizmeye çalışıyorum.

Çünkü aynı kadın tiplerini oynarken bu kalıbı ne kadar değiştirebilirsiniz ki! Maalesef Hollywood'taki büyük prodüksiyonlu işlerdeki gibi büyük değişimlere giremiyoruz. O yüzden malzeme bu!

'Veda' filminde 'Zübeyde Hanım'ı oynayarak bu kalıbı yıkma imkanınız olmuştu...

O projenin beni iştahlandırmasındaki en büyük sebep buydu. Ben, beni zorlayan rollerin peşinden giderim. Ama ne yazık ki böyle işler Türkiye'de çok fazla talep edilmiyor, prodüksiyon da müsade etmiyor.

Mesela; bir film teklifi geliyor ve 25 kilo almanız gerekiyor.
“Tamam” derseniz, diğer dizi ve tiyatro işlerini unutmak zorundasınız. Yurt dışında oyuncuların hayatları sadece o rol oluyor. Onun karşılığını da alıyorlar.

TİLBE SARAN ŞAŞIRTTI

Öyle bir teklif gelse 25 kilo alır mısınız peki?


Olabilir. Senaryoyu seversem, karakter beni zorlayacaksa ve hakikaten kimse beni tanımayacaksa, oynamak isterim. “Broşürde ismini okuduk ama çıkmadı hâlâ desinler” isterim. Oyuncu için bu ayrı bir duygu...

Sizi bu anlamda şaşırtan bir oyuncu oldu mu?

Beni o derece şaşırtan 'Cesaret Ana' oyununda Tilbe Saran oldu. Uzaktan bir yerden seyrediyordum, sesi olmasa, o vücut formuyla tanımam mümkün değildi ve bu, beni acayip mutlu etti.


“ANNE YANIMIZA OTUR” DEDİLER!

“Veda' filmi gelene kadar 'Zübeyde Hanım'ın da bana teklif edileceğini düşünmezdim. “Benden nasıl Zübeyde Hanım olacak?” dedik ama yaşlandırma makyajından çıktığımda kimse beni tanımadı. Yardımcı oyuncular bile... “Anne gel yanımıza otur” diyorlardı. (Gülüyor) Gerçekten çok güzeldi.”


BEN ÜÇ ERKEĞİN ARASINDA KRALİÇE GİBİ YAŞIYORUM

Bu yoğun tempoda eşiniz Sinan Tuzcu'yla görüşebiliyor musunuz?


O da 'Aşk ve Ceza' dizisinde oynuyor, tiyatro oyunları oluyor... (Gülüyor) İnanın şu sıralar çok zor görüşüyoruz. Sinan da tiyatro oyunları için çok sıkı bir çalışma içinde... Bizim sık sık böyle dönemlerimiz oluyor. Yaz ayları geldiğinde, birbirimize daha yoğun zaman ayırabiliyoruz.
Bu arada sonuçta aynı çatı altında yaşıyoruz, tabii ki hiç görüşmememiz mümkün değil. Ayrıca zaten görüşmemiz de gerekiyor çünkü bir paylaşım içinde olmak zorundayız...
Benim yaşadıklarımı biriyle paylaşmam lazım. Özellikle rol çıkarırken birbirimize çok destek oluyoruz. Ben şu an da hayatımın en sancılı dönemlerinden birini yaşıyorum. Dolayısıyla bizim evimizde sessizlik çok uzun süre hakim olamıyor.

OYUNCU OLMASAYDIM VETERİNER OLURDUM!

Dizide 'Ceyda'yla, Mustafa Sandal'ın oynadığı 'Gani Galip' boşanmışlar ama aynı işi yapmaya devam ediyorlar. Orada nasıl bir çatışma yaşanacak?


Evet bir çatışma yaşanacak. Ben menajerliğin yeni anlayışını, 'Gani Galip' ise eskis anlayışı temsil ediyor. Popüler kültüre hizmet ettiğimiz için çatışma buradan doğuyor. Birbirleriyle konuştukları lisanla, kalplerinden geçen lisan çok farklı.
Birbirlerine âşıklar ve bir inat uğruna boşanmışlar. İkisi de çok dikkafalı... İçlerinde kalmış duyguları var. “Senden nefret ediyorum” diye birbirlerine bağırsalar da, kapı arkasında “Niye öyle söyledim?” diye hayıflanabiliyorlar.

AYAĞA KALDIRIRIM

Karakteri oluştururken menajerinizin müdahele ettiği yerler oldu mu peki?


Hayır, olmuyor. Bu başka bir karakter, sadece meslekleri aynı... Muhasebeciyi oynarken de muhasebecime gitmiyorum. Senaristleri hiçe saymamak lazım, sonuçta karakterleri onlar yaratıyorlar. Ben sadece ayağa kaldırıyorum. Bazen kendimden de eklemeler yapıyorum. Ama tabii 'Ceyda' profilinin dışına çıkmadan...

HAYATI HAYVANLAR

Sizin, hiç bilmediğimiz, farklı bir yeteneğiniz var mı peki?


Ben sizin neyi bildiğinizi bilmiyorum ki... (Gülüyor) Ama iyi bir veteriner olduğumu düşünüyorum. Yeni bir köpek aldık. Bütün heyecanımız o... Hayvanlar üzerine her şeyi okuyorum.
Bir kedimiz vardı; henüz bebek olan bir köpeğimiz daha oldu. Hayvanlarla iletişimim çok iyi... Oyuncu olmasaydım veteriner olabilirdim. Çünkü bunun da bir yetenek olduğunu düşünmeye başladım. Bu bebek, bize hayvanlarla iletişim kurabilmenin de özel bir yetenek olduğunu gösterdi.

KAYGAN BİR ZEMİNDEYİZ

Şarkıcıların oyuncu olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sizde herhangi bir rahatsızlık yaratıyor mu?


Burası bir şov dünyası! Televizyon da bir şov dünyası... Birilerinin birçok yeteneği olabilir.

Yeteneği olan yukarıda kalır, yeteneği olmayan elenir. Bunun eğitimine dikkat eden, kendisini sürekli geliştirmeye adayan, öğrenmeye açık insan, hangi meslekten olursa olsun, şov dünyasında olmalı.

Yeteneği olan yukarıda kalır, yeteneği olmayan elenir. Bunun eğitimine dikkat eden, kendisini sürekli geliştirmeye adayan, öğrenmeye açık insan, hangi meslekten olursa olsun, şov dünyasında olmalı.