'Pargalı'yı çözmeye çalışmak çok heyecan verici'

Okan Yalabık Habertürk'e verdiği özel röportajda, Pargalı'yı çözmeye çalışmanın çok heyecan verici olduğunu söyledi.

Röportaj yaptığınız kişi hakkında, o kısıtlı zaman içerisinde az da olsa bir fikriniz olur. Okan Yalabık ile ilgili en uzun süreli röportajı ben yapmışım, kendisi öyle söyledi. Tam 1 saat 48 dakika konuştuk. Fakat gel gör ki onu uzaktan izleyip ne düşünüyorsam, hâlâ aynı şeyleri düşünüyorum. Yani "Ben tanıştım kendisi şöyle bir insan" demem zor. Çünkü kendini kapatıyor. Röportaj vermeyi pek sevmiyor. "Kendi hakkımda çok konuşursam, inandırıcılığım kalmaz" diyor. Bu yüzden onun ağzından öznel bir cümle duymak neredeyse imkânsız. Röportaj boyunca da bu halini korudu. Her soruya mesafeli yaklaştı. Cümleye başlamadan önce uzun süre düşündü, sorularımı kelimeleri seçerek cevapladı. Bazen söylediğini beğenmediği de oldu, sil baştan tekrar anlattı. İşte konuştuklarımızın özeti.

-Hatırla Sevgili’de 1960’lardan 1990’lara uzanmıştınız. Muhteşem Yüzyıl’da 1500’lere transfer oldunuz. Oysa tarihle pek ilginiz yokmuş. Bu kaderin cilvesi mi acaba?

Özellikle okuldayken hiç sevmezdim tarih derslerini. "ÖSS’de çıktığı için bize tarih öğretiyorlar" diye düşünürdüm. Osmanlı dönemi de hiç ilgimi çekmiyordu.

-Dizilerde rol aldıkça fikriniz değişti mi peki?

İster istemez ilgim arttı. Hatta artık tarih bilmenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

-Muhteşem Yüzyıl vesilesiyle haftanın 6 günü o tarihi atmosfer içerisinde yaşamak nasıl bir duygu?

Kendini bir masalın içerisindeymiş gibi hissediyorsun. Ben ilk kez tarihi bir figürü canlandırıyorum. Gerçekte yaşamış birini oynamak çok acayip, heyecan verici bir durummuş. Pargalı’nın seçimleri, aşkı, ihtirası, saraya dahil olmadan önceki hayatı gibi şeyleri düşündükçe, onu çözmeye çalışmak, çok heyecan verici bir hal alıyor.

-Bir yandan da Pargalı kadar iyi at binmek, kılıç sallamak gerekiyor. Bu anlamda nasıl bir ön hazırlık aşaması oldu?

Of, neler neler yaptık. Oynadığım karakterin yetileri sırf bunlar da değil. Keman, ud, flüt çalıyor. Beş dil biliyor. Bazen Rum şivesiyle bazen İtalyanca konuşuyor. Üç ay sırf bunları oturtmak için deli gibi çalıştık.

-Bu kadar uğraştan sonra, "Keman çalarken müziğe uygun notaya basmıyor" diyenlere sinirleniyor musunuz?

O konuda ben de mustaribim. İzledikçe kendimi eleştiriyorum. İşe biraz daha eğilmem lazım.

-Genelde romantik ve fedakâr âşık karakterlerini canlandırdığınız için kadın hayranlarınızın sayısı bir hayli çok. Muhteşem Yüzyıl’da keman çalıp İtalyanca konuştukça onların gözünde ilahlaştığınızın farkında mısınız?

İnsanların hakkımda ne düşündükleri tabii ki ilgimi çekiyor ama yorumları fazla ciddiye almak doğru gelmiyor bana.

'AŞK'TA ISRARCI DEĞİLİM'

-Dibe vurduğunuz dönemlerde nasıl ayaklanıyorsunuz?

Bazen "Hayırlısı" deyip yola devam etmek en doğrusu. Çok elzem değilse fazla diretmem. Hemen vazgeçebilirim.

-Sizin için çok elzem olan durumlar neler?

Ailevi şeyler elzemdir. İnsanın özelinde olmazsa olmazları vardır.

-Bunların içerisinde aşk da var mı peki?

Var tabii. Fakat aşk konusunda da pek ısrarcı olduğumu söyleyemeyeceğim.

-İnsan âşık olduğu birinden kolay vazgeçebilir mi?

Eğer yolunda gitmeyen şeyler varsa, fazla zorlamamak lazım. Zira o kadar vaktimiz yok.

-Nasıl bir çevreniz var?

Yıllardır tanıdığım, görüştüğüm arkadaşlarım var. Bazıları müzisyen. Bazen evde beraber müzik yapıp vakit geçirdiğimiz oluyor. Konsere, sinemaya da gidiyorum ama daha çok evde olmayı seviyorum.

“Kanuni ile İbrahim Paşa arasında cinsel yakınlaşma vardı” imalarının yarattığı tartışma hakkında ne düşünüyor?
Kanuni der ki, "Bir kardeş seçme şansı olsaydı, evvela seni seçerdim." Sanırım aralarındaki dostluğun kuvvetini ifade edebilecek en anlamlı ifade bu...

13 YIL SADRAZAMLIK

Bugünkü Yunanistan’ın Parga kasabasında doğduğu tahmin edilen İbrahim Paşa, genç yaşta Şehzade Süleyman’ın hizmetine girdi. Süleyman’ın tahta çıkışıyla önce hasodabaşı, 1523’te de Sadrazam oldu. Belgrad ve Rodos’un fethi, Mısır ve Macaristan seferlerinde ön plana çıktı. Ancak, Sultan Süleyman’a yakınlığı sayesinde kavuştuğu güç, göze batmaya başladı. Hırıstiyanlığı gizli yaşadığı, servet düşkünü olduğu öne sürüldü. İftar için saraya çağrıldığı 14-15 Mart 1536 gecesi bir sebep gösterilmeden boğduruldu. Mal ve mülkünün büyük bölümüne el kondu.