Rana Cabbar: Türkiye'de Abbaslar çok

'Hayat Devam Ediyor'un sevilmeyen adamı Abbas Ağa, rol aldığı dizi hakkında açıklamalarda bulundu.

Başarılı oyuncu Rana Cabbar, Mahsun Kırmızıgül'ün yazıp yönettiği 'Hayat Devam Ediyor'daki rolüyle bir anda sevilmeyen bir adam haline geldi. Çünkü, dizide çocuk yaştaki 'Hayat'la evlenip ona şiddet uygulayan 70 yaşındaki 'Abbas'ı canlandırıyor.

RANA CABBAR'DAN ABBAS AĞA YORUMU

Rana Cabbar, geçen haftaki bölümde kalp krizi geçiren ve bu akşam saat 20.00'de atv'de yayınlanacak bölümde ölüp ölmediği anlaşılacak olan 'Abbas' karakterini ve dizi ile ilgili bilinmeyenleri anlattı:

Dizide kötü bir karakteri oynuyorum ve eğer olumsuz bir şeyler duyarsam bu, benim o karakteri inandırıcı oynadığım anlamına gelir.

'Abbas' her gün aynı rüyayı gören 70 yaşında bir adam. Hep yaş sorulur, aslında bu dört ayaklılar için hep sorulan sorulardır. İnsanlar için sormak ayıptır. Aradaki yaş farkı, güçlü ve zengin olmak, bu teknolojik çağda önemli değildir. Zeka ve yürek önemlidir. 'Abbas'ı azıcık uzağa koyup öyle bakmak gerek. Zengin olmuş ama gençliğine geri dönmek istiyor. Dizideki kimse iki boyutlu kağıttan kesilmiş değil. Hepsi üç boyutlu, yaşayan insanlar. Mutlak kötü de iyi de yoktur. Neden bunu yaptığını sorgulamak lazım.

'Oda sıcaklığında bina' diye bir laf var. Oda sıcaklığına indirgemek, abartısız oynamak çok önemli. Bazıları ayağına çekiç düşmüş gibi oynuyor. Öyle bir şey yok. Doğal olmak lazım.

HİKAYE BENİ ÇOK ETKİLEDİ

Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncusuyum. Tiyatro yaparken 20 sene Anadolu'yu karış karış gezdik. İnsan hallerini biliyoruz. Bu, üniversite okumakla eş değer bir olay. Yaşanmışlık çok önemli. Gözlemler yaptım. Bu tür olaylar o yörelerde hep var. Aslında büyük şehirlerde de var.

Hikaye genel anlamıyla beni çok etkiledi. Heyecanlandırdı. Lokal gibi görünen hikaye aslında evrensel bir sorunu işliyor. Lokalden evrensele getirebilmek önemliydi.
Mahsun'un filmlerini de takip ettim. Yaratıcı ve coşkun bir yönetmen. Nuri Bilge Ceylan ve Ekrem Çatay gibi örnek olan biri. Kendine has tarzı var. Anlattığımız sorun, her yerde var. Ben de katkıda bulunmak istedim.

HİKAYEYİ YAŞIYOR

Doğallığı ve üretkenliği Mahsun'u diğer yönetmenlerden ayırıyor. Derinlemesine çalışan bir tarzı var. Standart biri değil. Bazıları yönetmenliği rozet gibi üstünde taşıyor. Mesai bittiğinde de çıkartıp koyuyor kenara. Mahsun, 24 saat konunun içinde ve adeta hikayeyi yaşıyor.

Bazı insanlar yaşamak için oynuyorlar; bazıları da oynamak için yaşıyorlar. Ben oynamak için yaşıyorum. Mahsun'un da oyunculuk deneyimi olduğu için kimden neyi, nasıl alabileceğini iyi biliyor. Bu coşkunluğu ve heyecanı Türk sineması için önemlidir. Mahsun, Türk sineması için bir şans.

DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR DİZİ

Dizide, toplumsal sorunun sebeplerini anlatıyoruz. Mahsun, sinemada da sorunlara parmak basan hikayeleri evrensel dille anlatıyordu. Filmleri iyi gişe yaptı ama yine de herkese ulaşamıyordu. Dizi yaparak her eve girdi. Bu da, bu sorunu yaşayanlara tokat gibi geldi.

Çocuk yaştaki bir kızın dedesi yaşındaki adamla evlendirilmesi bir sorun. Biz, bu tür insanların arkasına teneke bağlıyoruz. "Çıngıraklı deve kaybolmaz" diye bir söz vardır. O nereye gidiyorsa, yaptığı iş de onunla birlikte gider, rezil olur. Bizim yaptığımız bu. Biz hukukçu değiliz, polis de. Ama reşit olmadan evlendirilmek istenen kızlar, haklarını arayabileceklerini öğrendiler. O anlamda devrim niteliğinde bir dizidir bu.

Dizinin bir derdi var. Onun dışında diziyi izleten en büyük şey; sinema mantığıyla çekiliyor olması. Diğer yönetmenleri kıskandıracak bir dizi. Çünkü biz tekniği ve kalitesiyle izleyiciye farkındalık yarattık.