Tardu Flordun: Canan bazen 5 yaşında
Canan Ergüder ve Tardu Flordun birbirleriyle ilgili çok özel açıklamalarda bulundu.
Biri 'Behzat Ç.' dizisinde adalet için savaşan savcıyı, diğeri 'Tek Başımıza' adlı dizide kötü adamı canlandırıyor. Canan Ergüder ve Tardu Flordun; gerçek hayatta ise rollerinin aksine aynı yolda yürümeyi tercih ediyorlar. Yaklaşık üç yıldır birlikte olan iki sevgili; çekimlerden fırsat buldukça İstanbul'un tadını çıkarıyorlar. İkili; neler yaptıklarını ve İstanbul'un kendileri için ne ifade ettiğini Touch İstanbul dergisine anlattı.
İstanbul denince aklınıza ilk ne geliyor?
CANAN ERGÜDER: İstanbul benim için karmaşık biraz. Ben bu şehri hem seviyorum, hem de aksi duygular hissediyorum. Ulus'ta büyüdüm, o tarafları çok iyi bilirim. Klasik Avrupa yakası çocuğuyum.
TARDU FLORDUN: Ben aslında Ankaralıyım ama Cihangir'de büyüdüm. 35 sene önceki Cihangir şu anki haliyle karşılaştırıldığında; çok daha düzgün insanların ikamet ettiği bir semtti. Benim için özeldir o dönemi...
Bu şehrin hangi semti olmak isterdiniz?
C.E.: Galata olmak isterdim; ruhuma hitap eden yer orası olduğu için... Eski yapılar, oradaki bohem atmosfer çok anlamlı geliyor bana.
T.F.: Bebek'te otursam da zamanında ikamet ettiğim Teşvikiye özeldir benim için. Şu anda Cihangir ve Bebek'te artık pek bulunamayan mahalle kültürü orada devam ediyor. Gittikçe yozlaşan bu kültürümüz karşısında en sağlam duran semtlerden biri.
İstanbul'da en çok neye tahammül edemiyorsunuz?
C.E.: Trafiğe... Bir de apartmanların renklerini sevmiyorum, abuk sabuk. Tamam kaotik bir yapısının olması özel kılıyor İstanbul'u ama düzen de gerekiyor. Bir şehir planlaması olması gerektiğine inanıyorum.
T.F.: Biz her alanda böyle bir yaklaşıma sahibiz. Bazı tabularımız var, köşeli renkler de bu tavırla birlikte geliyor. Çevremizdeki binaların çoğu okul ve hastane renginde. Bebek gibi bir semtte bile o kadar kötü bir yapılaşma var ki... Bunun kırılması gerekir diye düşünüyorum.
POPÜLER MEKANLARI SEVMEM
Burayı yaşanılır kılan detaylar nedir?
C.E.: Denizi, Galata Kulesi... Orası benim için Boğaz'dan daha önemli bir manzara. Orijinal kulenin bulunduğu yeri gördüm, binaların arasında kalmış. Aslında öyle bir şey var, kulenin ilk yapıldığı yer farklı.
T.F.: Eski fotoğraflarını ben de görmüştüm. Benim için öncelikli olarak Boğaz geliyor ve ardından Teşvikiye. Galata çevresi çok özel bir kartpostal gibi, hatta bir sürü kartpostal bir arada sanki. Fakat yollar çok kötü, çift taraflı park devam ediyor bunun kaldırılması lazım.
Peki bu kaotik şehrin sizde en çok iz bırakan mekanları neler?
C.E.: Bebek benim için de çok özel ama dejenere olmaya başladı. Rumelihisarı'nın içi hayatımda gördüğüm en güzel Boğaz manzaralarından birine sahip.
T.F.: Ben, Haliç'i de es geçemeyeceğim, oradaki yapılaşma çok iyi.
C.E.: Sütlüce ve tekrar Galata demek zorundayım. Orada tek bir sokağa vurulduğumu hatırlıyorum. Tabii her zaman için Etiler, Bebek çocukluğumun geçtiği yerler...
T.F.: Ben popüler mekanları seven biri değilim. Atlıyorum arabaya tek başıma ya da Canan buradaysa onunla birlikte Anadolu ve Rumeli Fener'ine gidiyoruz. Orada güzel, kuytu mekanlar var. Altı, yedi tane yer keşfettik çok güzel ve sakin.
Canan Hanım sevgiliz Tardu Bey İstanbul'un neyine benziyor?
C.E.: İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'e açılan noktasındaki dalgalı denizine. O denizin koyu taraflarına da benzetiyorum. Çocukluğumda Anadolu Hisarı'nda da çok vakit geçirirdim, hatta
yüzmeyi orada öğrendim. Oradan Marmara'ya doğru bir akıntı vardır ve deniz çok çırpıntılı olur. Küçük yaşlarda orada yüzmem yasaktı, oraya da benzetirim.
Canan Hanım size İstanbul'un nelerini hatırlatıyor?
T.F.: Kız Kulesi'ne benzetiyorum. Bebek semti de diyebilirim, zaman zaman 35 yaşındaki bir kadın, beş yaşındaki gibi olabiliyor.
RİVA'DA KAHVALTI HARİKA OLUR
İstanbul'un dışında başka nerede yaşardınız?
T.F.: Amsterdam... Çünkü rahat ediyorum. Oradaki ilişkiler doğru geliyor bana, sahte değil...
C.E.: New York'ta yaşadım ama Chicago da çok güzel bir şehir. Amsterdam diyeceğim ben de. İlk gittiğimizde, hayatımızın en romantik tatilini geçirmiştik. İnsan ilişkileri de çok net.
İstanbul'da güzel bir gün için sizden rota çizmenizi istesek...
C.E.: Hafta içi bir gün; öncelikle Riva'da kahvaltı, orada at da binilebilir. Ardından şehir içine gelip Galata taraflarındaki antika dükkanlarında takılıp Tomtom Suites Oteli'nin çatısında bulunan La Muette'de bir öğlen yemeği... Anadolu yakasına gidilip Kuzguncuk'ta akşam yemeği ve Çamlıbağ şarabı.
T.F.: Fenerbahçe, Kalamış tarafı da çok güzel.
İstanbul denince aklınıza ilk ne geliyor?
CANAN ERGÜDER: İstanbul benim için karmaşık biraz. Ben bu şehri hem seviyorum, hem de aksi duygular hissediyorum. Ulus'ta büyüdüm, o tarafları çok iyi bilirim. Klasik Avrupa yakası çocuğuyum.
TARDU FLORDUN: Ben aslında Ankaralıyım ama Cihangir'de büyüdüm. 35 sene önceki Cihangir şu anki haliyle karşılaştırıldığında; çok daha düzgün insanların ikamet ettiği bir semtti. Benim için özeldir o dönemi...
Bu şehrin hangi semti olmak isterdiniz?
C.E.: Galata olmak isterdim; ruhuma hitap eden yer orası olduğu için... Eski yapılar, oradaki bohem atmosfer çok anlamlı geliyor bana.
T.F.: Bebek'te otursam da zamanında ikamet ettiğim Teşvikiye özeldir benim için. Şu anda Cihangir ve Bebek'te artık pek bulunamayan mahalle kültürü orada devam ediyor. Gittikçe yozlaşan bu kültürümüz karşısında en sağlam duran semtlerden biri.
İstanbul'da en çok neye tahammül edemiyorsunuz?
C.E.: Trafiğe... Bir de apartmanların renklerini sevmiyorum, abuk sabuk. Tamam kaotik bir yapısının olması özel kılıyor İstanbul'u ama düzen de gerekiyor. Bir şehir planlaması olması gerektiğine inanıyorum.
T.F.: Biz her alanda böyle bir yaklaşıma sahibiz. Bazı tabularımız var, köşeli renkler de bu tavırla birlikte geliyor. Çevremizdeki binaların çoğu okul ve hastane renginde. Bebek gibi bir semtte bile o kadar kötü bir yapılaşma var ki... Bunun kırılması gerekir diye düşünüyorum.
POPÜLER MEKANLARI SEVMEM
Burayı yaşanılır kılan detaylar nedir?
C.E.: Denizi, Galata Kulesi... Orası benim için Boğaz'dan daha önemli bir manzara. Orijinal kulenin bulunduğu yeri gördüm, binaların arasında kalmış. Aslında öyle bir şey var, kulenin ilk yapıldığı yer farklı.
T.F.: Eski fotoğraflarını ben de görmüştüm. Benim için öncelikli olarak Boğaz geliyor ve ardından Teşvikiye. Galata çevresi çok özel bir kartpostal gibi, hatta bir sürü kartpostal bir arada sanki. Fakat yollar çok kötü, çift taraflı park devam ediyor bunun kaldırılması lazım.
Peki bu kaotik şehrin sizde en çok iz bırakan mekanları neler?
C.E.: Bebek benim için de çok özel ama dejenere olmaya başladı. Rumelihisarı'nın içi hayatımda gördüğüm en güzel Boğaz manzaralarından birine sahip.
T.F.: Ben, Haliç'i de es geçemeyeceğim, oradaki yapılaşma çok iyi.
C.E.: Sütlüce ve tekrar Galata demek zorundayım. Orada tek bir sokağa vurulduğumu hatırlıyorum. Tabii her zaman için Etiler, Bebek çocukluğumun geçtiği yerler...
T.F.: Ben popüler mekanları seven biri değilim. Atlıyorum arabaya tek başıma ya da Canan buradaysa onunla birlikte Anadolu ve Rumeli Fener'ine gidiyoruz. Orada güzel, kuytu mekanlar var. Altı, yedi tane yer keşfettik çok güzel ve sakin.
Canan Hanım sevgiliz Tardu Bey İstanbul'un neyine benziyor?
C.E.: İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'e açılan noktasındaki dalgalı denizine. O denizin koyu taraflarına da benzetiyorum. Çocukluğumda Anadolu Hisarı'nda da çok vakit geçirirdim, hatta
yüzmeyi orada öğrendim. Oradan Marmara'ya doğru bir akıntı vardır ve deniz çok çırpıntılı olur. Küçük yaşlarda orada yüzmem yasaktı, oraya da benzetirim.
Canan Hanım size İstanbul'un nelerini hatırlatıyor?
T.F.: Kız Kulesi'ne benzetiyorum. Bebek semti de diyebilirim, zaman zaman 35 yaşındaki bir kadın, beş yaşındaki gibi olabiliyor.
RİVA'DA KAHVALTI HARİKA OLUR
İstanbul'un dışında başka nerede yaşardınız?
T.F.: Amsterdam... Çünkü rahat ediyorum. Oradaki ilişkiler doğru geliyor bana, sahte değil...
C.E.: New York'ta yaşadım ama Chicago da çok güzel bir şehir. Amsterdam diyeceğim ben de. İlk gittiğimizde, hayatımızın en romantik tatilini geçirmiştik. İnsan ilişkileri de çok net.
İstanbul'da güzel bir gün için sizden rota çizmenizi istesek...
C.E.: Hafta içi bir gün; öncelikle Riva'da kahvaltı, orada at da binilebilir. Ardından şehir içine gelip Galata taraflarındaki antika dükkanlarında takılıp Tomtom Suites Oteli'nin çatısında bulunan La Muette'de bir öğlen yemeği... Anadolu yakasına gidilip Kuzguncuk'ta akşam yemeği ve Çamlıbağ şarabı.
T.F.: Fenerbahçe, Kalamış tarafı da çok güzel.