Tuba Ünsal: Göründüğüm gibi şeker kız değilim
Ünlü oyuncu Tuba Ünsal, XOXO The Mag Dergisi'ne verdiği röportajda ilginç açıklamalar yaptı
Ünsal, göründüğü gibi şeker kız olmadığını söyledi
* Tam bir şehirliyim. İstanbul gibiyim aslında. Her şeye rağmen bir sosyal hayatım var. Çoluk çocuk, iş güç, müzikal, çekimler, diziler derken çok yoğun bir tempo içinde olduğumu söyleyebilirim. Ama ona rağmen mutlaka arkadaşlarıma vakit ayırıyorum, kaçırmak istemediğim partilere gidiyorum, bir kadeh içki içip huzurla yatağıma girebiliyorum. Neyse ki hayatımın aşkı Murat, tüm bunları anlayışla karşılıyor. Yaşıyorum işte...
* İç dünyam hiç öyle dışarıdan göründüğü gibi şeker bir kıza ait değil. Yeri geldi uzun saatler çalışmak istemediğim için Çarkıfelek’te çalıştım. O zaman yakın çevrem kulaklarına inanamayıp “Delirdin herhalde’’ dedi. Halbuki sadece çok yorulmadan kolay para kazanmak istiyordum. Sonra alıp başımı New York’a gittim. Ama tüm bunlar şu an gördüğün Tuba’yı yaratan katmanları oluşturdu. Yani anlayacağınız ben kesinlikle bir şeker kız değilim.
* Tuttuğunu koparan bir tiptim. Bana ikizim kadar benzeyen bir ablam var. İşte o tam fiziksel olarak göründüğü gibidir. Tek başına sokağa çıkamaz. İlk erkek arkadaşıyla evlendi. 23 yaşında çocuk yaptı. 10 senedir anne. Ama ben farklıyım. Hayatın getirdiği bir sertlik var bende. Yalnız büyüdüm. Çok zor şartlarda çalıştım. 16 yaşındayken cebimde 2000 frank parayla Paris’e modellik yapmaya gittim mesela.
* Hayatımı özgürce yaşadım, diğer yandan da işimi yaptım. Çekimin bittiği andan itibaren devam eden hayatım kimseyi ilgilendirmez.
* 9 aylık hamileyken gece kulübüne gidiyordum. Aslında çok kolay bir hamilelik geçirdim. Hiçbir sıkıntım, stresim yoktu.
* Hamilelik anlatılmaz yaşanır! Çocuk kararını eşim Murat’ın cesaretlendirmesiyle aldık. Çocuğumuzun olmasını çok istiyorduk.
‘BASİT DÜŞÜNÜRÜM’
* Çocuk yapmanın bir kadının hayatını gerçekten çok değiştirdiğine inanmıyorum. Büyük bir sorumluluk var, inanılmaz bir sevgi var; doğru, ama bir yandan hayatınıza devam etmek zorundasınız. Ben bunu yapmaya çalıştım. Ben her zaman son derece basit düşünen biri oldum. Hayatımda iki gün üst üste spora gitmiş biri değilim. Sebze-meyve ayrımı nedir? Ne kadar vitamin almalıyım? Bu soruların cevaplarıyla ilgilenmiyorum. Gerçek hayatta bunlar yok. ‘Benim Tatlı Komposto Günlüğüm’ kitabında sadece hayatın içinden sıradan bir genç kız hamile kaldığında neler yaşar bunun cevabını vermek istedim.
* Sare bir ‘proje bebek’ değil. Sadece onunla tatlı, hoş, pozitif bir süreç geçirmek istiyorum. O zaten alacağını alır hayattan. I Çok klasik olacak ama ben çocukken bile cebimdeki paranın yarısını paylaşırdım. Facebook ve Twitter’ı onu yedim, bunu izledim yerine böyle bir iş için kullanmanın daha akıllıca olduğunu düşünüyorum. Evet, partileyip eğlenelim elbette. Ama gözümüzü dünyaya bu kadar kapalı tutmayalım.
* İdeal bir arkadaş olduğum söylenemez. Çok sosyal görünmeme rağmen içimde bambaşka bir dünya var. Yine de bilerek kimseyi incitmemeye çalışırım. Yardıma ihtiyacı olduğunu duyduğum herkese iki elim kanda olsa yardım ederim. En yakın arkadaşımı dört ay görmediğim zamanlar oluyor mesela. Ama bazen de yeni tanıştığım bir insanla oturup yedi saat vakit geçirdiğim oluyor. Böyle garip bir güven duygum var. Rahmetli babam, “İnsanlara güvenmeden yaşayacağına güvenip kazık ye” derdi. Mottom bu.
"BÜYÜYÜNCE AZRA AKIN OLACAĞIM"
* Elit Model yarışmasına katıldım ama kazanamadım. Azra Akın, birinci oldu. Azra esas çıkışını seneler sonra katıldığı güzellik yarışmasıyla yaptı aslında. İşin tuhafı hâlâ her katıldığı yarışmada birinci oluyor. Elite Model Look birincisi, Türkiye Güzeli, Dünya Güzeli... Son olarak bir dans yarışmasında birinci oldu. Büyüyünce Azra Akın olmak istiyorum!
* Açıkçası bu sektörde başlangıçta seçici olmak zor. Sektörün sana dayattığı işleri almak zorundasın.
* Ben özel hayatımda sürekli değişen biriyim. Her gün yeni bir Tuba var. Dolayısıyla bu durum insanların hoşuna gidiyor. Bu yüzden de sürekli izlenebilir ve takip edilebilir biri haline geldiğimi düşünüyorum.
* Tam bir şehirliyim. İstanbul gibiyim aslında. Her şeye rağmen bir sosyal hayatım var. Çoluk çocuk, iş güç, müzikal, çekimler, diziler derken çok yoğun bir tempo içinde olduğumu söyleyebilirim. Ama ona rağmen mutlaka arkadaşlarıma vakit ayırıyorum, kaçırmak istemediğim partilere gidiyorum, bir kadeh içki içip huzurla yatağıma girebiliyorum. Neyse ki hayatımın aşkı Murat, tüm bunları anlayışla karşılıyor. Yaşıyorum işte...
* İç dünyam hiç öyle dışarıdan göründüğü gibi şeker bir kıza ait değil. Yeri geldi uzun saatler çalışmak istemediğim için Çarkıfelek’te çalıştım. O zaman yakın çevrem kulaklarına inanamayıp “Delirdin herhalde’’ dedi. Halbuki sadece çok yorulmadan kolay para kazanmak istiyordum. Sonra alıp başımı New York’a gittim. Ama tüm bunlar şu an gördüğün Tuba’yı yaratan katmanları oluşturdu. Yani anlayacağınız ben kesinlikle bir şeker kız değilim.
* Tuttuğunu koparan bir tiptim. Bana ikizim kadar benzeyen bir ablam var. İşte o tam fiziksel olarak göründüğü gibidir. Tek başına sokağa çıkamaz. İlk erkek arkadaşıyla evlendi. 23 yaşında çocuk yaptı. 10 senedir anne. Ama ben farklıyım. Hayatın getirdiği bir sertlik var bende. Yalnız büyüdüm. Çok zor şartlarda çalıştım. 16 yaşındayken cebimde 2000 frank parayla Paris’e modellik yapmaya gittim mesela.
* Hayatımı özgürce yaşadım, diğer yandan da işimi yaptım. Çekimin bittiği andan itibaren devam eden hayatım kimseyi ilgilendirmez.
* 9 aylık hamileyken gece kulübüne gidiyordum. Aslında çok kolay bir hamilelik geçirdim. Hiçbir sıkıntım, stresim yoktu.
* Hamilelik anlatılmaz yaşanır! Çocuk kararını eşim Murat’ın cesaretlendirmesiyle aldık. Çocuğumuzun olmasını çok istiyorduk.
‘BASİT DÜŞÜNÜRÜM’
* Çocuk yapmanın bir kadının hayatını gerçekten çok değiştirdiğine inanmıyorum. Büyük bir sorumluluk var, inanılmaz bir sevgi var; doğru, ama bir yandan hayatınıza devam etmek zorundasınız. Ben bunu yapmaya çalıştım. Ben her zaman son derece basit düşünen biri oldum. Hayatımda iki gün üst üste spora gitmiş biri değilim. Sebze-meyve ayrımı nedir? Ne kadar vitamin almalıyım? Bu soruların cevaplarıyla ilgilenmiyorum. Gerçek hayatta bunlar yok. ‘Benim Tatlı Komposto Günlüğüm’ kitabında sadece hayatın içinden sıradan bir genç kız hamile kaldığında neler yaşar bunun cevabını vermek istedim.
* Sare bir ‘proje bebek’ değil. Sadece onunla tatlı, hoş, pozitif bir süreç geçirmek istiyorum. O zaten alacağını alır hayattan. I Çok klasik olacak ama ben çocukken bile cebimdeki paranın yarısını paylaşırdım. Facebook ve Twitter’ı onu yedim, bunu izledim yerine böyle bir iş için kullanmanın daha akıllıca olduğunu düşünüyorum. Evet, partileyip eğlenelim elbette. Ama gözümüzü dünyaya bu kadar kapalı tutmayalım.
* İdeal bir arkadaş olduğum söylenemez. Çok sosyal görünmeme rağmen içimde bambaşka bir dünya var. Yine de bilerek kimseyi incitmemeye çalışırım. Yardıma ihtiyacı olduğunu duyduğum herkese iki elim kanda olsa yardım ederim. En yakın arkadaşımı dört ay görmediğim zamanlar oluyor mesela. Ama bazen de yeni tanıştığım bir insanla oturup yedi saat vakit geçirdiğim oluyor. Böyle garip bir güven duygum var. Rahmetli babam, “İnsanlara güvenmeden yaşayacağına güvenip kazık ye” derdi. Mottom bu.
"BÜYÜYÜNCE AZRA AKIN OLACAĞIM"
* Elit Model yarışmasına katıldım ama kazanamadım. Azra Akın, birinci oldu. Azra esas çıkışını seneler sonra katıldığı güzellik yarışmasıyla yaptı aslında. İşin tuhafı hâlâ her katıldığı yarışmada birinci oluyor. Elite Model Look birincisi, Türkiye Güzeli, Dünya Güzeli... Son olarak bir dans yarışmasında birinci oldu. Büyüyünce Azra Akın olmak istiyorum!
* Açıkçası bu sektörde başlangıçta seçici olmak zor. Sektörün sana dayattığı işleri almak zorundasın.
* Ben özel hayatımda sürekli değişen biriyim. Her gün yeni bir Tuba var. Dolayısıyla bu durum insanların hoşuna gidiyor. Bu yüzden de sürekli izlenebilir ve takip edilebilir biri haline geldiğimi düşünüyorum.