Şafak Sezer'in krallık yolu
Ekranlarda "Alemin Kralı" dizisiyle izlediğimiz oyuncu Şafak Sezer ilk başladığı noktadan bugüne geçirdiği dönemleri anlattı.
Oyuncu Şafak Sezer tiyatro sahnesinde ilk rolünün bir eşek olduğunu söyledi. Sezer “Babam beni sahnede eşek kılığında görünce ayakkabıyla Karımınki bir güzel dövmüştü. Yani ben buralara eşeklikten geldim” dedi.
EŞEKLİKTEN BU NOKTAYA GELDİM
* Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı ?
11 yaşında hayata sırtımda pamuk çuvalı taşıyarak başladım. Sonra inşaatlarda amelelik yaptım. O sıralarda Süleyman Demirel'in, Bülent Ecevit'in, taklitlerini çok güzel yapıyordum. Sesim de güzeldi. Rahmetli babam Polat Sezer, Arif Sağ'ın siyasi danışmanıydı. Yani babamı sanat camiasında da tanırlardı. Beni İstanbul'a çağırdılar, "Gel seni İstanbul'a götürelim çok güzel sesin var" dediler. Hiç unutmam, "Dağlar Seni Delik Deşik Ederim"i söylüyordum. Babam İstanbul'a gitmemi istemedi. 18 yaşıma geldiğimde işportacılık yapıyordum. Bir gün babam telefon açtı bana, "Hazırlan seni Mehmet Karagöl'ün yanına götüreceğim" dedi. Mehmet Ağabey Ankara Halk Tiyatrosu'nun kurucularındandı. Bana orada taklit yaptırdılar. Beni, "Eşeğin Gölgesi "adlı oyuna aldılar. Rolüm eşekti. Yani ben tiyatroya eşek olarak başladım.
-Yani bugün bulunduğunuz yere bir eşek rolüyle başlayarak mı geldiniz?
Evet, eşeklikten bu noktaya geldim. Bu işlere beni sokan babam oldu. Bana hep, "Sen çok iyi yerlere geleceksin" derdi. Ben de babamı rol aldığım ilk oyuna çağırdım. Ben eşek rolünde görünce, ayakkabıyla eşek kadar adamı yani beni bir güzel dövmüştü. Ben de babama döndüm dedim ki "Baba merak etme bu eşek ilerde çok güzel işler yapacak." Hakikaten de dediğimi yaptım.
YANAN İNSANLARI KURTARDIM
-Babanız da sizin gibi matrak bir adam mıydı?
Babam öyleydi; önce gülerdi sonra dayak atardı, gece bana para verirdi, sabah da o paraları toplardı. Ben de matraktım ama düzgün bir çocuktum da. 1978 yılında ben insan hayatı da kurtardım.
-Nasıl yani?
Sağcı solcu çatışmaları vardı. Kan gövdeyi götürüyordu. Bizim mahallemizde bir evi yaktılar. Ben de hortumu takıp evi suladım. O insanların hayatlarını kurtardım.
-Tiyatroya başladıktan sonra hiç maddi sıkıntı çektiniz mi?
Tiyatroda hangi rol verirlerse onu severek oynadım. Baktım ki tiyatroda para yok. Gidip kendime simit tezgahı satın aldım ve simit satmaya başladım. Sonra tiyatrocu ağabeylerimin ısrarlarına dayanamadım. Müjdat Gezen de palyaçoluk yapmaya başladım. Sonra, "İner misin Çıkar mısın" adlı yarışmaya katıldım, orada iki birinciliğim var. Sonra da patladım zaten.
Karımın Porsche'u benim BMW'em var
- Siz yokluktan geldiniz ve ünlü oldunuz. Peki para kazanınca hiç başınız döndü mü? Şımardınız mı?
Eee tabi biraz şımardığımız oldu, geçmiş zamanlarda. Şimdi unuttuk gitti.
- Neler yapıyordunuz o zaman? Şimdi belki gülüyorsunuzdur, o yaptıklarınıza...
"Bak ben bu arabayı hayal ediyordum, aldım" diyordum. Hayattan intikam aldım. Mesela elime ilk para geçtiği zamanlarda yarım saat içinde araba değiştirdiğim olmuştur.
- Lüks araba merakınız var mı?
Hızlı arabaları çok severim. Şimdi ekonomik dizel arabaya biniyorum. Sağlam bir araba olmasına önem verdim. Çoluk çocuğumuz var çünkü. Allah korusun, sokakta geçiyor hayatımız.
-Arabanız ne marka?
BMW.
-Bir de Porsche'nuz var değil mi?
Evet, o hanımın.
Hayatımda hiç kitap okumadım
İnanmayacaksınız ama ben 5'inci sınıfa kader annemin memesini emdim. Nerede olsa anamı yatırıyor, emiyordum. 11 yaşındaydım memeyi bıraktığımda. 5'inci sınıftan sonra "Ben okumayacağım" dedim. Eczanede çalışmaya başladım. Sonra Nur Sineması ile tanıştım. Sonra o sinemanın önünde Teksas, Tommiks sattım. Size bir şey daha söyleyeyim mi ben hayatım boyunca hiç kitap okumadım. Tek bir kitabı bile bitiremedim. Ama en az 15 bin film izlemişliğim var
Kalp damarlarım sette tıkandı oyuncular 20 saat çalıştırılımaz
-Dizilerdeki yoğun çalışma temposu sizi nasıl etkiliyor?
Benim psikolojimi bozuyor. Siz benim gibi komedi oyuncularını 19-20 saat çalıştıramazsınız. Kalp damarlarım sette tıkandı. Kalbe giden dört damarın üçü bitmiş.
- Peki damarlarınızın tıkalı olduğunu nasıl anladınız?
Eşimle beraber 20 günlüğüne Amerika'ya gezmeye gittik. Orada kilo verdim bir de aşırı terliyordum. Geçen ay bir doktora gidip gözükeyim dedim. Meğerse damarlarım iyice tıkanmış, yüzde 2 yaşama şansım varmış. Kriz geçirmeme çok az kalmış. Ölümden döndüm. Setteki stres beni canımdan ediyordu. Damarlardan ikisini açtılar, birine de stend taktılar, diğerine de ilaç tedavisi verdiler, kan sulandırıcı. Anlayacağınız tesadüfen hayattayım.
HER GÜN SEKİZ İLAÇ İÇİYORUM
- Büyük geçmiş olsun o ilaçları sakın bırakmayın?
Şimdi her gün sekiz tane ilaç içiyorum.
- Sizde Şeker hastalığı da var değil mi?
Yaşlı adamlar gibiyim; o da var!
-Daha sağlıklı olmak için şimdi neler yapıyorsunuz?
Kilo vermek lazım. Şişmanlar sırtlarında sırt çantası gibi kilolarını taşıyorlar. Bütün doktorların dediği şu: Kilo ver ve yemeği kes. Türk milleti kadar yemek yemeği seven başka bir millet yok. Bir tek biz. Bir şey oluyor, "Bir yemeğe gidelim" diyoruz. Niye gidelim yemeğe. Hiç! Onun yerine çay içelim, bitki çayı içelim.
Beni hayatta iki şey çileden çıkarır. birincisi laubalilik ikincisi aptallık.
Star değil komedyenim
- Komedyenden star çıkar mı? Cem Yılmaz sizce bir star mıdır? Siz star mısınız?
Tabi ki bir stardır. Çünkü yaptığı her şey marka oluyor. Benim öyle bir durumum yok. "Oyunculuk yapıyorum" diyorum hep. Star değilim. Komediye doğru yöneldim, komedi sanatçısı oldum.
- Cem Yılmaz, Şahan Gökbakan, Yılmaz Erdoğan... Herkesi güldüren bir komedyen olarak siz hangisine gülüyorsunuz?
Hepsi komik. Yılmaz Erdoğan biraz daha kara mizahçıdır. Severim kendisini, tarzını. Edebiyatı da güçlüdür.
Tek güldüğüm kadın Binnur'dur
Binnur Kaya ile aramızda bir tatsızlık yaşanmadı. Bir gün sette "Ben gidiyorum" dedi. Binnur, senaryonun iyi yere gitmediğini düşünüyordu. Senaryo tıkandı, dizi yayından kaldırıldı. Binnur'a tövbe haşa nasıl hakaret ederim? Hakikaten ender bir abla. Ciddi söylüyorum hayatımda tek güldüğüm kadın. Ayrıca ben çok uzun yıllar onun gibi yeteneli birinin bu camiaya gelmeyeceğini düşünüyorum.
EŞEKLİKTEN BU NOKTAYA GELDİM
* Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı ?
11 yaşında hayata sırtımda pamuk çuvalı taşıyarak başladım. Sonra inşaatlarda amelelik yaptım. O sıralarda Süleyman Demirel'in, Bülent Ecevit'in, taklitlerini çok güzel yapıyordum. Sesim de güzeldi. Rahmetli babam Polat Sezer, Arif Sağ'ın siyasi danışmanıydı. Yani babamı sanat camiasında da tanırlardı. Beni İstanbul'a çağırdılar, "Gel seni İstanbul'a götürelim çok güzel sesin var" dediler. Hiç unutmam, "Dağlar Seni Delik Deşik Ederim"i söylüyordum. Babam İstanbul'a gitmemi istemedi. 18 yaşıma geldiğimde işportacılık yapıyordum. Bir gün babam telefon açtı bana, "Hazırlan seni Mehmet Karagöl'ün yanına götüreceğim" dedi. Mehmet Ağabey Ankara Halk Tiyatrosu'nun kurucularındandı. Bana orada taklit yaptırdılar. Beni, "Eşeğin Gölgesi "adlı oyuna aldılar. Rolüm eşekti. Yani ben tiyatroya eşek olarak başladım.
-Yani bugün bulunduğunuz yere bir eşek rolüyle başlayarak mı geldiniz?
Evet, eşeklikten bu noktaya geldim. Bu işlere beni sokan babam oldu. Bana hep, "Sen çok iyi yerlere geleceksin" derdi. Ben de babamı rol aldığım ilk oyuna çağırdım. Ben eşek rolünde görünce, ayakkabıyla eşek kadar adamı yani beni bir güzel dövmüştü. Ben de babama döndüm dedim ki "Baba merak etme bu eşek ilerde çok güzel işler yapacak." Hakikaten de dediğimi yaptım.
YANAN İNSANLARI KURTARDIM
-Babanız da sizin gibi matrak bir adam mıydı?
Babam öyleydi; önce gülerdi sonra dayak atardı, gece bana para verirdi, sabah da o paraları toplardı. Ben de matraktım ama düzgün bir çocuktum da. 1978 yılında ben insan hayatı da kurtardım.
-Nasıl yani?
Sağcı solcu çatışmaları vardı. Kan gövdeyi götürüyordu. Bizim mahallemizde bir evi yaktılar. Ben de hortumu takıp evi suladım. O insanların hayatlarını kurtardım.
-Tiyatroya başladıktan sonra hiç maddi sıkıntı çektiniz mi?
Tiyatroda hangi rol verirlerse onu severek oynadım. Baktım ki tiyatroda para yok. Gidip kendime simit tezgahı satın aldım ve simit satmaya başladım. Sonra tiyatrocu ağabeylerimin ısrarlarına dayanamadım. Müjdat Gezen de palyaçoluk yapmaya başladım. Sonra, "İner misin Çıkar mısın" adlı yarışmaya katıldım, orada iki birinciliğim var. Sonra da patladım zaten.
Karımın Porsche'u benim BMW'em var
- Siz yokluktan geldiniz ve ünlü oldunuz. Peki para kazanınca hiç başınız döndü mü? Şımardınız mı?
Eee tabi biraz şımardığımız oldu, geçmiş zamanlarda. Şimdi unuttuk gitti.
- Neler yapıyordunuz o zaman? Şimdi belki gülüyorsunuzdur, o yaptıklarınıza...
"Bak ben bu arabayı hayal ediyordum, aldım" diyordum. Hayattan intikam aldım. Mesela elime ilk para geçtiği zamanlarda yarım saat içinde araba değiştirdiğim olmuştur.
- Lüks araba merakınız var mı?
Hızlı arabaları çok severim. Şimdi ekonomik dizel arabaya biniyorum. Sağlam bir araba olmasına önem verdim. Çoluk çocuğumuz var çünkü. Allah korusun, sokakta geçiyor hayatımız.
-Arabanız ne marka?
BMW.
-Bir de Porsche'nuz var değil mi?
Evet, o hanımın.
Hayatımda hiç kitap okumadım
İnanmayacaksınız ama ben 5'inci sınıfa kader annemin memesini emdim. Nerede olsa anamı yatırıyor, emiyordum. 11 yaşındaydım memeyi bıraktığımda. 5'inci sınıftan sonra "Ben okumayacağım" dedim. Eczanede çalışmaya başladım. Sonra Nur Sineması ile tanıştım. Sonra o sinemanın önünde Teksas, Tommiks sattım. Size bir şey daha söyleyeyim mi ben hayatım boyunca hiç kitap okumadım. Tek bir kitabı bile bitiremedim. Ama en az 15 bin film izlemişliğim var
Kalp damarlarım sette tıkandı oyuncular 20 saat çalıştırılımaz
-Dizilerdeki yoğun çalışma temposu sizi nasıl etkiliyor?
Benim psikolojimi bozuyor. Siz benim gibi komedi oyuncularını 19-20 saat çalıştıramazsınız. Kalp damarlarım sette tıkandı. Kalbe giden dört damarın üçü bitmiş.
- Peki damarlarınızın tıkalı olduğunu nasıl anladınız?
Eşimle beraber 20 günlüğüne Amerika'ya gezmeye gittik. Orada kilo verdim bir de aşırı terliyordum. Geçen ay bir doktora gidip gözükeyim dedim. Meğerse damarlarım iyice tıkanmış, yüzde 2 yaşama şansım varmış. Kriz geçirmeme çok az kalmış. Ölümden döndüm. Setteki stres beni canımdan ediyordu. Damarlardan ikisini açtılar, birine de stend taktılar, diğerine de ilaç tedavisi verdiler, kan sulandırıcı. Anlayacağınız tesadüfen hayattayım.
HER GÜN SEKİZ İLAÇ İÇİYORUM
- Büyük geçmiş olsun o ilaçları sakın bırakmayın?
Şimdi her gün sekiz tane ilaç içiyorum.
- Sizde Şeker hastalığı da var değil mi?
Yaşlı adamlar gibiyim; o da var!
-Daha sağlıklı olmak için şimdi neler yapıyorsunuz?
Kilo vermek lazım. Şişmanlar sırtlarında sırt çantası gibi kilolarını taşıyorlar. Bütün doktorların dediği şu: Kilo ver ve yemeği kes. Türk milleti kadar yemek yemeği seven başka bir millet yok. Bir tek biz. Bir şey oluyor, "Bir yemeğe gidelim" diyoruz. Niye gidelim yemeğe. Hiç! Onun yerine çay içelim, bitki çayı içelim.
Beni hayatta iki şey çileden çıkarır. birincisi laubalilik ikincisi aptallık.
Star değil komedyenim
- Komedyenden star çıkar mı? Cem Yılmaz sizce bir star mıdır? Siz star mısınız?
Tabi ki bir stardır. Çünkü yaptığı her şey marka oluyor. Benim öyle bir durumum yok. "Oyunculuk yapıyorum" diyorum hep. Star değilim. Komediye doğru yöneldim, komedi sanatçısı oldum.
- Cem Yılmaz, Şahan Gökbakan, Yılmaz Erdoğan... Herkesi güldüren bir komedyen olarak siz hangisine gülüyorsunuz?
Hepsi komik. Yılmaz Erdoğan biraz daha kara mizahçıdır. Severim kendisini, tarzını. Edebiyatı da güçlüdür.
Tek güldüğüm kadın Binnur'dur
Binnur Kaya ile aramızda bir tatsızlık yaşanmadı. Bir gün sette "Ben gidiyorum" dedi. Binnur, senaryonun iyi yere gitmediğini düşünüyordu. Senaryo tıkandı, dizi yayından kaldırıldı. Binnur'a tövbe haşa nasıl hakaret ederim? Hakikaten ender bir abla. Ciddi söylüyorum hayatımda tek güldüğüm kadın. Ayrıca ben çok uzun yıllar onun gibi yeteneli birinin bu camiaya gelmeyeceğini düşünüyorum.