Begüm: 'Hem ağlarım hem giderim'

Begüm Kütük ve Erdil Yaşaroğlu, görkemli bir düğünle evlendi.

Tanıyanlar iyi bilir, Begüm Kütük sıcakkanlı, samimi ve mütevazı bir oyuncudur. Ben de iki yıl önce Begüm Kütük’le bir röportajda tanıştım. Begüm röportaja annesi Gülgün Alpak’la gelmişti. Tüm sorularıma içtenlikle yanıt verdi ve kendimizi çok keyfili bir sohbetin içinde bulduk. Röportaj yayınlandıktan sonra da muhabbeti hiç kesmedik. Begüm üç yıldır karikatürist Erdil Yaşaroğlu’yla beraberdi ve Erdil ona evlilik teklif ettiğinde heyecanını ilk paylaştığı kişilerdendim. Begüm ve Erdil dokuz aylık yoğun bir hazırlığın ardından perşembe akşamı birlikte yaşlanmaya “evet” dediler. Onlar muradına ererken, bize de geride bıraktıkları mutlu karelere bakmak kaldı. Düğün öncesi geline bol eğlenceli ve gözyaşı dolu bir kına gecesi düzenlendi. O gecede sadece HT MAG vardı.

ÇALSIN SAZLAR...
Begüm İzmirli, modern kadındır ama geleneklerine de son derece bağlıdır. “Madem evleniyorum, öyleyse kına gecesi de yapalım” dediğinde önce şaşırdım ama sonrasında bunu çok keyifli bir hale getirdik. Kına gecesi için takılan duvakları almak bana düştü. Ama Begüm’ün annesi Gülgün Alpak her şeyi düşünmüştü, kaftanı, fesi, kemeri, çarığı, yüz örtüsü, kına çiçeği ve tepsisini almıştı. Geriye sadece eğlenmek kalmıştı. 13 Eylül Pazartesi akşamı Galata Meyhanesi’nde buluşmak üzere sözleştik. Kadın kadına eğlencenin tadı başka olurdu. Ama kadınlar arasında hiç konuşulmayan bir anlaşma vardı: En güzel elbiseler giyilecek, saçlar ve makyaj yapılacaktı! Herkes bu kurala uymuş ve geceye son derece şık gelmişti. Az sonra tüm güzelliğiyle gelin adayı Begüm Kütük geldi. Herkese “Hoş geldiniz” deyip sarıldıktan sonra da eğlenceyi başlattı. Müzisyenler “Çalsın sazlar, oynasın kızlar” şarkısını çalarken gelin hanım, annesini, ablasını, kayınvalidesini, yakın arkadaşları Hande Kazanova ve Arzum Onan’ı yanına alarak göbek atmaya başladı. Ortam samimi, yemekler ve müzik şahane olunca az sonra herkes kendisini piste attı. Saat 23.00’e kadar çılgınca eğlenildikten sonra Begüm’ün annesi Gülgün Hanım yanıma geldi ve “Oya’cım hadi Begüm’ü kına yakmaya hazırlayalım” dedi. Begüm giyinirken “Arkadaşım artık evleniyorum, belki de bu sizinle son bekâr eğlencem” diyerek hüzünlendi. Ancak bu hüzünlü sözlerin arkasında gizlenmiş bir mutluluk vardı. Sevdiği adamla evleniyordu ve bu tarifsiz mutluluk gözlerinden okunuyordu. Pistin ortasına bir sandalye koyup ışıkları söndürdük. Sonra Begüm’ün ablası Gözde üzerinde mumlar yanan bir tepsi ve ağzında “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar / Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler / Annesinin bir tanesini hor görmesinler / Uçan da kuşlara malum olsun / Ben annemi özledim / Hem annemi hem babamı / Ben evimi özledim” türküsüyle içeri girdi. Gelini ağlatmak için söylenen bu türküye herkes ayağa kalkarak eşlik etti. Bu türkü ne ilginçtir ki, herkesi söylerken eğlendirirken gelin adayı ve annesini ağlatır! Bu sefer de gelenek bozulmadı. Gelinden önce annesi ve ablası ağlamaya başladı. Begüm gecenin başında “Beni öyle kolay kolay ağlatamazsınız” dese de, annesi ve ablasını görünce göz kenarlarında hapsettiği yaşlara özgürlük tanıyıp ağlamaya başladı. Türkünün sonunda gözler Erdil Yaşaroğlu’nun annesi Semiha Hanım’a çevrilmişti. Âdet gereği kayınvalidenin gelip gelinin eline kına yakması gerekiyordu. Semiha Hanım ne yapacağını iyi biliyordu ama kız evi naz eviydi. Kaynanaya el öyle kolayca açılmamalıydı. Begüm bunun ayıp olduğunu düşünse de "Aman Begüm, sakın öyle hemen elini açma” diye gün boyu tembih ettik. Madem her şey geleneklere göre sürüyordu. Bu âdet de yerine getirilmeliydi. Kayınvalide gelininin avucuna Cumhuriyet altını koymadan kına yakılmamalıydı. Begüm’de bizi dinledi ve avucunu açmadı.

KIZ EVİ NAZ EVİ
Hal böyle olunca da, Semiha Hanım Begüm’ün önce sağ, sonra da sol eline birer Cumhuriyet altını koyarak kınayı yakabildi. Ardından da “Artık benim de bir kızım var, çok mutluyum” diyerek gelinine sıkı sıkı sarıldı. Eğlencenin fitilini bu sözleriyle yakan Karadenizli Semiha Yaşaroğlu daha sonra geliniyle horon tepmeye başladı. Kayınvalide mutluydu ve “Artık kızı aldık” dercesine horon teperken, gelinin annesi İzmirli Gülgün Hanım, “Durun bakalım daha düğün var” dercesine bir zeybek edasıyla kızını karşısına alıp çökertme oynamaya başladı. Tabii bu kadar kadın bir arada olur da göbek atmadan durulur mu? Tüm arkadaşları bir anda pisti doldurup kurtlarımızı döktük. Kına gecesinin ruhuna uygun olarak bütün kızlar toplandık ve ellerimize kınalarımızı da yaktık. Kimimiz kınayı elimize kürdanla şekil verip güneş olarak yaktık, kimimiz de uçurtma... Kimin gönlünden ne koparsa... Kına ritüelinin ardından Arzum Onan koluna taktığı sepetle hepimize kesede kına ve kuruyemiş dağıttı. Begüm Kütük’ün kına gecesinde bol kahkaha, eğlence ve gözyaşı vardı. Mutlulukla hüznün dansında gecenin finalinde kazanan tabii ki mutluluk oldu.

Habertürk