Mehmet Ali Erbil: “Eren Talu'nun kuyruğuna basılmış olmalı”

Parmakların fıldır fıldır döndüğü tanıtımları gördüyseniz biliyorsunuzdur: Yarından itibaren “Çarkıfelek” yeniden yayımlanmaya başlıyor. Yarışmanın hostesi değişti ama bu programdan ayrı düşünülmesi imkansız sunucu Mehmet Ali Erbil baki..

En bilindik kelime yarışmalarından biri olan “Çarkıfelek” yarın ekranlara geri dönüyor. Star TV'de hafta içi saat 20.15-23.00 arasında yayımlanacak programı yine Mehmet Ali Erbil sunacak. Ünlü sunucunun bu defaki hostesi ise Gamze Topuz. “Çarkıfelek”in geri dönüşünü konuşmak için Erbil'i evinde ziyaret ettik ve şu sıralar gündemdeki Eren Talu-Defne Samyeli boşanmasından, “Benden en iyi eski koca olur” açıklamasına kadar birçok konuda sohbet ettik.
Erbil evliliklerinin yürümemesini çocukluğunda yaşadığı travmalara bağlıyor. Çapkınlık meselesinde ise dürüstçe “Kadınları seviyorum ve fazla enerjim var. Doğal olarak bu onlara yansıyor ama skor için hareket eden biri değilim” diyor.
Sohbetin sonunda sıra fotoğraf çekimine geldiğindeyse yan odada uyuyan Ali Sadi de bize katılıyor. Ali Sadi babasına çok düşkün bir çocuk. Erbil yandaki odaya gitse “Baba neredesin?” diye peşinden koşuyor. Biraz da utangaç, fotoğraf çektirmekten ve kızlardan pek hoşlanmıyor. Erbil de patlatıyor espriyi: “Kızlarla arası hiç yoktur Ali Sadi'nin. Hep erkek arkadaşı var. Annesi de zaten onu 'Babası gibi olmayacak oğlum' diyerek seviyor.”

Yarın akşam Star TV'de “Çarkıfelek'i sunmaya başlıyorsunuz...
“Çarkıfelek” yeniden başlayacağı için epey heyecanlıyım. Bu yarışma benimle özdeşleşmiş bir şey. Zaten Show TV'de yayımlanan ilk programın teklifi de bana gelmişti ama fiyatta anlaşamamıştık. Bu yüzden de Tarık Tarcan sunmuştu. Çok da başarılıydı. Program yayından kalktıktan sonra 1998'de Faruk Bayhan sunuculuğu bana teklif etti ve anlaştık.

Başka bir isimle özdeşleşmiş bir programı devralmak riskli değil miydi?
Bizim camiada çoğu insan bundan uzak durur. Benim bu tip önyargılarım yok. Formatı alıp kendime göre değiştirdim. Birikimlerimi ve tecrübelerimi aktardım. O “Çarkıfelek” gitti, bambaşka bir şey oldu. Mesela bir tek biz canlı yayın yapıyoruz. Üstelik de başından beri. Yani hostesin harfleri çevirerek açtığı dönemden beri. Düşünsene reklam alacağın belli değil, pat diye ara da veremiyorsun. Bir bulmaca çözülünce hemen ötekini sorman lazım. Panolar arkada hazırlanıyor, ekipte bir koşuşturma...

“Hostes laf attığımda cevap vermeli, benimle paslaşmalı”

Yarın başlayacak program için “Bu defa daha ciddi sunacak” diye haberler çıktı...
Genel olarak formata sadık kaldık. Ciddi sunmak gibi de bir derdim yok. Kolay mı yahu? Ancak silah zoruyla olur. Zaten insanların benden bekledikleri de onlara enerji vermem. Tersini kabul etmezler, izlemezler.

“Çarkıfelek”in hostesleri de çok konuşuluyor. Hostes olmanın kriteri nedir?
Güzellik mühim tabii ama enerjisi, insanlarla diyaloga girebilmesi ve benimle ekran önünde paslaşabilmesi önemli. Laf attığımda cevap verebilecek gerekirse altta kalmayacak.

Özlem Yıldız, Asena, Tuba Ünsal gibi birçok ünlü hostesiniz oldu. Sizce en başarılısı, en akılda kalıcısı hangisiydi?
Özlem Yıldız. Ekranda en uyumlu olduğum isimdi. Programda ağlardık, gülerdik... Bayıldığı bile oldu garibimin.

Bu defa Süreyya Yalçın'ın hostes olmasını istemişsiniz...
Hayır. Safiye Soyman'ı istedim ben. Süper olurdu ama o korktu. İnsanlar her akşam Safiye bu defa ne yapacak diye seyrederlerdi. Olmadı. Biz de Gamze Topuz'la anlaştık. Bir aydır bantları izleyip hazırlanıyor. Onunla da iyi bir uyum yakalayacağımı düşünüyorum.


“Eren Talu'nun kuyruğuna basılmış olmalı”
Şu sıralar Eren Talu ve Defne Samyeli'nin boşanması konuşuluyor. Eren Talu'nun Ayşe Arman'a verdiği röportajda tüm detayları anlatması da tepki çekti. Sizin görüşünüz nedir?
Evlenme ve boşanma konusunda benim gibi deneyimsiz birinin de fikrini almak istediniz sanırım (gülüyor)! Şaka bir yana, kişileri eleştirmek bana düşmez. Sadece şunu söyleyebilirim ki bir erkeğin hele de Türk toplumunda büyümüş bir erkeğin böyle açıklamalar yapabilmesi için canının çok acıması, kuyruğuna çok basılmış olması gerek. Bazen insan tahrik olur, gaza gelir, olur olmaz laflar eder. Bu röportaj da sanki öyle bir hezeyanın ürünü.

Sizin de bu kadar sinirlendiğiniz oldu mu?
Araştırmalara göre ölümden sonraki en büyük travma boşanmaymış. Yani davayı siz açmış olsanız da canınız çok acıyor. İnsanın beraber bir yaşam paylaştığı insandan uzaklaşması kolay mı? Birkaç kez yaşamış olsanız da acı aynı acı. Burada önemli olan sevgi ve saygıyı koruyabilmek çünkü evlilikte aşk bir süre sonra bitebiliyor.

Çocuklarınızla da ilişkiniz çok güzel. Onlar boşanma sürecini nasıl atlatıyorlar?
Bence karşına alıp büyük adammış gibi konuşmak en iyisi. Ali Sadi için pedagoga gidiyoruz. Ona annesinin ve babasının onu hâlâ çok sevdiğini ama ayrı evlerde oturduklarını, Ali Sadi'nin de iki evi olduğunu anlatıyoruz. Zaten annesini de beni de neredeyse eskisi kadar sık görüyor, önemli günlerde yine bir araya geliyoruz.

“Benden çok iyi eski koca olur” diye de bir sözünüz var, ne demek bu?
Benim insani ilişkilerim çok farklıdır. Ayrılsam da çocuklarımın anneleri oldukları için karılarıma çok değer veririm. Kendimden önce onları düşünürüm. Kafamda onlar hep mağdurdur ve onları korumak da benim görevimdir. Neden yürümediğine gelince... İnsanın hayatı çocukluğunda yaşadıklarıyla şekilleniyor. Ben üvey baba yanında büyüdüm. 14 yaşında yatılı okula gittim. Annem üvey babamdan korkar, çamaşırlarımı komşu kadına yıkatırdı. Bunlar içimde bir kızgınlık birikmesine neden olmuş olabilir.

Bir noktadan sonra karşınızdaki kadını kırıyor musunuz?

Çok âşık olarak evleniyorum ama yürümüyor. Bir de inatla evleniyorum, deniyorum belki bu defa olur diye.
Ama çocuklar bir oyuncağı elde etmek ister de ettikten sonra sıkılır ya.Onun gibi, hevesim çabuk geçiyor.

Basına yansıtıldığı gibi çapkın mısınız? “500 kişiyle beraber oldum” demiştiniz.
Her gece dışarıda, kolunda farklı kızlarla görülen bir tip değilim. Sadece enerjim fazla. Karşı cinsten hoşlandığım için bunu onlara yansıtıyorum. Kadınları seviyorum ama skor adına hareket etmiyorum. 500 kişi de röportajda espri olsun diye söylenen bir şeydi. Ciddiye alındı. Yok öyle bir şey. Mümkün mü? Dediğim gibi skora hiçbir zaman önem vermedim.


“Kumar konusunda örnek biriyim”
Geçtiğimiz günlerde Ali Sadi ile birlikte kumarhane girişinde çekilmiş bir fotoğrafınız yayımlandı. Çocuğunuzu öyle ortamlara
soktuğunuz için de epey eleştirildiniz...
Çocuğumla ilgili böyle bir yorum yapmak bence çok bel altı vurmaktı.
O fotoğraf otelin resepsiyonunda çekildi. Saat abartıldığı gibi sabaha karşı falan değil, 01.30'du. Bunun nedeni de uçağın rötar yapmasıydı. Üstelik etrafımızda arkadaşlarımız da var yani yansıtılmak istendiği gibi ben kucağımda çocuğumla sabaha karşı kumarhaneye giriyor değilim.

Kumar tutkunuz eskisi gibi devam ediyor mu?
Kumar oynamayı seviyorum ama çok kontrollüyüm. Hatta bu konuda örnek olduğumu da düşünüyorum. İnsanlar evlerini, barklarını satmak zorunda bile kalabiliyorlar. Ben 30 yıldır oynuyorum ve hiç sıkıntıya düşmedim. Kumar benim deşarj olma biçimim. Kimi içki içer sapıtır ben de oyun oynayarak rahatlıyorum.

Sizce Türkiye'deki kumarhaneler yeniden yasallaşmalı mı?
Bence yasal olmamalı. Bu iş riskli
bir iş. Denetim mekanizması çok önemli, tutturamazsanız iş bambaşka yerlere dökülüyor. Devlet kumarhanelerden sorumlu olursa tamam, yoksa zor. İngiltere'de, Yunanistan'da, Almanya'da falan bu işler hep böyledir.

Gecce