Mutlu bir yuva ve çocuk istiyor

Mutlu bir yuva ve çocuk istediğini belirten Güneş bunun yakında gerçekleşebileceğini söyledi.

Güzel sanatçı, Zaman gazetesinden Rahime Sezgin'e konuştu;

"Anneciğim gel buraya!" diye sesleniyorsunuz Cano'ya. Sanatçılar albümlerini de çocukları gibi algıladıklarını söylerler. Cano mu daha çok çocuğunuz yoksa son albümünüz Sihirbaz mı?

Tabii ikisi farklı duygular. Cano konuşamayan, derdini anlatamayan bir canlı, bakışları ile anlatıyor her şeyi. Ben, hayvanların bizi eğitmek için dünyaya geldiklerine inanıyorum. Bu yüzden hayvanlar bizden daha ilerdeler özellikle duygusal anlamda. Albüm, üretilmemiş bir şeyi üretmek demek, aynı çocuk gibi. Hayvanları dışarıdan doğadan alıp sahipleniyorsun ama albümü içinden üretiyorsun. Albüm biraz daha çocuğa benziyor, yoktan varoluş gibi. Albümün prodüktörlüğünü de ben yapıyorum. Çocuğu doğurup dışarı atmadığın gibi albümü de kaderine terk etmiyorsun, PR'ını yapıyorsun. Albüm yaptıktan sonra konserlerle geçen süreç aslında onu büyütmek, beslemek gibi bir şey.

Yıllardır albümlere annelik yapıyorsunuz. Gerçek anneliğe ne zaman sıra gelecek?

Eminim ki o bambaşka olacak. Yaştan mı yoksa hormonlarla mı ilgili bilmiyorum ama anneliğe daha yakın hissediyorum kendimi. Birkaç yıldır annelik duygularım kabardı. Aile benim için çok kutsal, inşallah bir gün çok mutlu bir yuvam ve çocuğum olur diyorum.

Ufukta var mı böyle bir şey?

Olabilir, net bir şey söyleyemiyorum; ama evliliğe doğru giden bir ilişkim var. Tabii ki bu olunca çocuk da olur. Evliliğe nasıl şimdi sıcak bakıyorsam çocuğa da bakıyorum.

Birçok sanatçı sektörün çıkmazlarından dolayı albüm yapmaktan kaçıyor. Siz tüm bu olumsuzluklara rağmen albüm çıkardınız.

Yaptığım işin devamlılığı bu işe sevgimin ve adanmışlığımın bir göstergesi. Çok üreten bir sanatçıyım. Söz ve beste çalışmalarım var. Bunları bir single şeklinde düşünemiyorum. Albümü kendi yorumcu kimliğimle dolduracağım şarkılardan vazgeçip prodüktör anlayışı ile ele almaya çalıştım. Bence bu sene çıkan en iyi albümlerden biri oldu Sihirbaz. Toplumsal performansı yüksek bir albüm...

Müzik serüveninizde olgunluk dönemi albümü diyebilir miyiz?

Diyebiliriz. Bu olgunluk daha çok zihinsel bakış açısı ile ilgili bir şey. Fiziksel olarak ve duygularımın bana hissettirdiği şey daha genç, hatta eskiye nazaran daha dinamik bile diyebilirim. Sporun benim hayatıma çok olumlu geri dönüşleri var. Çok aktif enerji getiriyor, işime de sahne performansıma da çok olumlu yansıyor. O yüzden bir şeyler daha olgunken bir şeyler daha genç. Müzikal tecrübelerim bana bir olgunluk getirdi ama vücudum ve ruhum daha genç.

Albüm yapmak için artık birçok sanatçı hevesli değil. Piyasanın eski tadı yok diye düşünüyor musunuz?

Hayır. Çok güzel albümler de çıktı bu ara. Şebnem Ferah, Candan Erçetin albüm çıkardı. Onlar daha yeni tabii, ben 4-5 ay oldu çıkaralı. Albüm çıkarmaya çok ihtiyaçları olmamasına rağmen emek veren insanlar var. Bu da benim gibi bakanların hâlâ var olduğunu gösteriyor. Tabii ki bizler gibi, Funda Arar, Candan Erçetin gibi bayrağı tutup hâlâ albüm yapmaya çalışan insanların desteklenmesi lazım.

Bir önceki albümünüzde "Ben Ateş Ben Su"da iç dünyanıza doğru bir yolculuğa çıktığınızı söylüyorsunuz. İç dünyanıza dönünce ne buldunuz?

Tamamen kendimle yüzleştim. Egoyu ve ruhu yan yana yürütmek gerekiyor. Egonun ruhtan çok daha fazla ön plana çıkmaması gerekiyor. O dönemde ruhum egomdan çok daha öne geçti. Ruhsal bir yolculuktu yani. Bence otuzlu yaşlara doğru herkes olgunlaşıyor. Çocukluktan beri bize gelen ikinci el inançlar ve fikirler var. Aslında benimmiş gibi gördüğüm ama bana ait olmayan birçok şeyle karşılaştım. Bunlardan sıyrıldıktan sonra çok saf kendi inançlarımla yüz yüze geldim. Daha önce çok doğal bir şekilde yaşıyormuşum. Artık daha kontrollü yaşamayı öğrendim. Sihirbaz'la da her şey dengelendi.

Her albümde müziğinizi yeniden anlatma gereği duyuyor musunuz?

Kendimi anlatmak derdinde hiç değilim. Müziğimde de böyledir, geçmişte de böyleydi. Benim derdim var, tabii bu dertten çok, aslında hayat amacı gibi bir şey. Zaten onun içerisinde doğuyorsunuz ve spontane bir şekilde hayata bakışınız diğer insanlardan biraz daha farklı oluyor. Yaşadığınız bir olayı algılama biçiminiz biraz daha değişik. O yüzden bende sadece içimde bir dürtü var onu anlatmam, yazmam gerekiyor. Benim derdim, duyguları yazıp hepimizin dinleyebileceği bir hale getirebilmek.

Etrafınız kalabalık mıdır?

Geçmişten çok daha az dostum var diyebilirim. Filtrelerden geçmiş öz ve yakın bir çevreye sahibim. Zannedilmesin ki çok kabuklarımın içerisinde yaşıyorum. Yeni insanlar tanımaya çok açık bir insanım, yeni çevreler edinmeyi çok severim. Sırf bunun için seyahat ederim. Ama içimi açtığım ve dostum diyebileceğim insan sayısı çok azdır.

Hayatta dost kazığı yediniz mi hiç?

Yedim tabii. Eskiden avukatım olan kişi aynı zamanda çok iyi bir arkadaşımdı. Birlikte bir yoldan geçiyoruz zannetmiştim ama öyle değilmiş.

Sizin için sivri dilli diyorlar...

Aslında bu dürüstlük. Birçok insanın söyleyemediği şeyleri ben söyleyebilmeye cesaret ediyorum. Yalanı sevmem, herkesin ortasında düşüncemi söyleyebilirim.

Kimseyi umursamaz, eyvallahı olmayan biri gibi duruyorsunuz...

Açıkçası kimseye eyvallahım yok. Benim ilişkilerim iyidir. Hayatta öğrenilmesi gereken en önemli şey belki de ilişkilerle ilgili. İnsanlarla belirli mesafeleri koymak lazım ben artık bunu anladığım bir yaştayım. Bu yüzden kimseye eyvallahım yoktur. Kendi bildiğim, gördüğüm çok net içimden gelen, beni ilerletecek bir şey için hayatta bu kişi çok doğru biri dediğim bir şeyse ve buna annem onay vermiyorsa yine bildiğimi yaparım.