Teravih Namazında Okunacak Dualar

İlahiyatçı yazar Osman Ünlü, Ramazan ayında en çok merak edilen konulara açıklık getiriyor. Osman Ünlü Hoca, Teravih namazında okunacak dualar ve fıtra ile ilgili soruları yanıtladı.



İlahiyatçı yazar Ünlü, “Teravih namazına başlarken ve sonunda, çeşitli dualar okunuyor. Bu dualar nelerdir ve nasıldır?”, “Bir kimse kendi malından başkasının fıtrasını verebilir mi?”, “Bir baba kendi çocuklarının fıtrasını onlardan vekalet almadan da verebilir mi?", “Bir kimseye fıtra ve kurban vacip olduktan sonra elindeki mal yok olsa bu kimse sorumluluktan kurtulur mu?” şeklindeki soruları cevaplandırarak en çok merak edilen konulara açıklık getirdi.

Osman Ünlü, “Teravih namazına başlarken ve sonunda, çeşitli dualar okunuyor. Bu dualar nelerdir ve nasıldır?” sorusuna şu şekilde cevap verdi:

“Teravih namazına başlarken ve bittikten sonra çeşitli şekilde okunan dualar vardır. Mesela teravih namazına kalkarken okunacak dualardan birisi şöyledir:

“Sübhâne zil mülki vel melekût. Sübhâne zil izzeti vel azameti vel celâli vel cemâli vel ceberut. Sübhânel melikil mevcûd. Sübhânel melikil ma’bûd. Sübhânel melikil hayyillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Sübbûhun kuddûsün Rabbünâ ve Rabbül melâiketi verrûh. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehre Ramezân. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehrel-bereketi vel gufrân. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehret-tesbîhi vet-tehlîli vez-zikri ve tilâvet-il Kur’ân. Evvelühû, âhiruhû, zâhiruhû, bâtınühû, yâ men lâ ilâhe illâ hüv.”

Ramazanın on beşinden sonra Merhaba diye okunan yerler, Elveda diye okunur. Teravih namazı bitince okunacak dua da şöyledir:

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ. Üç defa okunur ve üçüncüsünde (ve salli ve sellim ve bârik aleyhi ve aleyhim kesîran kesîrâ.) denir.

Yâ Hannân, yâ Mennân, yâ Deyyân, yâ Burhân. Yâ Zel-fadlı vel-ihsân nercül-afve vel gufrân. Vec’alnâ min utekâi şehri Ramezân bi hurmetil Kur’ân.”

İlahiyatçı yazar Osman Ünlü, “Bir kimse kendi malından başkasının fıtrasını verebilir mi?” sorusuna, “Konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtârda deniyor ki:

“Bir kimse, kendi malından, başkası için fıtra verince, o kimse önceden emretmiş ise, caiz olur, emri ile vermemiş ise, sonradan razı olsa da, caiz olmaz. Onun malı ile vermiş ise, razı olunca caiz olur” şeklinde cevap verdi.

“Bir baba, kendi çocuklarının fıtrasını onlardan vekalet almadan da verebilir mi?” tarzındaki soruya ise ünlü, “Bir kimse nafakasını verdiği kimselerin çocuklarının fıtralarını onların emri ve vekaleti olmadan verebilir” dedi.

İlahiyatçı yazar Ünlü, son olarak “Bir kimseye fıtra ve kurban vacip olduktan sonra elindeki mal yok olsa bu kimse sorumluluktan kurtulur mu?” tarzındaki soruyu şu ifadeleri kullanarak cevapladı:

“Bir kimsenin nisaba malik olduktan, fıtra ve kurban vacip olduktan ve hac farz olduktan sonra mal elinden çıkarsa, af olmazlar. Halbuki, zekât ve uşur, malın elden çıkması ile affolur. Fakat, bunların elden çıkarılması ile bunlar da affolmaz.”

Kaynak: İHA

Bu haber İHA API servisleriyle otomatik olarak yayınlanmıştır. Bu habere herhangi bir editöryal müdahale yapılmamıştır.