Yeliz Kuvancı: 'Terkedilmeyi kabullenmek en güzeli'

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde 'İnci Hoca' rolüyle hafızalara kazınan Yeliz Kuvancı, yeni sezonda 'Seni Bana Yazmışlar' dizisinde 'Zeynep' rolüyle ekranlara geliyor. Oynadığı karakteri aşık olduktan sonra sapıtan tatlı bir kaçık olarak değerlendiren güzel oyuncu, terk edilmenin dizide de olsa insana iyi bir şey hissettirmediğini söyleyedi.

Yeliz Kuvancı, yeni rolü, oyunculuğun yaşamına kattıklarını ve özel hayatıyla ilgili soruları yanıtladı.

- 'İnci Hoca' rolünden sonra 'Zeynep' sizce nasıl bir rol oldu?
Çok farklı iki duygu dünyası ama aynı iyilik, aynı saflık... İkisi de sevdiler mi dünyayı görmeyen iki kadın. Dolayısıyla çok farklı bir ruh ve kalp ikilisi yok. Ama elbette ki yaşam biçimleri, çevreleri ve tepkileri bakımından çok farklı iki kadın... Benim için ikisiyle de uğraşmak zevk. İnci'den sonra Zeynep'i izleyenlerin tepkisi çok komik: 'A sen çok gençmişsin, sen ne kadar neşeliymişsin' diyorlar sürekli.

- Bir anda tanındınız ve ardından başrol geldi. Neler söyleyeceksiniz?
Benim için önemli olan projedir. 'Seni Bana Yazmışlar' hayatıma harika şeyler katan, bana çok eğlenceli, güzel günler yaşatan ve elbette ki mesleki anlamda da bir başrolün ağırlığını ve sorumluluğunu tanıtan bir iş. Ayrıca haftanın 6-7 günü çalışma imkanı bulunca kamerayla ve kamera önü oyunculuğuyla ilgili çok şey kapıyor insan.

ZEYNEP BİR KAÇIK

- Zeynep'i bize anlatır mısınız?

Etrafımızda çok rahatça görebileceğimiz türden bir kız. Sıra dışı özellikleri, hali yok. Deli dolu, cesur, hayatını seven, eğlenceli bir karakter... Zeynep aşık olup sapıttı ve tüm hayatını adama göre şekillendirdi, kaçık!

- Karakter olarak Zeynep'e benziyor musunuz?
İkimiz de enerjik, lafını esirgemeyen, eğlenmeyi seven ve cesur kızlarız. Ama ben aşk konusunda onun kadar ısrarcı ve inatçı olmazdım.

- Dizide de olsa terk edilmek nasıl bir duygu ve gerçek hayatta böyle bir şey yaşadınız mı?
Terk edilmek herhalde kimsenin hoşuna giden ve onu mutlu eden bir durum olamaz. Dolayısıyla yarattığı his aynı... Zeynep açısından da bu böyle oldu. Kabulleniş veya reddediş aşamasında takılır insanlar. Kabullenmek ve devam etmek en güzelidir bence.

- Gerçek hayatta da aşk için her şeyi göze alır mısınız?

Karşılıklı olup olmadığına bağlı. Ben Zeynep gibi dünyanın en ruhsuz ve duygusuz adamlarından birine aşık olup tüm hayatımın akışını ona göre şekillendirmezdim.

- Diğer rol arkadaşlarınızla uyumunuz nasıl?

Gökçe ablam olsa ancak bu kadar iyi abla kardeşi oynardık sanırım. Ali İl, zaten sette zamanımın nasıl geçtiğini anlamamamı sağlıyor. Cemal Hünal tam bir deli, o setteyken tüm ekibin yüzü güler, hiperaktif adam, enerjisiyle setin enerjisini yükseltir ve hikayeleri hiç bitmez. Anıl, Gümeç ve Dilşad da dünya tatlısı arkadaşlarım. Erdem Akakçe ve Tuna Orhan, onlarla da çok gülüyorum.

SINIRLARIM OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ

- Rol için belirli sınırlarınız var mı?

Olması gereken sınırlarım var. Öyle siyah çerçeveli entel gözlüklerimi takıp 'sanatım için dünyayı yakarım, hiçbir şey umurumda değil' diyen bir tavrım yok.

- Sizin aşk tanımınız nasıl?
Hayatı olduğundan daha güzel kılar.